KOMİSYON KONUŞMASI

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Benim mikrofonum da kırmızı yandı, söndürdünüz sonra.

BAŞKAN - Öyle mi oldu? Yanlışlıkla bastım herhâlde.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Bir kasıt...

BAŞKAN - Yok, kasıt yok. Kasıt yok, yanlışlıkla basmışızdır kırmızı yanmışsa.

Buyurun Sayın Demir.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Siz yapıyorsunuz, ben yapamaz mıyım Mehmet Bey. Arada da ben sinirleneyim, ne var.

Ben, özellikle şeyin kayda geçmesi için, kayda geçmiyor diye açtım. Yani, bizim kavramsal olarak bu Komisyonda eğer Çocuk Hakları Sözleşmesi Anayasa 90'a göre iç hukuk metniyse bizim de o kavramları kullanmamız gerekir diye düşünüyorum. O yüzden, hani çalışma mevzuatında öyle olabilir ama bunu zaten düzenlemek sonuçta Meclisin görevi. Ve Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre de 18 yaş altı çocuktur. Burada zaten aslında, dezavantajlarımız diye hani gelen arkadaşa yüklenmeyelim, kendisi de sıralamış, sonuçta Bakanlığın ya da TÜİK'in yapmadığı şeyler bunlar. Yani, Çocuk İş Gücü Araştırması yapılmamış, yenilenmemiş 2012'den beri. Daha öncesinde de zaten altı sene arayla yenilenmiş, 2006'da yapılmış, sonra 2012'de yapılmış. Yani, çocuk derken çocukla ilgili bir konuda bu kadar aralıklı bir araştırma yapılabilir mi, hakikaten esef verici.

"İş yeri denetimleri çocuk işçiliği özelinde yapılmıyor, dezavantajımız bu." diyor zaten. Bir tanesi "Suriyeli çocuklar" diyor, öteki de "Çocuk işçiliği izleme sistemi bulunmuyor." diyor. İşte, bunların kurulması lazım yani...

BAŞKAN - Evet, bunların hepsini not alıyoruz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Gerçekten, bunların hepsini dezavantajlarımız diye yazmışlar.

Bir de mobil sistemler yani gezici sistemler gerçekten çok daha aktif ve etkin olabiliyor. Ben çünkü çok yerde hiyerarşinin ya da işte şeyin olduğunu düşünüyorum, önceden haber edilmesinin. Hakikaten, bazı sistemlerde özellikle çocuklar söz konusu olduğunda bu ister işte yurtlar olsun, cinsel istismar konusu olsun ister çocuk işçiliği olsun... Çünkü resmen işte 93 çocuk mu ne iş cinayetinde ölmüş. Yani, gerçekten hiçbirimiz kendi çocuğumuz için düşünemeyeceğimiz şeyleri...

BAŞKAN - Bu bir yılda mı, son yılda mı?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Yanlış bir şey söylemeyeyim, 54 de olabilir. Bir dakika bir rakama... Dün çünkü ben çocuk işçiliğiyle ilgili konuşma yaptım da orada topladığım verilerden bir tanesiydi. Bekletiyorum ama kusura bakmayın. 2014'te 54 çocuk işçi, 2015 yılında -en az diye ama bunlar veriliyor- 63 çocuk işçi, 2016 yılının ilk beş ayında 19 çocuk işçi ölüyor.

BAŞKAN - Haftaya ILO'yu da dinleyeceğiz, haftaya Uluslararası Çalışma Örgütü. Dünyadaki durum nedir, onların çocuk tanımı, çocuk işçiliği tanımı nedir, bizim mevzuatımızla uyum sağlıyor mu uluslararası mevzuat, tüm bunları haftaya yapacağımız toplantıda ortaya koyacağız.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - 2016'da 19 evet.

Yani, burada gezici denetleme sistemlerinin olması ve bunların habersiz denetim yapması gerekiyor. Yani, "Biz geliyoruz." diyerek oraya gitmek yani bizim yaptığımız gibi bir komisyon olarak gitmek de pek olmuyor. Yani, bu zaten bizim yapacağımız bir şey değil belki bu anlamda. Ama, hakikaten bu konuda izleme, denetleme sisteminin olması lazım ki önleyebilelim, başka türlü olmaz.

Son bir nokta, sadece orada herhangi bir sistem var mı, mevsimlik tarım işçileriyle ilgili. Şimdi, bu insanlar gerçekten oraya geçici olarak giden insanlar -ve bazen yani özellikle son dönemlerde de daha fazlalaşabiliyor- o yörenin insanları aynı zamanda hem onları işçi olarak çalıştırıyorlar ama bir yandan da ırkçı yaklaşımlar da olabiliyor oradaki insanlara. Şimdi bunlar aile olarak gidiyor, orada çocuklar da bunlardan ciddi biçimde etkileniyor; zaten eğitimlerine devam edemedikleri gibi bir yandan da orada hakikaten çadırlarının yakılması, kaldıkları yerlerin yakılması gibi muamelelere de maruz kalabiliyorlar. Daha sabit bir devamlılık yani aynı yere mesela, aynı bölgeden insanların belki gelmesi ve o yöreyle de bir iletişimin, koordinasyonun sağlanması... Göz göze temas iyidir çünkü biz birbirimizi görmeden bazen birbirimize düşman oluyoruz ama göz göze konuştuğumuzda öyle olmayabiliyor. Yani, bunların birbiriyle iletişiminin sağlanması için de aynı zamanda Çalışma Bakanlığının -çünkü bu da bir çalışma hayatı- bir çalışması var mı, olabilir mi?