GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:103
Tarih:14.07.2021

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

255 sıra sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 14'üncü maddesi hakkında konuşmak üzere söz aldım.

14'üncü maddenin turizm teşvikiyle hiç ilgisi yok. Birçok fıkrasında 13.500'er lira ceza öngörülmüş, bir fıkrasında 20 bin lira, yine belge iptali, işe ara verdirme gibi birçok ceza düzenlendiğine göre bu pandemi döneminde turizmi teşvik değil, bir nevi turizmi cezalandırma maddesi sayılabilir. Onun için 14'üncü maddede turizm teşvikiyle ilgili konuşulacak bir şey olduğu kanaatinde değilim.

1990 yılıydı, benim hatırladığım, Antalya'nın Kaleiçi mevkisinde ilk kaynak suyu, yani Kaleiçi'nde yaşayan, eski şehirde yaşayan insanların kullandığı kadim pınar kirlenmişti, onu tespit etmiştik; o bölgedeki deniz kirliliğini de tespit etmiştik; bizi epey üzmüştü. Türkiye'de, ülkemizde başvurmadığımız kurum kalmadı, Antalya'nın hiç kanalizasyonu olmadığını, altyapısı olmadığını, içme sularımızın ve denizin kirlenme riski olduğunu anlatmıştık ama rahmetli Özal bize kızgındı çünkü turizmde çok büyük hizmetler verdi, Antalya'da seçimi kaybetmiş olmanın travmasını atlatamamışlardı. Hiçbir yerden bir umut bulamamıştık. Ben de belediye başkanı olarak Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankasından krediler bulmak suretiyle Antalya'nın kanalizasyonuna, altyapısına ve içme sularının yeniden ihyasına imkân sağlayacak yatırımlara başlamıştım. O arada Dünya Bankası yetkililerine: "Antalya'ya bu ilginiz, yani bize bu ilginiz nedir?" diye sormuştum çünkü kendi ülkemizden bu ilgiyi görememiştik. Bana çok şaşırtıcı bir cevap vermişlerdi, demişlerdi ki: "Antalya, böylesine muhteşem bir şehir, sadece sizin değil, bizim de güzelliklerimiz, bütün insanlığın değeridir, mutlaka korunması gerekir bu değerler."

Ben de şunu belirtmek istiyorum ki: İşin özü, turizmi de teşvik etmek istiyorsanız, bir şehre gereken önemi vermek istiyorsanız mutlaka o değerleri, turizmin kaynaklarını korumaktan geçtiğini bilmemiz gerekiyor. Yine, o tarihlerde Koruma Kurulu iyi ki kurulmuştu, Antalya'da eski şehri de kurtarmıştık. Yani Koruma Kurulunun aldığı kararlarla Kaleiçi de kurtulmuştu yoksa Antalyalılar onları bir taraftan yıkmaya, bir taraftan betona çevirmeye başlamıştı ama Koruma Kurulu sayesinde o tarihî, kültürel değerleri de koruma imkânı bulmuştuk.

Şimdi, bu yasa teklifine baktığımızda da korumanın hiçbir türünü görmediğimiz gibi Cumhurbaşkanına meraların, bütün değerlerimizin, kıyılarımızın, ormanlarımızın, koylarımızın tahsisine imkân veren maddeleri görüyoruz ki Anayasa'mıza baktığımızda şu maddelere kesin aykırılıklar da var: 56'ıncı madde. "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir." demekte. Her gün televizyonlarda seyrediyoruz -ben dün de bahsetmiştim- ormanların, maden ocaklarıyla kömür ocaklarıyla tahrip edildiğini ve yine görüyoruz ki orada yaşayan halkın, yöre halkının "Yaşam hakkıma dokunamazsın." diye mücadele verdiğini ama bu Anayasa maddesine rağmen devletin korumak değil tahrip ettiğini görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

HASAN SUBAŞI (Devamla) - Yine ormanlarımızı koruyan Anayasa'nın 169'uncu maddesi: "Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır." Bu kanun teklifine bakıyoruz, bunları korumak, tedbir almak yerine tahsis edip inşaat sağlamakla meşgul devletimiz. O zaman devlet Anayasa'yı ve hukuku yok sayma pahasına neyi koruyabilir? Turizmi koruyabilir mi? Doğal kaynaklarımızı koruyabilir mi? Hukuku ve Anayasa'yı yok sayan bir zihniyet bu ülkede neyi koruyabilir? Hangi konuda başarılı olabilir? Onun için, öncelikli konu, bizim turizmde de başarılı olma şansımız yoktur, birçok konuda başarılı olma şansımız yoktur. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Türkiye'nin gerçekten hangi noktalara geldiğini hep birlikte görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN SUBAŞI (Devamla) - AK PARTİ'li arkadaşlarımızın da görmesini diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)