| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 19 .11.2014 |
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bakanın sunuşunu dinledim, özellikle kitapçıkta, kapakta çok güzel ve doğru olacak şekilde, çok da güzel bir manzara var. "Orman, su varsa hayat var." ifadesi kullanılmış. Yani bu tabii, çok doğru bir düstur, doğru bir söz ama Bakanlığınızın uygulamaları, Hükûmetin politikaları ne yazık ki ormanı da, suyu da yok ediyor, hayatı yok ediyor. Konuşmalarda çokça yer verilen, doğanın korunması söz konusu bile değil. Örneklere mutlaka diğer vekil arkadaşlar da değinmişlerdir, kuzey ormanları... Şimdi, biliyorsunuz yerleşim alanları bu şekilde tahrip edildiği için Boğaz'da görülen domuzlar üzerine birtakım böyle magazinel sözler edildi yani "Domuzdur ne yapsa yeridir." tarzında, böyle de anlaşılabilecek şeyler. Oysaki bir doğa bütün canlı varlıklarıyla birlikte bu mega projeler uğruna tahrip ediliyordu. Aynı şeyi Atatürk Orman Çiftliği'nde gördük, ağaç kıyımını. Yani bir rant, bir debdebe, bir gösteriş, bu şekilde bir "itibar" diye bunlar adlandırılarak yapılan bu yapılaşmalar ne yazık ki doğayı mahveder bir durumda. Şimdi, su kaynakları açısından, yer altı suları, içme suları, hepsi tükenme noktasına gelmiş durumda. İşte, Ergene havzası ortada, bereketli topraklar üzerinde sanayi tesisleri Ergene havzasını yer altıyla, yer üstüyle tamamen kirletmiş durumda.
Keza, içme sularının borulara hapsedilmesi, ticari bir meta hâline gelmesi... Biraz önceki Kıbrıs'a içme suyunun taşınması meselesi görünüşte çok anlaşılır bir hizmet gibi, çok kayda değer bir hizmet gibi ama gelecekte giderek suların özellikle de bölgede bir pazar hâline gelmesi, bunlar ciddi kaygılandıran şeyler. Kaldı ki bu yer altı sularının kirletilmesinde yeni enerji kaynağı olarak bu kaya gazı araştırmaları ve bu kaya gazının çıkarılmasında kullanılacak suyun kirletilmesi ve yok edilmesi de ciddi problemler. Yani, Ergene'den Hasankeyf'e bu şekilde bir tahribat söz konusu.
2015 hedeflerine baktım, atık su arıtma tesisleri meselesine, bir yerde 4 tane tesis tamamlandı gibi, bir yerde 7 tane tesis; bu 7'nin içinde mi 4, tam bunu anlayamadım. Yani, eğer rakamlar bu düzeydeyse yani koca memlekette atık su arıtma tesisleri bu rakamlardaysa gerçekten...
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sadece Ergene için o.
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Yani o zaman haritada da öyle bir işaretleme var ama yeterli olmadığını düşünüyorum.
Şimdi, Sayın Bakan, geçtiğimiz günlerde de bu Karadeniz Ereğli'den Arhavi'ye kadar, Yaşam Hakkını Savunma Platformunun temsilcileri buraya geldiler, bizlerle de görüştüler, gerçekten Karadeniz halkı isyanda. Bu kapaktaki güzelim manzaraların sahibi olan, oralarda yaşayan insanlarımız her gün yeni bir eylemle bu HES projelerine, termik santral projelerine, bunlara isyan hâlindeler. Şimdi, Hükûmetin bu türden halk hareketlerine ya da taleplere ideolojik ve sadece muhalefet etmek için, "Hükûmete muhalefet etmek için yapıyorlar bu işi." gibi atfettiği çokça suçlamalar vardı. Geçende de sizin "Ya, bunları doğal gaz lobileri yönlendiriyor." tarzı bir ifadeniz kamuoyunda, basında da yer aldı, ne kadar doğru bilmiyorum ama bunlar bizim tanıdığımız insanlar Sayın Bakan. Yani ben Karadenizliyim, Karadeniz'e de gittiğimde onların platformuyla tanıştım. Mesela, "Vatandaş Mustafa", bu yaşlı, aydın, gerçekten orada üretici olan, orada doğmuş, büyümüş bir insan. Yine, "Yurttaş Kazım" diye bilinen bu insan sırf bu HES'leri iptal edebilmek, dava açabilmek için ineğini satmış bir insan, kimse yönlendirmiyor bu insanları yani arkalarında böyle uluslararası lobiler, şirketler yok, bunu bilmenizi istiyorum.
Keza, Munzur Deresi, Munzur üzerindeki HES'ler, Munzur'daki Millî Park... Yine, bu 2015 hedeflerine baktım, bu hedeflerde Munzur Millî Parkı'na dair ben bir şey göremedim. Ha, demek ki bu millî park olmaktan çıkarılmış. Sonra geriye dönüp baktık, buralarda yine HES yapmak için üstün kamu yararı üzerinden yine davalıklar var. Biliyorum, avukat arkadaşlarımız bu davaları takip ediyor. Yani nasıl bir üstün kamu yararı olabilir o kadar bir alanı millî park olmaktan çıkarmak ve bu gerekçeyle oralara santral yapmakta, gerçekten bunlar kabul edilebilir değil.
Yani memleketin Ergene'sinden Hasankeyf'ine dedik, gerçekten bakıyoruz, arkadaşlarımız söylüyor, Cudi dağlarının tepelerinde tıraşlanmış, o yeşillikler içerisinde beyaz alanlar, taş ocakları... Taş ocakları ve maden arama ruhsatları sayısız oranda verilmiş, buralarda kömür çıkarılıyor ve içme sularına kömür karışıyor, kömürlü akan sulardan söz ediliyor. Dolayısıyla, bu politika yani Hükûmetinizin bu enerji, çevre politikaları gerçekten doğayı katletmekte, piyasacı yaklaşım, piyasanın ihtiyaçları yani çevrenizde bu ekonomiden, bu zincirden, bu çarktan servet edinenlerin ihtiyaçları diyelim, hakikaten tarımı da bitiriyor, suyu da bitiriyor, çevreyi de, yeşili de, doğayı da. Yaşanabilir bir ülkeyi gıdım gıdım, gıdım gıdım bizim elimizden alıyor. Bunu durdurmamız gerekiyor Sayın Bakan, gerçekten buradaki yanlışları görüp bu projelere derhâl son vermek gerekiyor.
Zannederim bu değindiğimiz konularda sizin yanıtlarınız da olacak. Ben tekrar teşekkür ediyorum ve Bakanlık bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.