| Konu: | Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 24.06.2021 |
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
12'nci maddedeki düzenlemeyle, disiplin sürecinin ardından uygulanması gereken çıkartma işlemi ceza yargılamasının sonucuna bağlanmakta, hatta mahkemede kararda böyle bir hüküm olmaması hâlinde bile otomatik olarak uygulanmaktadır. Ayrıca, çıkarma işlemi bir daha subay, astsubay, devlet memuru olarak tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerine kabul edilmeme sonucunu da doğuracaktır. Bu durumun disiplin suçları açısından kesinlikle kanun hükümleriyle çeliştiği açıkça ortadadır. Aynı zamanda disiplinden kaynaklı savunma hakkının ihlaline sebep olmaktadır. Bu düzenleme ayrıca Anayasa'ya da aykırıdır, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru sürecini içermemesi nedeniyle de Anayasa ihlal edilmektedir. Yani özetle yine, yasa yapayım derken çuvalladınız, sorunları çözmek yerine yeni yeni sorunlar, yeni yeni mağduriyetler önümüze çıkardınız.
Değerli milletvekilleri, mağduriyetler denince, ülkemizde dışarıda yaşamak çok zor ama cezaevlerinde yaşamak daha da zor. Cezaevi ziyaretlerini hem komisyonla hem de bireysel gerçekleştiriyoruz. Birkaç keyfî uygulamadan örnek vermek istiyorum size: Van Cezaevinde 75 yaşında bir teyzeyle görüştük. Teyze, saçlarına yakmak için yönetimden kına istiyor ama maalesef bir türlü temin etmiyorlar. Bilirsiniz, bu coğrafyada kadınlar bazen güzelleşmek için bazen de baş ağrılarına iyi geldiğine inandıkları için saçlarına kına yakarlar. Ben de nereden biliyorum? Rahmetli anneannem de bunu söylerdi, iki üç ayda bir kına yakardı saçına. Askere gidene kına yakarız, evlenene kına yakarız, kurbanlıklara kına yakarız, hatta bayramlarda arife gecelerinde çocuklara kına yakarız ki bizim de büyüklerimiz arife gecesi ellerimize kına yakardı. Ama nedense bu teyzenin saçına yakmak istediği kına aylardır bir türlü temin edilemiyor. Biz anlayamıyoruz, hakikaten kınadan ne istiyorsunuz? Bu yaşlı teyzenin saçından, başından, ağrılarından ne istiyorsunuz? Öyle bir noktaya geldiniz ki kınadan bile suç aleti, kınadan bile terörist yaratır hâle geldiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, belki hep konuşmacılara diyorsunuz ki: "Kadınlarla ilgili konuşuyorlar." Gerçekten bu ülkede kadın olmak çok zor ama tutuklu, hükümlü kadın olmak çok daha zor. Kadınlara ısrarla erkek şampuanları veriliyor yönetim tarafından. Hijyen malzemelerini parayla almak zorundalar, paraları yoksa alamıyorlar, anca birbirleriyle dayanışma hâlindeler. Cezaevinde dinledik, beş aylık hamile bir kadına çıplak arama yapıp otur, kalk, otur, kalk 5 kere zulmetmişler. Yahu hakikaten hangi insanlığa sığar bu? Yani aynı kadını on beş gün boyunca leş gibi, kirli bir hücrede tek başına tutmuşlar, üç gün su vermemişler? Hangi insanlığa sığar bu? Bu hem anneye hem bebeğe hem insanlığa zulüm değil de nedir? Ya gerçekten bunu konuşurken utanıyorum, bir kadın olarak utanıyorum. Ya sizin anneniz, bacımız, kızınız, kız kardeşiniz yok mu? Siz utanmıyor musunuz bunları duyarken? Hakikaten bu uygulamalar uyuşturucu içinse hamile kadınlarda aramayacaksınız uyuşturucuyu, İzmir Limanı'nda arayacaksınız, Mersin Limanı'nda arayacaksınız, Dilovası'nda arayacaksınız uyuşturucuyu; gidip vekil danışmanlarının arabalarına bakacaksınız, onların ceplerine bakacaksınız, uyuşturucuyu kadınlarda, mahkûmlarda aramayacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Cezaevlerinde izlenen kanallar konusunda da sıkıntılar var, bir kargaşa var. Aynı kampüste, farklı farklı cezaevlerinde farklı kanallar var ama bir ortak nokta var ki Ziraat Bankasının finanse ettiği Demirören Grubunun kanalları her yerde var, bütün yandaş kanallar var, Halk TV yok, Tele1 yok. Mahkûmlar yazıyorlar: "Halk TV'yi izlemek istiyoruz, Tele1'i izlemek istiyoruz, yok." Bir koğuşta "Ya, tamam, siyaset programlarını da bıraktık, hafta sonu yayınlanan bir program var 'Görkemli Hatıralar' diye, ya türkü dinlemek istiyoruz, şiir dinlemek istiyoruz." dediler, ona da başvurmuşlar yine yok. (CHP sıralarından alkışlar) Ya, izleyenler bilir bu programı, şiirler okunuyor, türküler söyleniyor, çok kıymetli sanatçılar anılıyor, bir kültür programı; ama yok, varsa yoksa dinletmek istediğiniz reisten masallar; mahkûmlar izlemek, dinlemek istemiyor artık sizin reisten masallarınızı. Yani Nazım'ın dediği gibi "Sana düşman, bana düşman." geldiğimiz noktada sanata da düşman oldu bu iktidar artık. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, biz biliyoruz ki iktidar mahkûmlardan öç alma duygusuyla davranıyor ama bunu yaparken sadece mahkûmları cezalandırmıyorsunuz, dışarıda o mahkûmların aileleri gözü yaşlı bekliyor. Belki bir umut, bir yasa çıkar mı diye bize "tweet"ler atıyorlar, mailler atıyorlar. Yani verdiğiniz cezalar mahkûmlara değil, dışarıdaki gözü yaşlı ailelerimizi cezalandırıyorsunuz ama ne yaparsanız yapın biz her yerde bu mahkûmların insanca yaşama haklarını savunmaya ve onlar için mücadele etmeye devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)