| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 17.07.2021 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve özellikle, sabahın bu saatinde beni dinlemek için Genel Kurul Salonunu lebalep dolduran iktidar milletvekili arkadaşlarım; 277 sıra sayılı torba kanun teklifinin 24'üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Sizi seviyoruz Hocam. Yeriniz farklı Ayhan Hocam.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, sözlerime 28 Ocak 2021 tarihinde yaptığım Genel Kurul konuşmamın bir kısmını aynen alıntılayarak başlamak istiyorum: "Maalesef gündemimizi ne işgal ediyor? Birinci sınıf bir üniversitemize üzerinde intihal iddiası olan bir rektör atanmasını tartışıyoruz. Her türlü atama yöntemi birileri tarafından eleştirilebilir, seçim yapmanın da başka sakıncaları vardır ama önemli olan, atamaların bir şekilde geri bildirim alınarak yapılmasıdır. Toplumun genelinde ve Boğaziçi Üniversitesi camiasında şu anda atanan rektör hakkında oluşan geri bildirim hiç olumlu değil. Bu nedenle, Sayın Cumhurbaşkanımızdan ricam ülkemizi ve Hocamızı bu sıkıntıdan bir an önce kurtarmasıdır." Sayın Cumhurbaşkanımız beş ay kadar bir gecikmeyle de olsa bu geri bildirimleri dikkate aldı, 14 Temmuz 2021 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi Rektörünü görevinden aldı; bu, olumlu bir gelişme. Önemli olan istişare mekanizmasının çalışması, bundan sonraki rektör atamalarında da çeşitli kesimlerden geri bildirimler alınarak değerlendirme yapılmasını, atamaların da bu istişarelere uygun olmasını dilerim. Sadece Cumhurbaşkanı kararıyla istişaresiz yapılan bu atama sisteminin de yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir ama tabii bunu sizden bekleyemiyoruz, inşallah, bu da bizim iktidarımıza nasip olacak.
Değerli milletvekilleri, teklifin 24'üncü maddesiyle devletin ekonomik menfaatlerinin, doğal ve kültürel mirasının, çevre ve toplum sağlığı ile kamu güvenliğinin korunmasında yüksek hizmet gören, olağanüstü durumlarda yaşamını ortaya koyan gümrük muhafaza personeline polis ve jandarmada olduğu gibi ödül verilmesi düzenleniyor. Bu maddeyi destekliyoruz, gümrük muhafaza personelimizin fedakârlıklarının ve başarılarının ödüllendirilmesi bizce de önemli bir konu. Ayrıca, devletin değişik birimleri arasında dengeyi gözetmesi açısından da önemli. İYİ Parti olarak hak edenin ödüllendirilmesinin ve gerçekten suçlu olanların da cezalandırılmasının arkasındayız fakat cezanın da ödülün de adil olması değişmez şartımızdır. Aynı eylemi yapan kişiler -maalesef- FETÖ olaylarında olduğu gibi "Bizden." ya da "Bizden değil." diye sınıflandırılmamalıdır.
Bakın, iktidar partisi OHAL'i bir yıl daha uzatarak terörle etkin mücadele edebileceğini söylüyor, bunu terörle mücadele için şart olarak gösteriyor. Değerli arkadaşlar, AK PARTİ terörle başarılı bir şekilde mücadele edildiğinin algısını yaratmaya çalışıyor fakat gerçekler öyle değil. Siz iktidara gelmeden önce silah bırakan PKK, beş yıl sonra tekrar silahlandı. Sıfır terörle teslim aldığınız ülkede "çözüm süreci" dediğiniz yeni bir sürece girdiniz. Bu dönemde ne oldu değerli arkadaşlar? PKK güçlendi. Cumhurbaşkanının sözleriyle ülkeye ciddi manada bir silah girişi oldu.
FETÖ'nün de eski bir yapılanma olduğunu biliyoruz fakat sizin zamanınızda güçlendiği de aşikâr. Bunu sadece muhalefet söylemiyor; Sayın Cumhurbaşkanımız da "FETÖ'nün bizim zamanımızda büyüdüğü iddiasını reddetmem, doğrudur." demişti, "Bizim zamanımızda böyle bir ihanet içerisinde olacaklarını düşünmedik, aldatıldık." diye de ifade etmişti. Bakın, 2002-2003 yıllarında 2.500 olan FETÖ'ye ait dershane sayısı 2014 yılında 3.500'e, öğretmen sayısı da aynı yıllarda 24 binden 48 bin kişiye yükselmiştir. Devletin kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörün eğitim ve ticari alanlarında o dönemki adıyla "Gülen cemaati"nin faaliyet ve yapılanmalarının 2002-2014 arasında tavan yaptığı bu rakamlarda açıkça görülmektedir.
Sonuç olarak, terörün en önemli sebebi, özgürlük ve demokrasi fazlalığı değil; iktidarın, devleti iyi işletemeyip terör örgütlerinin büyümesine izin vermesidir. Bu nedenle, terörü bahane ederek antidemokratik OHAL Yasası çıkarmanın temelsiz ve gereksiz olduğunu ifade ediyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)