GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:104
Tarih:16.07.2021

AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bayramlarda "kader kısmet" vardı eskiden, bilenler bilir. Böyle çizersiniz veya torbadan çekersiniz, içinden bir hediye kazanırsınız, bayram hediyesi olur size. Bu bayram hediye filan yok; yoksulluk var, işsizlik var bol bol; torbadan da çıka çıka OHAL çıktı. Nedir bu OHAL? Olağanüstü hâl, olağan durumu bozan, devletin ve milletin geleceğine tehdit oluşturan durumlarda olağan hâle dönebilmek için hukukun askıya alındığı hâl. Bu askıya alışlar, insan haklarının ihlal edilebilmesinin önünü açabiliyor yani keyfîsi olmuyor bu OHAL'in. Bizde bu yetki, diğer çağdaş ülkelere göre çok geniş tanımlanmış. Tehlike şu: Elinde gücü tutmak isteyen, bunu kendi siyasi ve ekonomik menfaatleri için kullanabiliyor. Ha bire bizim itiraz etmemiz de bundan; gecenin bu saatinde gelmişiz, birlikte itiraz ediyoruz. Bunu buradan milletimize duyuruyorum: Demokrasi bugün tehlikede olan, hepinizin dikkatine.

Geçen sene bu zamanlar barolara el atmıştınız. "Hukuk olmazsa ne demokrasi ne ekonomi olur ne güven iklimi olur, düze çıkamaz hiçbiri." demiştik, hukuku çiğneye çiğneye geçirdiniz yasayı. Aslında çiğnediğiniz, kendi evlatlarınızın da geleceğiydi. "Beş nesillik güvende bizim evlatlar." diyorsanız eğer, hiç öyle sulandırmayın işi, biz iktidara gelince hepsini alıp bu millete geri vereceğiz inşallah.

Bu tip uygulamaları alışkanlık hâline getirmiş yönetimlere "güvenlik devleti" deniyor. Güvenlik devletinin iddiası da şu: "Bana yetki verin, insan hakları ihlalleri, hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, kötü ekonomi -hiç sorun değil- en önemlisi güvenlik ve bunu ben sağlayacağım." diyor. Ancak tezada bakın ki güvenlik devleti güvenliği sağlayamaz, her zaman güvenlik zafiyeti ortaya çıkıyor çünkü sağlasa baskıcı politikaları sürdüremez ve zeminini kaybeder. Türkiye yirmi senedir görebileceği en güvenlikçi politikaları yaşadı ama gelin, görün ki hendek olaylarından her gün patlayan bombalara, FETÖ'nün hain kalkışmasından YPG'yle mücadeleye bütün bu güvenlik açıkları son yirmi yılda yaşandı. Esasen, kendi söktüğünü dikmeye çalışan bir terzi var sanki ortada. Terzinin yalnız kumaşa, iğneye, ipliğe ihtiyacı var. OHAL Anayasa'da düzenlenmiş. Bu madde yürürlüğe girdiği zaman Avrupa Konseyine bildirimde bulunma zorunluluğunuz var. Örtülü yasa yoluyla OHAL'i sürdürme hâlinde çıkacak kısıtlamalar için Avrupa Konseyine terzi bildirmemiş. OHAL ilan edildiği 20 Temmuz 2016'da amaç, FETÖ'nün hain silahlı kalkışmasının ardından devlete sızmış FETÖ'cüleri tespit etmek idiyse beş yıl oldu, OHAL, yetkileri beş yıldır uzatıldı, FETÖ'yle mücadele neden bitirilmedi? Aklımız bize bunu soruyor değerli arkadaşlar. "Kandırıldık." dediniz de sizin iltisakınız, irtibatınız yok idiyse o dönemki atamalara bakın, tek tek eleseydiniz doğru bir süzgeç kullanarak hepsini. 17-25 Aralıktan önce nasıl oldu da her yerde kadrolaştılar bu kadar; yargıya, orduya bu denli nasıl sızdılar ve mesela, uzun bir dönem Yüksek Askerî Şûra'da neden hiç dokunulmadı kimseye, hiçbir tanesi tespit edilmedi?

Şimdi, bu alçak darbe bu ülkeye ve bu millete yapılmaya çalışıldı. Yapanlar bu işe kalkışma gücünü nereden ve nasıl buldular; nasıl ve ne şekilde yatay ve dikey devlete sızdılar? Biz dedik ki gelin, bunu araştıralım. İlk önergeyi biz verdik İYİ Parti olarak 18 Temmuz 2018'de ve ondan sonra 39 tane önerge verildi, hepsini reddettiniz. Neden reddettiniz? Siyaset bilimi, sizden sonra artık bizim rejimimizi otoriter, rekabetçi bir rejim olarak tanımlıyor. Nedir bu? Kamu kaynaklarını ve idari yetkileri mensubu olduğu partinin iktidarda kalması için kullanan ve muhalefeti bu araçlarla güçsüz kılmaya çalışan bir rejim. Belediye kaynaklarıyla mitingler, 4-5 maaşlı kadrolar, TRT ve RTÜK gibi organları propaganda aracı olarak kullanmak ve bunun gibileri. Bu şartlarda OHAL ne biliyor musunuz? Kendi siyasi menfaatleri için kullanacağı idari yetkileri artıran bir durum. Hukuksuzluk da bu sevdaya dâhil, rakipleri suçlamak da. Kurumlara, belediyelere, şirketlere atanan kayyumlar, mülkün temeli olan adaleti yıkınca o mülklerin cazibesi, iktidar olmanın dayanılmaz hafifliği; e, hepsi birlikte kaymaklı kadayıf. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Sesini çıkarana uzun gözaltı, hakkını arayana ceza, KHK'lerle bir kış lastiği düzenlemesi ve Boğaziçinde seçilmiş rektör atamaları gibi ve onların sonuçları.

Biz ha bire sorunca "Devletin televizyonunda ismi lazım olmayan o terör örgütünün eskitme paçavrasının işi neydi?" diye, "Osman Öcalan TRT'ye çıkmadı, TRT Kurdî'ye çıktı." falan demek zorunda kalan bir Grup Başkan Vekili. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ve 3 yanlış 1 doğruyu götürdü; kadınlarımız, gençlerimiz belki konuşmadılar ama içlerinde yün eğirdiler bunlar olurken güzel memleketimizde değdikçe adaletin haklı, haksız buz gibi kılıcı yürüklerine. Şimdi "Bir yıl daha uzatalım OHAL'i." dediniz ya -üçten bire indirmişsiniz, razıymışsınız- ne yalan söyleyeyim, hayalini kurduğumuz sandığın silüeti görününce bayramüstü sevinmedik desek de yalan olur yani.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

AYLİN CESUR (Devamla) - Şimdi, siz besiyeri nedir bilir misiniz? Besiyeri, mikroorganizmaların gelişimini desteklemek amacıyla laboratuvarda hazırlanmış sıvı veya jel olan besleyiciye deniliyor. FETÖ'nün siyasi kanadını araştırmamış, PKK'lıyı 3 binden 60 bine çıkarmış ve aslında, hepsine besiyeri olmuş bir iktidara bu yetkiyi vermiyoruz biz, millet adına vermiyoruz bu yetkiyi. Siz getirdiğiniz çoğunluk anlayışıyla, demokrasideki yok ettiğiniz kuvvetler ayrılığıyla bu orta oyunundan bozma kurduğunuz düzende bu yasa teklifini geçirseniz de biliniz ki biz vermiyoruz yetkiyi millet adına. Siz sandık gelene kadar sürecek bu düzende "mış" gibi alacaksınız yetkiyi bugün ve sandık gelecek, ampulleri kapatıp uyuyacağız ve o gece, sabah sabah pırıl pırıl bir güneşle uyanacağız hep birlikte, üşümüş yüreklerimiz ısınacak, buz tutmuş sizin vicdanlarınız bile belki eriyecek ve hep birlikte iyileşeceğiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)