| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 07.04.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
Ülkemizde kadınlara şiddetin ve kadın cinayetlerinin arttığı ve kadın yoksulluğunun en derinleştiği bir dönemde İstanbul Sözleşmesi imzalanmıştı ve çok daha fazla derinleştiği bir dönemde de sözleşmeden çıkma kararı verdiniz. Ancak, Türk demokrasisinin özellikle partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle krize sokulduğu bir dönemde, doğru düzgün kamusal bir tartışma dahi yürütmeden tek kişinin imzasıyla bir gecede sözleşmenin feshedilmek istenmesine tanık olduk. "İstenmesi" diyorum çünkü bu, geçersiz bir faaliyet. Siz beğenseniz de beğenmeseniz de, burada sunduğunuz, olmayan bakanları ve milletin temsilinin değil çoğunluğunun dediğinin olduğu, sözde yasama organı hâline getirdiğiniz Meclisimizde, Anayasa'da ismi var olmayan kabinenin aldığı kararları icra eden bir Hükûmetle ve siyasallaşmış yargısıyla -içi oyulmuş dolmalık biber hâline getirdiğiniz maalesef öyle olsa da- Türkiye Cumhuriyeti hâlâ anayasal hukuk devleti ve hukuken sizin bu fesih kararınız, kararnameniz geçersiz.
2008'de 80 olan cinayetler 2020'de 471'e yükseldi ve çalışan kadının korunması ve şiddetin önlenmesine yönelik böyle bir sözleşmenin, cinayetlerin bu kadar arttığı bir dönemde kaldırılmasını anlamak biz kadınlar için ve Türk milleti için mümkün değil.
Bir tezat daha var; sözleşmeye imza koyan iktidarın, bunu, kendi içindeki kadınların karşı çıkmalarına rağmen imzalamış olması ve 6284 sayılı Yasa iyi bir şekilde uygulanmıyorken -bir acayip hâl de- kadına şiddet ve kadın cinayetleri verilerinin hâlâ açıklanmıyor olması. Hatta "Şiddetin, cinayetin kadını yoktur; cinayet, cinayettir." diyen bir akıl tutulmasına kadar varmış vaziyette hadiseye bakışınız. Bir de sanki şiddetin sorunu ve sorumlusu sözleşmeymiş gibi "Bakın, sözleşme şiddeti engelleyemiyor." filan gibi açıklamalar da yapıldı. Sorumlu açık bir şekilde, sözleşmenin gerekliliklerini yerine getirmeyen ve yasaları gerektiği gibi uygulamayan iktidardır, hiç kaçarınız yok; bir kere bunun altını çizelim.
"Toplumu kutuplaştırdığı için kaldırdık." dediğiniz sözleşmenin imzacısı sizdiniz ayrıca, bunu da unuttunuz mu değerli arkadaşlar? Bir de kadına karşı şiddetin ve aile içi şiddetin engellenmesi fikri toplumsal ve ailevi değerlerimizle nasıl çelişiyor, bunu bize bir açıklamanız lazım ve bunu uydurma maddelerle filan, sözleşmede olmayan maddelerle açıklamayacaksınız; hakikaten çıkıp yürekli bir şekilde açıklayacaksınız neyiniz varsa. Birileri Lozan'ı manipüle etse Lozan'dan da mı çekileceksiniz? Yeni bir tartışma açmak istemiyorum, sözleşme, Montrö, arkasından gelen nokta; ekmeğe yağ sürer gibi oluyor. Yeni yeni, gündemi kapatacak, ekonomik yoksulluğu kapatacak suni gündemler oluşturuyorsunuz. Gerçekte siz neden rahatsızsınız, bize bunu söyleyin, çıkın, Türk kadınlarına bunu söyleyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
AYLİN CESUR (Devamla) - Sözleşmede devlete verilen, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ve şiddetin önlenmesi sorumluluğu var; bundan mı rahatsızsınız? Cumhuriyetin kuruluş felsefesinde yer alan kadın-erkek eşitliği var; kadınların eşit vatandaşlar olarak sayılmasından mı rahatsızsınız? Kadınların insan gibi muamele görmesinden mi, birey olarak sayılmasından mı rahatsızsınız?
Bakın, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldığından beri 14 kadınımız öldü -ben isimlerini sayacaktım, değerli milletvekili saydı- ve her gün en az 1 veya 2 kadınımız öldürülürken, her gün 20-24 yaşındaki genç kadınlarımızın yüzde 15'i 18 yaşından önce, yüzde 2'si de 15 yaşından önce evlendiriliyorken yani yapacak daha çok iş varken ve bunu siz yapacakken siz ülkeyi yönetirken kalkıp da sözleşmeden çıkmayı ve kadınlara bunu reva görmeyi biz kabul etmiyoruz. Yanlış kararlarınızın bedelini kadınlarımız canlarıyla ödüyorlar ve millet iradesini hiçe sayan, yasama yetkisinin açıkça ihlali olan, anayasal hukuk devletinde geçersiz olan bu kararınızı kabul etmiyoruz ve yok sayıyoruz, yok hükmündedir. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın efendim.
AYLİN CESUR (Devamla) - Ve merak ediyorum her fırsatta kadına yönelik şiddeti kınayan, yaşanan olaylara üzüldüğünü söyleyen ve kendi bünyesindeki kadınların dahi sesine kulak vermeyen bir iktidar -ben utanırken- her gün bir kadınımız kurban edildiğinde ne yapıyor? Kadınlarınızın, eşlerinizin, kızlarınızın, analarınızın yüzüne bakabiliyor musunuz bilmiyorum ama bir an evvel nereye gittiğimizi görmenizi sizden rica ediyorum.
Bir şey daha söylemem lazım Başkan söz vermişken. Geçen gün basın toplantısı yaptım. Konya Selçuk Üniversitesinde Süleyman Demirel'in ismini kaldırmaya kalkan diyeyim, öyle bir karar aldı ama ismini zikretmek istemediğim yöneticisi, rektörü -altı aylık çiçeği burnunda rektör- ve onun ayıbını buraya, kürsüye her çıktığımda söyleyeceğim o ayıp düzelinceye kadar demiştim. Bu ayıbı bir kere daha sizlerin huzurunda söylüyorum. Ayıptır, cumhuriyetin değerleriyle, devlet adamlarıyla oynayamazsınız. Bir gün gelir, birileri de sizin isminizi siler.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)