GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Şırnak'ta şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Adil Yılmaz'a Allah'tan rahmet dilediğine, Yazar Cengiz Aytmatov'un 13'üncü ölüm yıl dönümüne, 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları Avrupa Kota Müsabakaları'nda altın madalya kazanan Buse Naz Çakıroğlu'nu tebrik ettiğine ve HDP'ye açılan kapatma davasına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:4
Birleşim:90
Tarih:10.06.2021

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şırnak'ta silah kazasında hayatını kaybeden, şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Adil Yılmaz'a Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, dünya edebiyatının önemli isimlerinden Cengiz Aytmatov'un vefatının 13'üncü yılı. Kadim Kırgız kültürünün unsurlarını eserlerine yansıtan, evrensel duygularla insana dokunan Aytmatov dünya edebiyatının en önemli isimlerindendir. Eserleri, bilinen tüm dillere çevrilmiş olan Aytmatov, büyük bir fikir ve dava insanı, aynı zamanda önemli bir devlet adamıydı. "İnsan için en zor şey her gün insan kalabilmektir." diyen bozkırın bilgesini rahmetle, saygıyla yâd ediyoruz.

Son dönemlerde millî sporcularımızın başarıları göğsümüzü kabartmaya devam ediyor. Cumhuriyet tarihinde olimpiyat oyunlarına kota alan ilk kadın boksörümüz Buse Naz Çakıroğlu'nu tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; az önce Sayın Grup Başkan Vekilinin tekraren ifade ettiği "siyasi intikam davası" söylemini daha önce tartışmıştık, tekrar söylüyorum: Biz bu iddiayı reddediyoruz. Konu, yargının önündedir; savcılık da görevini yapmıştır, bundan sonraki süreçte Anayasa hükümleri çerçevesinde, ceza hükümleri çerçevesinde ilgili yargıçlar çalışmalarını yapacaklardır. Bu dava Anayasa Mahkemesinin önüne geldikten sonra, her gün Mecliste gündem yapmayı açıkçası hem yargıya baskı olarak düşünüyoruz hem de şık olmadığını ve Meclisin gündemini çok farklı konulara çektiğini düşünüyoruz. Bugün ortak bir kanaatimiz var; çevre hassasiyetimizden kaynaklı tüm partilerimizin katılımıyla bir önerge verdik, bunu görüşeceğiz ama olayı sürekli buraya çekmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Kaldı ki savcı beyin "Elimizden geleni yaptık." söylemini "Çok büyük bir risk." olarak ifade etti Sayın Grup Başkan Vekili. Ben "Elimizden geleni yaptık."ı şöyle yorumluyorum: Bunu bir konuyla ilgili bir vekil söylese "Tüm hassasiyetimi, görevimi, mesaimi buna harcadım." olarak yorumlarım; savcı beyin de bu söylemini "Dosyada teknik olarak, Anayasa'nın gerektirdiği işlemler olarak bir eksik olmamasına azami gayret gösterdik." demek olarak yorumluyorum. Ama şu vicdana çok dokunan bir şey Sayın Başkan: "Ben çok iyiyim, herkes çok kötü." yaklaşımını vicdandan uzak olarak değerlendiriyorum. Sanki her şey yasalara uygundu, cumhuriyetimizin tüm insanlarının kıymet verdiği bir süreçte demokratik olgunlukta yürüyordu da bir savcı -tırnak içerisinde- gaza geldi ve böyle bir kriz çıkardı; bu, yanlış bir yaklaşım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bakınız, savcının bu ifadesine kızdığınız kadar, savcının bu ifadesine tepki gösterdiğiniz kadar siz "Apo'nun heykelini dikeceğiz." diyenlere; siz "Sırtımızı PKK'ya dayadık." diyenlere; siz "PKK sizi tükürüğüyle boğar." diyenlere yani yöneticilerinize tepki gösterseydiniz bugün Meclis başka konuları görüşüyor olacaktı. Ama siz dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir dili, bir terör dilini kendi yöneticilerinize âdeta sıradan bir olaymış gibi her gün tekrar ettireceksiniz, bir savcıya da adım atınca kızacaksınız. Dünyanın neresinde bir milletvekili teröristin elinden aldığı bir telefonu polis almasın diye gizler, dünyanın neresinde teröristi aracında saklar? Bunları görmeden savcıya kızmak, yargıca kızmak adalete, vicdana dokunur diye düşünüyorum Sayın Başkanım.

Kaldı ki bir şey daha ifade etmek isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - AK PARTİ kurulduğu günden beri demokrasinin, partilerin, fikir hürriyetinin hep büyümesini isteyen bir söylem içerisinde oldu. Büyük riskler aldık, kavgalar yaptık, Anayasa değişiklikleri yaptık, reformlar yaptık. Bu reformlardan bir tanesi de o malum Anayasa değişikliği içerisindeki bir maddeydi. Dedik ki: Bu ülkede parti kapatmaları tarihe gömülsün, olmasın artık; kapatmak değil de başka cezalar olsun. Para cezası var, ilgili şahsın dokunulmazlığının kaldırılması var, hazine yardımının engellenmesi var gibi. Fakat bugün çok büyük seslerle bağırıp yargıçlara kızan bu arkadaşlar, o paket gündeme geldiğinde parti kapatmaları maddesine "Evet." demeyip o maddeyi paketten çıkaran insanlar. Siz dün Anayasa değişikliğinde parti kapatmalarına "Evet." demeyeceksiniz, bu konuda demokrasinin yanında yer almayacaksınız, mevzuata uygun adımların atılmasında...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Turan.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Memleketi kapattınız.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Anlayamadım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Memleketi kapattınız, parti kapatmadınız. Anayasa değişikliği rejimi kapattı.

BAŞKAN - Siz devam edin Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Peki, ben reformla ilgili konuşurken, peki, ben PKK tükürüğüyle boğar tarzı tepki gösterirken Sayın Özel sana ne oluyor? Sakin ol, sakin ol!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - "Apo'yu paşa yapalım." diyen biz miyiz? AK PARTİ'liler. "Apo'yu paşa yapalım." diyen sizsiniz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - O yüzden diyorum ki: Ne zaman HDP'nin ayağına bassak kimin ses verdiğini görmüş olduk tekrar. Gerek yok, sakin ol! Bak, senin de konuştuklarına katılmadım ben ama ağzımı açmadım. Yapma bunu, yeni vekil değilsin. Birbirimizi tanıyoruz, arkadaşız; yapmayın bunları!

Grup Başkan Vekilleri konuşurken sataşan başka adam var mı Sayın Başkan? Herkes konuştu; ben de katılmadım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya, ben sataştım mı? Kendi kendime "Ülkeyi kapattınız." dedim, o kadar.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ben katılmadım HDP'nin dediklerine, ben katılmadım CHP'nin dediklerine ama tek partici, tek anlayış, tek zihniyetçiye en iyi örnek bu örnek işte.

O yüzden Sayın Başkan, sözün özü şu: İstiyoruz ki yargıya bırakılan bu konuyla ilgili bırakın savcılar, bırakın yargıçlar işini yapsın; biz de işimizi yapalım.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)