| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 16.06.2021 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
267 sıra sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun Teklifi İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, 3'üncü maddede öngörülen teklifle soruşturmayı sonlandıran kararlarla ilgili olarak uygulamada oluşabilecek farklılıkların önlenmesi ve uygulama birliğinin sağlanması amacıyla bölge adliye mahkemesi cumhuriyet başsavcılıklarına sorumluluk verilmektedir. Düzenlemeyle cumhuriyet başsavcısına, savcıların verdiği takipsizlik kararını kaldırma sonucu doğuran bir yetki verilmektedir. Cumhuriyet başsavcısı, uygulamada ahengi sağlama görevi nedeniyle cumhuriyet savcılarının kararlarını zaten denetlemektedir. Ayrıca, bu yetkinin ne şekilde kullanıldığı açık olmayıp cumhuriyet başsavcısının keyfîliğine bırakılmıştır. Bu maddelerle cumhuriyet başsavcısına, cumhuriyet savcılarının soruşturmayı sonlandıran kararlarına müdahale etme, denetleme yetkisi verilmektedir. Günümüzde soruşturma ya da kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla ya da iddianame hazırlayıp yetkili ve görevli mahkemeye vermekle sona ermektedir. Uygulamada cumhuriyet başsavcısı, bu tür kararları "görüldü" şeklinde şeklî ve usuli bir işlem yapmaktadır. Siyasi irade bu usuli ve şeklî işlemi esasa ilişkin yani yargılamayla ilgili kullanmak için bu yasal düzenlemeyi yapmaktadır.
Günümüzde cumhuriyet başsavcıları, iktidarın tercihine göre seçildiğinden diğer cumhuriyet savcılarının, başsavcının vesayetine dolayısıyla siyasi iradenin emrine gireceği aşikârdır. "Cumhuriyet savcılarının soruşturmayı sonlandıran kararları arasında oluşabilecek farklılıkların giderilmesi" ibaresinin metinden çıkarılması ve sadece "bu kararların şekil ve esas yönlerinden kanuna uygunluğunun denetlenmesi" hükmüne yer verilmesi isabetli olacaktır. Bu durumda, cumhuriyet savcılarının bağımsız soruşturma yapabilme ve soruşturmayı sonlandırabilme yetkisine müdahale edildiğine dair bir tartışma gündeme gelmeyecektir. Bu hâliyle biz 3'üncü maddenin zaten kanun metninden çıkarılmasını istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, hepinizin de bildiği gibi, son dönemlerde özellikle adaleti yönetenler, adaletle iştigal edenler, adalete güvenin yüzde 30'ların altına düştüğünü ifade ediyorlar. Eğer, adalet yoksa, bir ülkede adalet yoksa ondan gerisini zaten tartışacak hiçbir şey yok.
Hepinizin bildiği gibi, özellikle son dönemde ülkemizde işletmeler yarı açık, yarı kapalı çalışmaktadır. Çoğu işletmenin kazançları düşmüş, bu işletmelerde kazanç bile oluşamamıştır. Dolayısıyla, biz geçtiğimiz dönemlerde, biliyorsunuz, yaklaşık 500 milyar TL civarında SGK ve vergi borçlarını yapılandırdık.
Artık yine, bunun paralelinde bir karşılıksız çek meselesi var, hakikaten toplumun kanayan bir yarası. Biz, bunu 31 Temmuza kadar erteledik ama 31 Temmuz da geldi, yaklaştı. Türkiye'de pandemi şartları değişmediğine göre, bu pandemi şartlarında bu insanların 10 taksitle bu borcu ödeme şansı olmadığına göre, biz 31 Temmuzdan sonra bu insanları tekrar hapse mi göndereceğiz? Yani hepimiz de biliyoruz ki çek suçundan dolayı dolandırıcılar olabilir ama bu karşılıksız çeklerin sahiplerinin tamamına dolandırıcı muamelesi yapmak da doğru bir karar değildir. Yıllardır bu memlekette vergisini, çekini, senedini vaktinde, zamanında ödemiş bir sürü tanıdığımız insan var, bunların içeri girmesiyle bu çekler ödenmiş olmayacak. Dolayısıyla, bu 31 Temmuz kararının tekrar gözden geçirilmesi lazım ki bu çekten mağdur olan arkadaşlarımız hapse girmesinler. Dolayısıyla, ekonomik suçun karşılığı da ekonomik ceza olmalıdır. Kaldı ki bu yasa 2016 yılından itibaren gündemde, ondan önce yazılan çek miktarları 2016'dan sonra yazılan çek miktarları arasında bir değişiklik yoktur. Zaten çeklerin yazılmasıyla otomatik olarak insanların itibarı da düşmektedir, biz burada her ne kadar onların sicillerini sildirmiş olsak bile maalesef bankalarda bu siciller hâlâ devam ediyor, bu karşılıksız çeklerden dolayı zaten bankalarda işlem yapmaları mümkün görünmüyor. Dolayısıyla, bu 31 Temmuzun bir daha gözden geçirilmesi gerekiyor ki binlerce insan tekrar bu çek yasasından dolayı hapse girmesin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Yeri gelmişken ben bir kez daha hatırlatıyorum çünkü Parlamentoda bol miktarda borçların ertelenmesiyle ilgili, SSK, vergi, bunlarla ilgili bir sürü kanun çıkardık, çekle ilgili de böyle bir beklenti var. Bize gelen telefonlar, bize gelen mailler, bize gelen bu konularla ilgili insanın dayanamayacağı bir sürü yazı var "Çoluğumuz çocuğumuz mağdur, biz 31 Temmuzdan itibaren içeri girersek bu çekler ödenmiş mi olacak?" diye bize soruyorlar. Dolayısıyla, bunun muhakkak gözden geçirilerek tekrar ertelenmesi, mümkünse ekonomik suçun karşılığı ekonomik olacak şekilde bu yasa tekrar düzenlenmelidir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)