GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:68
Tarih:06.04.2021

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi'nin 6'ncı maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teklifle kamuda ilk defa veya yeniden göreve başlayacak vatandaşlara arşiv araştırması yapılması öngörülüyor. Öncelikle belirtmek isterim ki güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması istihbaratta, kolluk kuvvetlerinde, millî güvenlik zafiyeti yaşatacak birimlerde kabul edilebilir bir uygulama; 15 Temmuz alçak darbe girişiminde de gördük önemini. Bu konumlara atanan kişilerin herhangi bir görüşe, şeyhe, tarikata devletinden fazla bağlı olmaması gerekli. Ayrıca buralara bu gibi yerlerden referansla toplu alımlar yapılmasının sakıncalarını da maalesef tecrübe ettik. Ancak suç bireyseldir. Bir insan kendi ana babasının dahi suçundan dolayı yargılanamaz, haklarını kaybedemez. Bu, evrensel bir hukuk ilkesidir fakat gelin görün ki 5'inci maddeyle güvenlik soruşturması kapsamına sıhri hısımlar yani kayınvalide, kayınbirader, kayınpeder bile alınmıştır. Az önce bu maddeyi yeniden düzenlediniz ancak sizin adalet duygunuzun eksikliğini vurgulamak için konuşmamı değiştirmeyeceğim. Aslında siz de suçun bireyselliği ilkesini yandaşlarınıza pek güzel uyguladınız. Örneğin "Mehmet Dişli" denen darbecinin kardeşini büyükelçi yaptınız. Fakat vatandaşa gelince neden bu ilkeyi uygulamıyorsunuz? Mehmet Dişli sıradan bir vatandaş olsa kardeşini değil büyükelçi yapmak polis dahi yapmazdınız. Maalesef adalet teraziniz size yakınlığa göre çalışıyor, adaleti değil, parti aidiyetini ölçüyorsunuz. Bu, adil değildir, bu davranışınız doğru değildir. Sonra merak ediyorsunuz, bu gençler neden yurt dışına gidiyor diye. Bu ülkenin başarılı bir mühendisi sizden değilse bu kanuna dayanarak herhangi bir projeye katılması engellenebilir mi? Maalesef evet. Hukukun olmadığı bir ülkeye kalıcı olarak para da gelmez, beyin de gelmez; tersine, para da çıkar, beyin göçü de olur. Bütün mesainizi böyle değişik, baskıcı kanunlar üzerine harcıyor gibisiniz, sonunu da düşünmüyorsunuz. Amacınız günü kurtarmak. Bu adaletsiz tavırla devlete, millete hizmet etmiyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, devlet yönetimi ciddiyet ister, emek ister. Bu kararları vermek aceleye gelmez, hele ki verdiğiniz kararlar milyonlarca insanı ilgilendiriyorsa fakat maalesef, sizin kararlarınızda hep o aceleciliği görüyoruz. Bununla ilgili çok basit bir örnek vereceğim, basit bir işte bile yaptıklarınızın sonuçlarını görün istiyorum: Bakın, 2018'in 18 Mayısında Resmî Gazete'de yayımlanan kanunla yeni üniversiteler kuruldu, bu yeni kurulan üniversitelerin 14'ü de hâlihazırda var olan üniversitelerin bölünerek bazı fakülte ve enstitülerin devredilmesi şeklinde teşkil edildi. Üniversitelerin köklü kurumlar olması hiç umurunuzda olmadı, onu bir tarafa not düşüp bırakalım. Bu bölünmeler etki analizi yapılmamış bir çalışmaydı, seçim arifesinde aceleye geldiği belliydi, doğal olarak üniversitelerdeki akademisyenler ve öğrenciler olumsuz etkilendiler. Mesela, üniversite seçme sınavıyla Gazi Üniversitesine giren öğrencilere yeni kurulan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi diploması verildi, itirazlar üzerine isteyenlere üniversiteye başladıkları Gazi Üniversitesi diplomasını alma imkânı da sağlandı, buraya kadar kabul ama Gazi Üniversitesi diploması alan öğrencilere Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinin transkripti yani not çizelgesi verildi. Neden? Çünkü üniversite hazırlıksızdı, alelacele yapılmış her iş gibi olmadı, sistem uydurulamadı. Öğrencinin diplomasında Gazi Üniversitesi yazıyor ama not çizelgesi Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinin. Bu belgelere bakan yurt dışındaki bir üniversite ne düşünür?

Devlet yönetmek ciddiyet ister. Siz bir gecede, Cumhurbaşkanı istedi diye yardımcı doçentlik kadrolarını kaldırdınız; hâlbuki dünyada en çok bilinen ve kullanılan bir kadroydu. "Doktor öğretim üyesi" gibi ucube bir isim buldunuz, doktora yapmanın yaygın olmadığı sanat ve mimarlık alanlarında öğretim üyesi kariyerini ortadan kaldırdınız. Tamam, güzel, her seferinde "Aynı gemideyiz." diyorsunuz ama siz geminin kaptan köşkünde oturuyor, halka da forsa olarak kürek çektiriyorsunuz; bu millete böyle davranamazsınız.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)