| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 20.05.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubumuzun şiddet olayları ve cinayetlerin temel sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Filistin'deki mazlum kardeşlerimize karşı mezalim uygulayan İsrail Hükûmetini kınıyorum. Şiddet dediğimiz şey yalnızca kişilerin uyguladığı bir şey değildir, görüyoruz ki bazı ülkeler de şiddet uygulayabiliyorlar. Filistin konusunda iktidarın çabalarını takdir ediyoruz fakat iktidar tepkisinde tutarlı olmalı ve aynı hassasiyeti diğer mazlum halklara da göstermelidir. En başta da Çin mezalimindeki Uygur Türkleri için Hükûmetimizden bu hassasiyeti bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, haberlerde, televizyonlarda, gazetelerde ve sosyal medyada şiddet olayları karşımıza çok sık çıkıyor. Şiddet bugün kadın-erkek, yaşlı-çocuk, hayvan hatta canlı-cansız ayırt etmeden her alana uygulanıyor. Bu şiddet olaylarının önemli çoğunluğu yaralama veya cinayetle bitmektedir, istatistiklerde de bu artış görülüyor. 2009 yılında cinayetten cezaevine giren hükümlü sayısı 1.514 iken 2019 yılında 9.574'e, yaralamadan ise 2009 yılında 7.647 olan hükümlü sayısı 2019 yılında 34.987'ye yükselmiş. Ayrıca, cinsel suçlardan dolayı cezaevine giren hükümlü sayısı 2009'da 562'den 2019'da 5.800'e yükselmiş.
Değerli milletvekilleri, son dönemlerde kadınlara yönelik şiddet olayları da gündemden düşmüyor. Doğru dürüst tedbirler alınamadığı için de bütün şiddet olayları gibi kadına şiddet de artıyor. Resmî makamların açıklamalarına göre, 2009 yılında 171 kadın cinayeti işlenmişken bu rakam 2019'da 336'ya yükselmiştir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre de 2020 yılında 300, 2021'in yalnızca ilk üç ayında 79 kadın cinayeti işlenmiştir. Bunca şiddet olayına rağmen maalesef iktidar, bu şiddet olaylarına, cinayetlere çözüm bulamamaktadır, bulmamaktadır.
Şiddet olaylarının artmasının altındaki birkaç neden biliniyor. En başta ceza sistemi adil işlemiyor, şiddete başvuracak kişiler de bunu bilerek hareket ediyor. Hepimiz, haberlerde, şiddet uyguladıktan sonra serbest kalanları görüyoruz; görüp endişe eden insanlar kadar görüp motive olan saldırganlar da var.
İki sene önce ana muhalefet partisi liderine linç girişimi yapan saldırganlar, ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar. Gazetecilere şiddet uygulayan saldırganlar, ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar. Mesela, bugün bir haber yayınlandı, Muhammet Enes Uysal isimli bir şahıs daha önce İstanbul Arnavutköy'de trafikte tartıştığı Dadaş Aras isimli bir vatandaşımızı 6 yerinden bıçaklamıştı. Habere göre Uysal bugün tahliye edilmiş.
Aile içerisindeki şiddet de şiddet kültürünün önemli bir nedeni. Pandemi nedeniyle eve kapanmak, bunun sebep olduğu artan ekonomik sorunlar da insanlardaki şiddet eğilimini artırıyor. Bu ailelerde yetişen çocuklar da büyüyünce şiddete meyilli oluyor. Bunun önüne geçmek için, halkın huzurunu sağlamak, nesillerin psikolojisini korumak gerekir. Ayrıca televizyonlardaki haberlerde ve dizilerdeki şiddet görüntüleri de aynı şekilde şiddete meyyal kişilere şiddetin normal, olağan bir şey olduğunu düşündürüyor.
Gençlerimizi korumamız gereken en önemli meselelerden birisi şiddettir. Burada bizim de üstümüze düşen bazı görevler var. Şiddet eğilimi olanlar, siyasetçilerin, liderlerinin öfke ve şiddet dilini de örnek alıyorlar. Sözde kabadayıları, mafyaları örnek alan gençler var, görüyoruz. Bu kültür, silahlanma kültürünü de beslemektedir. Bu şiddet dili meselesinde -aklınıza gelecektir- iç huzuru korumakla sorumlu olan İçişleri Bakanının uyuşturucu satıcılarını hukuk karşısına çıkarmak yerine polislere "Ayağını kırın, suçu da bana atın." demesi sorunlu bir örnektir. Ayrıca "Ne kadar gerekirse içeride yatarız." diyerek ceza sistemini de küçümsemektedir. Hukuk devletlerinde cezayı adalet keser. Kemik kırarak, birilerini döverek adaleti yerine getiremezsiniz. Kaldı ki bu uygulamalar hukuk devletinden kanun devletine geçişi gösteriyor. Polisin, bekçinin aşırı güçlenmesi ve şiddete rahatça başvurması tehlikelidir. Doğru dürüst eğitim bile vermeden silah verdiğiniz bekçilerin vatandaşa muamelesini görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurunuz.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - Hepsi aynıdır diyemeyiz ama içlerinde psikolojik olarak bu göreve hazır olmayanlar olduğu gayet açık.
Değerli arkadaşlar, vatandaşlarımız şiddetin bu denli artışından ve iktidarın önlem almamasından rahatsız, birçoğu kendini güvende hissetmiyor. Trafikte şiddet, hastanede şiddet, okulda şiddet, sokakta şiddet, her yerde şiddet var. Türkiye'de tehlikeli bir şiddet kültürü oluştu. İnsanlar işlerini bu şekilde çözmeye çalışıyorlar. Halk, iktidardan, bu konuda gerçekçi ve işe yarar tedbirler bekliyor.
Konuşmamda da birçok nedenden bahsettim, tek bir nedene bağlayamayız şiddet olaylarını; farklı psikolojik, sosyolojik sebepleri olan şiddet eylemlerinin ve cinayetlerinin derinlemesine araştırılması, alınacak tedbirlerin belirlenmesi gerekmektedir.
Şimdi, bu önergeye iktidar partisi muhtemelen "hayır" oyu verecek. Bu ne demektir? Toplumda şiddet yoktur demektir ama rakamlar hiç öyle söylemiyor arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - Selamlıyorum Sayın Başkanım.
Dolayısıyla, eğer bu şiddet kültürünün artmasını istemiyorsanız bu önergeye olumlu oy vermenizi bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)