| Konu: | (10/3200, 3361, 3362, 3364, 3365) No.lu Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 2 |
| Tarih: | 05.10.2021 |
CHP GRUBU ADINA SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle 27'nci Dönem Beşinci Yasama Yılının tüm ülkeye hayırlı olmasını, halkın gerçek sorunlarını çözecek bir yasama yılı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Komisyonun kurulmasından, raporu teslim alınana kadar yaklaşık sekiz aylık bir çalışma gerçekleştirdik; birçok resmî kurumu, sivil toplum kuruluşunu dinledik, yerinde incelemeler yaptık ve sonunda 268 öneri içeren 522 sayfalık bir rapor ortaya çıktı. Ben bu aşamada nezaketini hiç kaybetmeyen başta Komisyon Başkanımıza, diğer Komisyon üyesi arkadaşlarıma, yasama uzmanlarına ve emeği geçen herkese çok çok teşekkür ediyorum. Zaman zaman belki tansiyon yükselse de siyasi nezaket ve temiz dilden hiçbirimiz vazgeçmedik sonuna kadar.
Geldiğimiz noktada raporun büyük bir bölümüne katılmakla birlikte eksik bulduğumuz kısımlara ilişkin de ek görüşlerimizi sunduk. Komisyonun ilk toplantısında da dediğim gibi, bizler Cumhuriyet Halk Partisinin temsilcileri olarak parti rozetlerimizi kapıda bırakarak, siyasetüstü gördüğümüz, her ne kadar teknik gibi gözükse de aslında vicdani olan bu Komisyonda elimizi vicdanımızdan hiç ayırmadan ve depremden dolayı acı çekmiş herkesin acısını yüreğimizde hissederek çalıştık.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi bu Komisyon, 117 hemşehrimin hayatını kaybettiği, birçok yaralının olduğu ve şimdi de ardında neredeyse 80 bin depremzede bırakan İzmir depreminden hemen sonra kuruldu. Depremden hemen sonra enkaz çalışmalarında tüm Türkiye'den İzmir'e yardımlar yağdı, İzmirliler tam bir dayanışma örneği gösterdi. Enkaz kaldırma çalışmalarında bulunan AFAD, AKUT, JAK, Kızılay ve tabii, ilk andan itibaren ve son güne kadar hiç ayrılmayan İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, diğer belediyelerimizin itfaiyeleri ve tabii ki gönüllülere buradan sonsuz teşekkür ediyoruz. Ufak tefek aksaklıklar olsa da enkaz kaldırma çalışmaları tamamlandı. Peki, ya sonra? Komisyon bir tarafta çalışmaya devam etti, siyaset devam etti, hayat devam etti ama neredeyse bir yıldır İzmirli depremzedeler gün yüzü görmediler.
Depremzedeler bile bu iktidar tarafından kutuplaştırıldı. "Proje alanı depremzedeleri" bir de "proje alanı dışında kalan depremzedeler" diye bir ayrım yapıldı. Depremzedelerin kimisi 6306 sayılı Yasa'ya, kimisi 7260 sayılı Yasa'ya tabi tutuldu. Kredi şartları, süreleri, miktarları derken tam bir kaos hâkim oldu. Kimi depremzedeler kira yardımı aldı, kimileri alamadı; kimileri eşya yardımı aldı, kimileri alamadı. Ve sonuçta son gelinen noktada da neredeyse boş kâğıt diyebileceğimiz evraklara kendilerine kaç metrekare ev verilecek, ne kadar ödeyecekleri bile belli olmadan çaresizlikten imza atmak zorunda kaldılar. Kim ne kadar ödeyecek, nasıl bir eve kavuşacaklar ve ne zaman kavuşacaklar hâlen belli değil. Konu depremzedeyken bile en temel anayasal hak olan eşitlik, hakkaniyet ve tabii ki adalet de ayaklar altına alındı.
Değerli milletvekilleri, bu bölgede yaşayan deprem mağduru vatandaşlarımız için sanki lüks bir semtte yaşıyor gibi bir algı yaratıldı ama dönüp baktığınızda -az önce Kamil Hocam da söyledi- çoğunluğu dişinden tırnağından artırdığıyla ev sahibi olan 65 yaş üstü emeklilerimiz. Burada da bir kaos oldu. 65 yaş üstü emekli depremzedeler kredi çekmek istiyorlar, bankalar diyor ki: "Hayır, siz yaşlısınız kredi veremeyiz, gidin, oğlunuzu, eşinizi dostunuzu, kızınızı getirin kefil yapın anca öyle kredi veririz." Böyle de bir saçmalık yaşanıyor.
Şimdi, bu depremzedelerin emekli maaşları 1.650 ila en fazla 3.500 lira arasında gidiyor. Şimdi, gelinen noktada kredi çekseler ödemek zorunda oldukları aylık miktar 7-8 bin lira. El insaf! Bu şartlarda bu depremzedelerin bu miktarları ödemeleri kesinlikle mümkün gözükmüyor. Eğer ki sosyal devletten söz edeceksek afetzedelerin cebinden bir kuruş çıkmadan mağduriyetleri giderilmeli. Yeter ki konu, yeter ki gayeniz depremzedelerin acılarını dindirmek, yaralarını sarmak olsun. Başta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere Meclis grubumuz ve yerel yönetimlerimiz üzerine düşenin fazlasını yapmaya dünden hazır, çünkü biz ranttan değil her durumda vatandaştan yanayız. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, depremin yarattığı olumsuzlukları, sorunları konuşurken kurumlar arası koordinasyona da değinmek isterim. İzmir Büyükşehir Belediyesinin İzmirli depremzedeler için Dünya Bankasıyla görüşmüş olduğu 340 milyon dolarlık kredi konusu aylardır bakanlıkların olurunu, Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı Yatırım Programı'na alınmasını bekliyor. Artık bu medyada çok tartışıldı, imzaydı, vardı yoktu, o onu demiş bu bunu demiş ama insanların yaşam haklarını kimsenin magazinleştirmeye hakkı yok. Her kurum kendi işini vaktizamanında yaparak bu mağduriyete bir an önce son vermeli ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin de sadece vatandaşa hizmet için çabaladığı göz ardı edilmeden bu konu da bir an önce tamamlanarak vatandaşlar güvenli evlerine kavuşturulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, süreç her konuda sağlıklı işlemiyor, kurumlar arası çatışma devam ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının orta hasarlıdan ağır hasarlıya çevirdiği binayı DASK kabul etmiyor, diyor ki "Benim bilirkişime göre hâlâ orası orta hasarlı, ben orta hasarlıya göre işlem yaparım." Burada DASK konusunda da bir şımarıklık öncesinde olduğu gibi hâlen devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, "yaşanabilir kentler" diyoruz, ek görüşlerimizde de belirttik. Ülkemizdeki konutların yaklaşık yüzde 40'ı kaçak ve ruhsatsız, denetimden uzak bir şekilde âdeta felakete davetiye çıkarıyorlar. Son on bir yılda yani 99 depreminden beri 7 kere imar affı yapılmış ve bu sorun büyüyerek içinden çıkılmaz bir hâl almış ama Deprem Araştırma Komisyonu Raporu'nda bununla ilgili tek bir satır bile yazılmadı. Milletvekili arkadaşlarımız birçok öneriye de değindi, farklı farklı konular da vardı. Raporu burada okumayı da çok doğru bulmuyoruz, birçoğuna da katılıyoruz ama raporda da ek görüşlerimizde de belirtiğimiz gibi görülüyor ki ülkemizin hâlâ daha çok yol katetmesi gerekiyor bu depremle mücadelede, afetle mücadelede. Yani derli toplu bir afet yasası, bir deprem kanunu çıkarılmalı birbiriyle çelişmeyen ve ısrarla savunuyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bağımsız deprem kurulları oluşturulmalı. AFAD çok kıymetli ama Kandilli Rasathanesinin çalışmaları da göz ardı edilmemeli tabii ki. Yapı envanterinin tespitleri tamamlanmalı, yapı riskleri tespit edilmeli, kurumlar arası koordinasyon -az önce söyledim- etkin bir biçimde sağlanmalı, DASK Kanunu'nda ivedilikli iyileştirilmeler yapılmalı ve hep konuşuyoruz, toplanan deprem vergileri depremin zararlarını azaltacak tedbirler ve deprem sonrası çalışmalar için harcanmalı ve en çok da -belki en önemli konulardan biri de bu- bilimden bir an için bile uzaklaşılmamalı.
Komisyonda da çok konuştuk bu konuyu, tabii ki deprem teknik bir konu ama sosyolojik boyutu var, psikolojik boyutu var bunun ve bu konuda toplumsal farkındalığı artırmak hepimizin görevi. Sadece deprem olurken değil, deprem sonrası için değil; olmadan öncesine ilişkin özellikle de yeni nesilde, çocuklarda, gençlerde bu farkındalığı yaratmamız gerekiyor. Depremin etkilerini azaltmamız için toplumsal farkındalık belki de en önemli, en çok üstünde durmamız gereken konulardan biri.
Son olarak, bu Mecliste çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakacağımız belki de en büyük miraslardan biri bu olacak; depremin etkilerini en aza indirebilecek değişikliklerin bir an önce yapılması en büyük mirasımız olacak.
Bu yüzden, süremin de sonuna gelirken gelin bu raporu, Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer partilerin ek görüşlerinde bulunan hususları bir araya gelelim bu Mecliste yasalaştıralım ve gelecek kuşaklara güvenli bir ülke bırakan Meclis grubu olarak da tarihe adımızı hep beraber yazalım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)