GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:91
Tarih:15.06.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

267 sıra sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde görüşlerimizi açıklamak amacıyla İYİ Parti Grubu adına söz aldım.

Görüşmekte olduğumuz teklif 2 maddesi yürürlük maddesi olmak üzere 13 maddeden oluşmaktadır. Her ne kadar Komisyon görüşmelerinde "temel kanun" olarak adlandırılsa da aslında AKP iktidarında olağan bir uygulama hâline gelen torba kanun teklifidir. Öyle ki 13 maddelik kanun teklifi 4 farklı kanunda değişiklik öngörmektedir: Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanunu, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun, Türk Ceza Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun görüşmekte olduğumuz bu teklifte hukuk, adalet ve yargıda yaşanan faciaları ve devasa sorunları görmezden gelen ama asıl amacı yetki ve kontrolü merkeze toplama anlayışıyla kaleme alınmış bir kanun teklifidir.

Kanun teklifinin genel gerekçesine göre 1 ve 7'nci maddelerle infaz sistemimizin daha etkin ve verimli işlemesi için Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da 4'üncü ve 5'inci maddelerle uygulamada ortaya çıkan bazı farklılıkların giderilmesi amacıyla Türk Ceza Kanunu'nda 6, 10 ve 11'inci maddelerle İnsan Hakları Eylem Planı'nda yer alan bazı faaliyetlerin gerçekleştirilmesi amacıyla değişiklik öngörülmektedir.

Değerli arkadaşlar, teklifin 6'ncı maddesiyle on yıl veya daha az hapis cezasına mahkûm edilen kadın hükümlülerin 15 yaşını doldurmamış çocuklarının bulunması ve babanın da ölmüş veya mahpus olması durumlarında infazın ertelenmesinin önü açılmaktadır. Çocuğun üstün yararı esas alınarak yapılan düzenleme makul ve gereklidir, aynı imkân baba için de sağlanabilirdi. Öte yandan babanın ölmüş veya mahpus olması seçenekleri yeterli değildir. Baba ölüm tehlikesi içinde kayıp olabilir ve hakkında gaiplik kararı verilmiş olabilir, bu ihtimaller göz ardı edilmiştir.

Yine, teklifin genel gerekçesinde "Hükümlülerin dış dünyayla ilişkilerini teknolojik imkânlardan yararlanmak suretiyle güçlendirerek cezanın ıslah amacına yönelik birtakım yeni düzenlemeler yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır." ifadesi yer almıştır. Bu da 8'inci ve 9'uncu maddelerdeki düzenlemeler için olsa gerek. Bu maddelere göre bazı hükümlülere gelen mektup, faks ve telgraflar dijital olarak kaydedilecek veya fiziki olarak alıkonularak saklanacak. Yine aynı şekilde tehlikeli hâlde bulunan ya da dışarıyla iletişiminin kurum güvenliği açısından tehlikeli olabileceği değerlendirilen hükümlülerin eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi ve kayyımıyla yapacağı görüşmeler kurum yönetimi tarafından dinlenebilecek ve elektronik cihazlarla da olmak üzere kaydedilebilecektir. Genel gerekçeye göre bu maddelerin, hükümlülerin dış dünyayla ilişkilerini güçlendireceğinden söz ediliyor. Böyle bir durumda, hükümlünün eşi ve akrabasıyla görüşmesi ve kayıt altına alınmasıyla bu yararları sağlayacağından söz etmek mümkün değildir.

Madde Anayasa'nın güvencesindeki temel özgürlükleri kısıtladığı gibi, muğlak ifadelerle keyfî tutumlara yol açacak uygulamalara da neden olabilecektir. Tüm bu maddeler, öyle ya da böyle genel gerekçede yer alıyor. Eksik ve hatalarına rağmen öne çıkarılmış ama kanunun asıl yapılış amacı 2'nci ve 3'üncü maddelerdir. Genel gerekçede gösterilmeyen maddeler, teklifin 2'nci ve 3'üncü maddeleri gözden uzak tutulmuş. Getirilen düzenlemeyle cumhuriyet başsavcısı, cumhuriyet savcılarının soruşturmayı sonlandıran kararları arasında oluşabilecek farklılıkların giderilmesi ile bu kararların kanunlara uygunluğunun denetlenmesi hususunda görevli ve yetkili kılınmaktadır. Bu değişikliğin anlamı şudur: Zaten idari yönden cumhuriyet başsavcılarının denetimi ve gözetimi söz konusudur. Bu teklifle cumhuriyet savcıları artık yargısal kararlarında da başsavcıların gözetimi ve denetimi altında olacaktır. Oysa Anayasa'nın 139'uncu maddesine göre, sadece hâkimler değil, savcılar da teminat altına alınmıştır. Savcının yargısal faaliyetinde bağımsız olması, kimseden emir almaması, baskıdan uzak olması ve kanunları tam olarak uygulaması gerekir. Bu sebeple savcılar görevlerinde bağımsız ve teminatlı olmalıdırlar. Savcıların bağımlı olması siyasi baskı altına alınması demektir. Bu teklifin kanunlaşmasıyla iktidarın HSK yapısı nedeniyle rejimin kontrol altında olan az sayıdaki başsavcının talimatlarına göre hareket etmesi demektir. Zaten başsavcıların idari denetimi bulunmaktadır ama serbestçe yapılabilecek yargısal faaliyetlere de sınırlama getirmek amaçlanmıştır. Unutulmamalıdır ki savcılık, Hükûmet temsilcisi değil, kanunun temsilcisidir. Mevcut Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirdiği otokratik düzen, Meclis ve yargı da dâhil her alanda hâkim olmak istemektedir.

HSK 2019 verilerine göre, ilk derece mahkemelerinde 221 cumhuriyet başsavcısı ve 5.927 savcı bulunmaktadır; toplamda 6.148 savcı vardır. Gerekçede gizlenen ama teklifin asıl amacını teşkil eden husus, 5.927 savcıdan görevini layıkıyla yapmak isteyen ve korkmayan savcıların olabileceği düşünüldüğünde iktidar için rejimin sorgulanması tehlikesi bulunmaktadır. Onun içindir ki Hükûmet, olası risklerden, korkusuzca yapılabilecek soruşturmalardan korunmak ihtiyacındadır. HSK'nin yapısı nedeniyle, 221 başsavcının Hükûmete yakın olanlarından atanmaları zor olmadığı için iktidarın görüş ve talimatları etkili olmaktadır. Dolayısıyla, artık 5.927 savcı da soruşturmalarında ve tüm yargısal faaliyetlerinde iktidarın denetim ve kontrolünde olacaktır.

Dar ve vizyonsuz bir anlayışla ülkemizin doğası, dağları, ormanları, denizleri ile tarihî ve kültürel varlıklarımız tümden heba olmak üzeredir. Ülkenin Meclisi, yargısı, akademi dünyası ve bürokrasisi görev yapamaz hâldedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

HASAN SUBAŞI (Devamla) - Sivil toplum ve bilim dünyasının tüm birikimleri yok sayılmıştır. Yeniden ortak akıl ve demokrasi yoluyla tüm değerlerimizi korumanın, kaynak ve birikimleri kullanmanın yolu bu rejimden kurtulmak ve demokratik, güçlü bir parlamenter sisteme ulaşmakla mümkün olabilir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)