| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 17.07.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şehir hastaneleri konusunu ve uyguladığınız sağlık politikanızın yanlışlıklarını daha önce pek çok defa bu kürsüde anlattık, farklı şekillerde dile getirdik. Aslında dünya diyor ki: En verimli hastane modeli 200 ila 600 yatak, siz yatak sayısı 1.300'e varan hastaneler yaptınız. Ankara Şehir Hastanesinde bir poliklinikten diğerine gitmek aslında neredeyse yarım saat sürüyor, düşünün geri kalanını. Şehir merkezlerinden uzaktalar, ulaşım ayrı bir sorun; bunları hep defalarca dile getirdik. Mesela Bursa Şehir Hastanesi bir dağın tepesinde, hani Mudanya'ya Bursa'nın bazı mahallelerinden daha yakın. Ankara Numune Hastanesi kapandı, Keçiören'deki meslek hastalıkları hastanesine gitmeye başladı hastalar; hâlbuki oranın amacı meslek hastalıklarına yönelikti, başka bir şekilde hizmet vermeye başladı, amacından saptı hastane mecburen açığı kapatmak için. Çoğu hastaneye vakalar çok geç kalıyor, acillere çok geç ulaşıyor ve şehir hastaneleri kurulurken aslında kapatılan hastanelerin kapatılmasının ne kadar yanlış olduğunu, Numune Hastanesinin kapatılmasının ne kadar yanlış olduğunu defalarca burada söyledik. Ben de Numune Hastanesinde çalışmış bir hekim olarak gerçekten çok üzülüyorum. Sonra mecbur kaldınız, yeniden açtınız hastaneyi.
Etlik ve Bilkent Şehir Hastaneleri için Ankara'da 11 tane hastane kapatılıyor değerli arkadaşlar yani durumun vahametini görün diye söylüyorum. Şimdi, bu 2 hastanenin sağladığı yatak sayısı 7.300 ama kapatılan hastanelerin yatak sayısı 7.150 yani bu kadar eziyete ve bütçeye katlanarak bu kadar çok hadiseye 150 yatak için mi başvuruldu? Bu da akıl alır bir şey değil. Şimdi, hastanelerin doktorları başka yerlere çekildi, ilçelerden doktorlar oralara gitti, şehir hastanelerine; ilçeler doktorsuz kaldı. İlçelerdeki insanlar merkeze gidip orada tedavi olmak, rapor çıkarmak, otellerde kalmak zorunda kaldılar. Var, var, var; o kadar çok handikabı var ki ve salgında pandemi hastaneleri ilan ettiğiniz birimler birbirine karıştı, birçok yanlış üst üste geldi, domino taşları gibi arka arkaya dizildi hepsi. Acil ameliyatlar, önemli sağlık sorunları ertelendi. Aslında daha fazla sayıda küçük hastanelerimiz olsaydı hastaneler ihtiyaca göre bölünebilirdi mesela, tam tersini yaptınız siz.
Şimdi, buraya kadar "sizin beceriksiz sağlık yönetiminiz" diyelim ama bundan sonra söyleyeceklerim -hadisenin- neden yaptığınızla alakalı, işte, bütçe kısmı geliyor burada. Şimdi, gelecek nesillerin bütçe hakkını ipotek altına alan bir projedir şehir hastanesi ve burada İngiliz mahkemelerini önce yetkili kıldınız, sonra "hasta garantisi" adı altında bir kılıf icat ettiniz ve bu hastanelere sürekli para ödemenin yolunu açtınız. "Şartları görmek istiyoruz, devletin kaynağını hesapsız harcayamazsınız." dedik, "ticari sır" dediniz. "Devleti tüccar yapmışlar, vatandaşın parasını yandaşa peşkeş çeker olmuşlar." dedik. "Bu yıl hastaneler için öngörülen bütçe 16 milyar 392 milyon lira" dediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurunuz.
AYLİN CESUR (Devamla) - Sağlık bütçesinin yüzde 21'i bu ve salgının ortasında bütçemizin beşte 5'ini kira ve hasta garantisi ödemeye ayırdınız. Önümüzdeki yıl bu pay daha da artacak, şimdi kasada para bitti.
Şimdi, Cumhurbaşkanlığı -Yatırım Programı'nda- genel bütçeden 10 tane daha yeni şehir hastanesi yapma kararı aldı, bunların toplam maliyeti 10 milyar 104 milyon lira yani 11 şehir hastanesinin bir yıllık kira ve hasta garantisi bedelinden ucuz. Kendiniz yapabiliyorsanız o zaman neden bunları bu şekilde yaptınız değerli arkadaşlar?
Şimdi, Danimarkalılara sattığınız bu hastanelerden 5 tanesini... Yani artık devlet hazinesi bir yerde Danimarkalılara gitti. "Biz bunu ödeyemeyiz." deyince "İngiliz mahkemeleri var." dediniz. Ee, şimdi bağımsızlığımızı kazandık, yüz yıl sonra yine kapitülasyonlar karşımızda. Ama biz size rağmen, bütün yanlışlara rağmen siz bu işi beceremezsiniz de biz yürümeye devam ediyoruz. Biz yürüyoruz karanlıkları aydınlatır gibi. Kulaklarımızı Anadolu ezgilerinin uğultusu, arkamıza bakmadan kararlı yürüyoruz. Yolun başındayız, biliyoruz, biz yürürken çocuklar ağlıyor, anneler kaygılı uyanıyor sabahlara. Kararan yarınları aydınlatmak için hiç durmadan yürüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) - Ruhumuzda gülümseyen çocukların mırıltısı, biraz daha azalıyor yürüdükçe...
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Cesur.
AYLİN CESUR (Devamla) - ...umutsuz insanların yüreğimizdeki sızısı. Ve yolun başındayız, biliyoruz, sonunda iyilik olan her yol gibi bir bardak çay içimi geçecek yorgunluğumuz, bunu da biliyoruz. Bizimle gülümseyecek bir göz için, bu toprakları vatan yapan bir çift mavi gözün yolunda, önümüzde göğsünü siper etmiş yürüyen bir cesur kadın, iyilik yolunda yürüyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi bayramlar diliyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)