| Konu: | İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 09.06.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
266 sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında partim adına söz aldım.
Bu her ne kadar temel kanun olarak adlandırılmışsa da bu kanun teklifi de yine 21 maddelik, 7 kanunda değişiklik öngören bir torba kanundur. Bu kanun teklifinin asıl yoğunluklu düzenlediği alan İcra ve İflas Kanunu'nda değişiklik öngören maddeleridir, oraya ağırlık verilmiştir. Oysa İcra ve İflas Kanunu 2018 yılında geniş bir düzenlemeye tabi tutulmuş, değişiklik yapılmış, iflas erteleme kurumu yürürlükten kaldırılmak suretiyle konkordato hem genişletilmiş hem revize edilmiştir. Bunun genişletilmesi üzerine 2020 sonu itibarıyla 2.052 büyük şirket konkordato ilan etmiştir. Bazı konuşmacılar bu kanun teklifinin işverenin lehine olduğunu, kollandığını söylemişlerdir, doğrudur. İşçinin alacakları, küçük esnafın, KOBİ'lerin, yüklenicilerin ve taşeronların alacaklarının yeterince korunmadığı ve sonraki süreçte -arkadaşlar da söyledi- 1 Ocak - 21 Mayıs 2021 tarihleri arasında icra iflas dairelerinde 2 milyon 852 bin yeni dosya ihdas edildiği mükerrer kereler söylenmişti. 21 Mayıs resmî kayıtlarına göre 21 milyon 941 bin 111 icra iflas dosyası olduğu da yine ortada ve çokça tekrar edilmiştir. Ama burada önemli olan, bu büyük şirketler, işverenler gerçekten bir ölçüde desteklenirken hem işçinin hem yüklenici ve küçük esnafın, küçük şirketlerin, taşeronların hakkında, alacakları konusunda bir destek olmaması, onlar hakkında önlem alınmaması nedeniyle zincirleme iflaslar gelmiş ve binlerce iflas ve icra iflas dosyası rekor seviyelere ulaşmıştır. Artık Türkiye'de yaşayan insanların dörtte 1'i borçlu olduğu gibi, ailelere göre hesap edersek de yarıdan fazlası icra iflas dosyalarına, haciz dosyalarına intikal etmiş ve borçlu yurttaşlarımızdır.
Yine, TÜİK verilerine göre, tarımda 2002 yılında 7 milyon 458 bin çalışanın yanında 2020 yılında 4 milyon 157 bine düşmek suretiyle yüzde 44 istihdam gerilemiştir. Çiftçinin ise elektrik, su borçları dâhil edildiği zaman borçları 160 milyar lirayı aşmıştır. Çiftçinin traktörü dahi haczedilmeye başlanmış ama yeterli desteği vermesi gereken çiftçinin bankası Ziraat Bankası destek, teşvik ve kredi verme olayında isteksiz davranırken, bir medyanın el değiştirmesi için yandaş firmaya 750 milyon dolar destek vermiş, kredi vermiştir. Bu 750 milyon doların akıbeti hakkında soru önergesi vermiştim. Doğrusu merak ediyoruz, bütün Türkiye merak ediyor, ödendi mi ödenmedi mi? Ama söylentilere göre ödenmediği ve hakkında da haciz yürütülmediği bilinmekte. Bakalım, sorumuza cevap bekliyoruz.
Değerli vekiller, torba yasalarla kanunları düzenleyemediğimiz, kargaşa yarattığımız ortadadır. Bazı örnekleri vermek istiyorum. 27'nci Yasama Dönemimizde 183 kanun teklifi kanunlaşarak Genel Kurulda kabul edildi. 1927 tarihli Askerlik Kanunu'nu örnek gösterirsem, doksan iki yıl sorunsuz uygulamasını sürdürmüştür, 2019 yılında tamamen değişti. 1930 tarihli Belediye Kanunu yetmiş beş yıl sorunsuz yürürlüğünü sürdürdü, 2005 tarihinde Hükûmetçe değiştirildikten sonra bugüne kadar 31 kez değişiklik yapıldı. 1985 tarihli İmar Kanunu, son on bir yılda 19 kez değişti. 1983 tarihli Devlet İhale Kanunu 2003'ten bu yana 197 kez değişti.
Şimdi, bu mantıkla, bu kargaşayla iktidar diyor ki "Bir de sivil anayasa yapacağım." Sivil anayasa yapmanın ortamı olmadığı gibi, ben şu bilgileri de sunmak istiyorum: On dokuz yıllık tek parti iktidarı döneminde 12 kez değişiklikle Anayasa'nın 177 maddesinin 134 hükmünde değişiklik yapılmıştır. Söylemek istediğim, Anayasa'nın neredeyse yarıdan fazlasında, maddesinde değişiklik yapılmış ve bunlar tamamen iktidarın isteği doğrultusunda yapılmış bir anayasa değişikliğidir. Neredeyse değişmeyen, değiştirilemez 4 madde, temel hak ve özgürlükler ve birkaç maddeden ibarettir. Yani bunun yanında tekrar anayasa değişikliği istemek ve anayasa değişikliği yapmaya çalışmak bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisidir.
Çevre sorunlarımız, son günlerde çevreye ihanet, rantın çevreye tercih edilmesi sonucu Marmara'nın durumu orta yerdedir ve onu kaplayan müsilajın Karadeniz ve Ege'ye taşma ihtimali bulunmakla beraber bugün Cumhurbaşkanının "26 Haziranda temelini atacağız." dediği büyük çılgın projesi Kanal İstanbul'un yapılması hâlinde bundan çok daha büyük ölçüde felaketlerle karşılaşmak söz konusudur ama Hükûmet ne çevreye değer verdi ne insana değer verdi ne de Anayasa hükümleri onları durdurabildi.
Bakın, Anayasa'nın 56'ncı maddesi "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir." demekte, amir hükmü ama Anayasa'nın 56'ncı maddesine hiç uyulmadığı gibi, iktidarın devletin görevleri nedir diye bir kere bu Anayasa hükmüne baktığını da zannetmiyorum.
Anayasa'nın 5'inci maddesinde devletin temel amaç ve görevleri özetle şunlardır: Kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları sağlamaktır. Oysa Cumhurbaşkanımız büyük projeleri yaparım derken muhalefete, "Bu memlekette aç varsa siz doyurun." diyebilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Bir dakikam var mı?
BAŞKAN - Devam edelim lütfen.
Buyurun.
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Kısaca, Antalya'da olanı biteni de, hemen oraya geçmek istiyorum.
Ormanlarımız talan edilmiştir. Ormanlar çiçek bozuğu gibi ranta kurban edilmiştir ve maden ocakları ormanlara büyük hasar vermiştir. Hâlâ Korkuteli Dereköy halkı, köylüleri kömür ocağını yaptırmamak için, yaşam hakkını savunmak, çevresini korumak, deresini, suyunu, hayvancılığını ve meyveciliğini korumak adına büyük mücadele vermektedir. Bugün, Rize İkizdere'den Ayşe bacı çok güzel bir çevre dersi vermişti. Anlatmak için vaktim yok ama son olarak, Patara sahili koruma alanında olmasına rağmen 2 bin kamyonun üzerinde kum alınarak, kum çalınarak talan edilmesi de sahile çok büyük hasar vermiştir. Hele hele...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)