GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:59
Tarih:16.03.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

10 Mayıs 1933'ten 2013 yılına kadar okullarımızda okutulan Andımız maalesef artık okutulmuyor. 8 Ekim 2013'te Millî Eğitim Bakanlığının İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 1'inci maddesini iptal etmesi üzerine Türk Eğitim Sendikasının açmış olduğu dava sonucu Danıştay 8. Daire Başkanlığı 24 Nisan 2018'de Andımız'ın tekrar okullarımızda okutulmasına karar verdi. Ancak hepinizin bildiği gibi, siyasi iktidar mahkeme kararına uymayarak üç yıl bekledi. Meğerki başka amaçları varmış. İtiraz etmiş Millî Eğitim Bakanlığı Danıştay kararına. Danıştay Daireler Üst Kurulu da en son olarak kararı iptal ediyor, yani diyor ki: "Andımız okunmasın." Her ne kadar Danıştay önce "Evet." dediyse de sonra da "Hayır." diyor. Niye acaba? Hukuk ne olmuş? Çatallaşmış.

Şimdi, sormak lazım bu kürsüden Andımız'a kim karşı? Herkes koro hâlinde der ki: "PKK ve terör örgütleri." E, iyi de bu ihanet şebekesi buna karşı diye açılım sürecinin hatırına niye biz Andımız'ı kaldırıyoruz? E, kaldırıyoruz... Bununla da hızımızı alamıyoruz, Türk milletinin düşmanları, Atatürk'ün de düşmanlarıdır içeride ya da dışarıda fark etmez. İktidarımız -bu da mı PKK talebi bilmiyorum- diyor ki: "Yahu bu Cumhurbaşkanlığımızın nişan ve madalyalarından Atatürk resmini, silüetini çıkaralım." TÜRK EĞİTİM-SEN yine dava açıyor "Olmaz böyle şey." diyor. Danıştay 8. Daire "Evet, haklısın." diyor ama yine, Danıştay İdareler Kurulu bunu da reddediyor. Sonuçta, AK PARTİ iktidarımız muradına eriyor, artık okullarımız da "Türk'üm" denmeyecek, "doğruyum" denmeyecek, Atatürk'ün adı okunmayacak.

Şimdi, AK PARTİ muradına erdi de bir şeyi buradan söylemek isterim: Vallahi hiç kusura bakmayın, biz, "Türk'üm" demeye devam edeceğiz, yüreğiniz yetiyorsa sesimizi kesin. Biz, Büyük Atatürk'ü ve tüm ecdadımızı başımızın üzerinde taşımaya devam edeceğiz, ısrarla bunu yapacağız, yüreğiniz yetiyorsa sesimizi kesin ve söylüyorum, siz ne yaparsanız yapın bizi biz yapan millî ve manevi değerlerimizi korumaya, kollamaya, ihya etmeye devam edeceğiz. Buradan, büyük Türk milleti adına söz veriyoruz: Büyük Atatürk'ün emanet ettiği cumhuriyeti, cumhuriyetin kazanımlarını yaşatmaya ne pahasına olursa olsun devam edeceğiz. Burası muz cumhuriyeti değil, burası beş bin yıllık geçmişi olan büyük Türk milleti, bu Meclis de o milletin Gazi Meclisi. Ve yine burada herkes bilsin ki siyasi iktidarın bu yaptıklarının tamamını tersine çevireceğiz ve diyoruz ki: Türkiye Cumhuriyeti devletini fabrika ayarlarına tekrar getireceğiz çünkü bozdular, ayar mayar bırakmadılar. Ve yine buradan, yüce Meclisten tekrar Türk milleti adına Türk milletime sesleniyorum ve gururla haykırıyorum, diyorum ki: Ey milletim, umutsuzluğa yer yok; yüce Mecliste "iyi"ler var, iyi bir gelecek için umutsuz olma. Siz varsınız, biz varız, büyük Türk milleti var. "Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk'üm diyene!" (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, hani diyorsunuz ya "Z kuşağına kendimizi anlatmalıyız." diye, biraz da buradan bahsedeyim. Hatırlatmanız gereken pek çok şey var aslında, ben de birazını sizlere hatırlatayım istedim. Mesela, iktidarınız döneminde ülkemizde hırsızlık suçu 7 kat artmış, cinsel suçlar 10 kat artmış, insan hayatına son verilen cinayetler 9 kat, kaçakçılık 8 kat, uyuşturucu madde bağımlılığı 12 kat artmış. Bunu Z kuşağına ve Türk milletine bir anlatın bakalım. Soma'da maden ocağında ölen 301 işçimizin evlatlarına neden bu işin sorumlularının hapiste veya tutuklu olmadıklarını da anlatın. Hatta babalarının mezarları başında anlatın da anlasınlar. Bununla birlikte, Soma'daki madenci yakınlarına danışmanlarınızın tekme tokat girişmesinin nedenlerini de anlatın, niye dövdüğünüzü de anlatın. Kadın cinayetlerinde geldiğimiz noktada an itibarıyla dünya sıralamasındaki yerimizi de anlatın. Cinayete kurban giden kadınlarımızın evlatlarına nasıl bir gelecek planladığınızı da anlatın bence. Kur'an kurslarında istismar edilen çocuklarımızın ana babalarına da -onları da unutmayın- bu çocuklardan, geleceğin Z kuşağı olarak neler beklediklerimizi de anlatıverin. Evladının cenazesini çuvala koyup sırtında taşıyan babaya da anlatın Z kuşağı için gelecek vaatlerinizi mutlaka. İktidarınız döneminde ihya ettiğiniz 5'li müteahhit çetesini de bir anlatıverin. Z kuşağının geleceğine ne gibi imkânlar hazırladığınızı, onlar için neler planladığınızı da anlatın kesinlikle.

Hani her şehirde kurmakla övündüğünüz üniversitelerden mezun olan gençlerimize neden istihdam imkânları hazırlamadığınızı, malum çevrelerin referanslarıyla o üniversitelere doldurduğunuz kadroların Z kuşağı gençlerimizin geleceğine nasıl tesir ettiğini de anlatmanız gerek elbette. Z kuşağının hakkıdır kendi topraklarımızda ekip biçip, üretmediğimiz ayçiçek yağının neden markette 85 TL'ye satıldığını öğrenmek, lütfen anlatıverin bunu da. Pirinci, nohudu, buğdayı, mercimeği kendi topraklarımızda üretmeyip neden Meksika'dan, Çin'den, Uruguay'dan, Brezilya'dan ithal ettiğimizi, bu ürünler için neden dış ülkelere milyarlarca dolar döviz akıttığımızı da bilmelidir çiftçimizin Z kuşağı evlatları. Kendi yaşıtları aynı dönemlerde dünyanın bütün ülkelerini sorunsuz ve rahat bir şekilde gezip, görüp öğrenebiliyorken, bizim Z kuşağımızın neden KYK borçlarıyla, kapılarına gelen icra tebligatlarıyla karşı karşıya kaldıklarını öğrenmek de en doğal haklarıdır Z kuşağının. Basın-yayın ve gazeteciliği okuyan Z kuşağımızın mesleğe atıldıkları zaman polis, tutuklama, gözaltı, hapis sarmalıyla karşı karşıya kalacaklarını ve bunun normal karşılanması gerektiğini de anlatın Z kuşağına da anlayabiliyor mu, bir bakın.

Ailelerinin yıllarca emek verip gözünden sakındığı evlatlarının tıp fakültesini bitirip doktor olduğunda acil serviste bir hasta yakını tarafından bıçaklanabileceğini veya tekme tokat dayak yiyebileceğini de anlatmalısınız Z kuşağına.

"Bana bir harf öğretenin kırkyıl kölesi olurum." diyerek öğretmenliğin yüceltildiği bir dinin mensupları olarak, öğretmenlik mesleğine başlayacak olan Z kuşağı evlatlarımızı da unutmayın. Bu Z kuşağı evlatlarımıza, bir gün sınıfta bir öğrencileri tarafından kurşunlanabileceklerini veya bir öğrenci yakını tarafından bıçaklanabileceklerini, tekme tokat dayak yiyebileceklerini de anlatın. Hatta bir okul müdürünün mobbingleriyle hayatlarından bıktırılabileceklerini de anlatmalısınız Z kuşağı evlatlarımıza. Bu söylediklerim ataması yapılacak olanlar için de geçerli. Tabii, bir de ataması yıllardır yapılamayan ve işsizlik nedeniyle intihar eden öğretmenlerimizi de unutmayalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, emeklilikte yaşı gelmiş anne babasının neden hâlâ çalışmak zorunda olduğunu, kendi anne babalarının diğer ülkelerin emeklileri gibi neden dünyayı gezemediklerini de anlatmalısınız Z kuşağına. Yine, anne babalarının emeklilik yaşı geldiği hâlde yaşa takılmayı bahane ederek neden emekli olamadıklarını da anlatın.

Ülkemizde bir vatandaş olarak dünyaya gözlerini açtıkları andan itibaren neden kişi başına düşen millî gelirin her geçen gün azaldığını, millî yükün arttığını da anlatın. Sendikaya üye olduğu için çalıştığı fabrikasında işten atılan işçinin Z kuşağı çocuğuna da anlatın babasının neden işten atıldığını. Kendileri yıllarca dershanelerde, kurslarda dirsek çürütüp KPSS sınavlarına hazırlanırken kendi parti mensuplarınızı istisnai kadrolarda nasıl memur yaptığınızı da bir anlatıverin Z kuşağına. Kendi evlatlarınızın gemiciklerini, şirketlerini, holdinglerini, çifter çifter maaş aldıklarını da anlatıverin Z kuşağına.

Evet, anlatmanız gereken çok şey var; inşallah, bir dahaki sefere duymayan kulaklarınıza, görmeyen gözlerinize sunmaya devam edeceğim.

Hoşça kalın efendim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)