Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
Konu | : | Hükümlü ve Tutuklu Alt Komisyonunun Tekirdağ Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporlarına ilişkin görüşmeler |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 09 .06.2016 |
AYHAN BİLGEN (Kars) - Sayın Başkan, benim, aslında, özel olarak bu raporla ilgili değil ama genel olarak cezaevleriyle ilgili duruma dair birkaç şey var paylaşmak istediğim.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Bu raporla ilgili müzakereleri bitirelim bence.
AYHAN BİLGEN (Kars) - Çok kısa ama bunu kapsayan bir şey, yani buraya değen kısmını da söyleyeceğim.
Şimdi, cezaevi izleme kurulları mekanizması yani gerçekten etkin ve sorunu büyük oranda yerelde çözecek biçimde işlemediği müddetçe ne bizim yani burada alt komisyonumuzun bütün taleplere cevap vermesi, bütün başvuruları takip etmesi mümkündür ne de yani bürokrasinin ya da işte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine uzanan sürecin gerçekten hani Türkiye insan hakları karnesine bir pozitif fotoğraf yansımasına gücü yetebilir. Yani, burada, tabii ki Komisyonumuzun insan haklarıyla ilgili kanunlarda da ne yazık ki bir inisiyatifi yok. Bu çok ciddi yapısal bir şey yani bugünle ilgili bir sorun değil ama yani ben buna rağmen bir öneriyle cezaevi izleme kurullarının daha sivil... Gayet tabii içinde kamu görevlileri olacak, zaten olmazsa kamu gücü kullanılamaz, kamu otoritesi kullanılamaz ama bugünkü yapısıyla cezaevi izleme kurullarının işlevsizlikten -tırnak içinde söylüyorum, gayet tabii, iyi çalışanlar vardır, önemli tespitler yapıyordur ama- çıkarılıp beklenen kritik katkıyı sunma yani bu Komisyonun, bu mekanizmanın kurulma amacı ne idiyse, kuruluş dönemindeki beklenti ne idiyse bunu karşılayabilecek pozisyona getirilmesi gerekiyor. Yani, bir düşünün ki Pozantı Cezaevinde yaşanan tablo... Yani, orada bir cezaevi izleme kurulu vardı, rutin toplantılarını yapıyordu, belli ki ziyaretlerini yapıyordu ama Pozantı'daki durumu tespit edememişti. Şimdi, bu kadar vahim yani, galiba, bu kadar hiçbir siyasi görüş ayrılığına şey olamayacak biçimde bu kadar açık bir insani dramı, çocuklarla ilgili bir dramı tespit etmeyen bir izleme kurulu ne ifade edebilir? Dolayısıyla, ben bu mekanizmanın -yani bu vesileyle tartışmayı yapmışken- yeniden en azından üye sayılarıyla ilgili... Hem bir irade beyanıdır bu, elbette ki sadece bürokrasiyi ilgilendirmez, siyasi bir irade gerektirir ama hem de mevzuat açısından bir biçimde daha sivil üye sayısını artıracak, insan hakları örgütlerinin katılımının, meslek örgütlerinin katılım oranının -yani, kurulun aldığı kararın da- hem uluslararası arenada hem iç kamuoyunda kabul görebilecek bir noktaya taşınmasını bence gündemimize almamız gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.