GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tüm İslam âleminin Miraç Kandili'ni kutladığına, yüz yıl önce 12 Mart 1921 tarihinde İstiklal Marşı'nın kabul edildiğine, Mehmet Akif Ersoy'u rahmetle andığına, Papa'nın Irak ziyareti esnasında ortaya çıkan haritayı kesinlikle reddettiklerine, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın Twitter hesabından yaptığı açıklamanın siyaset diline yakışmadığına, bu konuda hassasiyet gösterilmesini özellikle istirham ettiğine, Arda Ermut'un Varlık Fonu Genel Müdürlüğüne atanmasına, Selahattin Demirtaş'ın annesine yapılanın herkesin sorunu olduğuna, bunu en şiddetli şekilde kınadıklarını ifade etmek istediğine, pek çok milletvekillinin, siyasi partinin broşürleri, fasikülleri, çalışmaları Meclise de milletvekili odalarına da gönderdiğine, o milletvekilinin fikri olduğuna, Diyarbakır Annelerini siyasete alet etmediklerine, bu söylemin kabul edilebilir bir şey olmadığına, o annelerin bir buçuk yıldır orada nöbette olduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:4
Birleşim:57
Tarih:10.03.2021

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Miraç Kandili, ben de tüm İslam âleminin ve buradaki milletvekillerimizin, milletimizin Miraç Kandili'ni kutluyorum, Cenab-ı Hak, bu gece yapacağımız duaları, ibadetlerimizi izzetidergâhında kabullerin en güzeliyle kabul etsin inşallah.

12 Mart 1921, İstiklal Marşı'nın kabulü; yaklaşık yüz yıl önce İstiklal Marşı'mız kabul edildi ve milletimizin verdiği mücadelenin o kelimelerle, o satırlarda o dizelerle belki de dünyada örneği olmayacak bir şekilde dile dökülüşüdür, yazıya dökülüşüdür İstiklal Marşı ve Âkif'in dediği gibi "Allah, bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın." Bu vesileyle, merhum Mehmet Âkif'i ben de rahmetle, minnetle anıyorum ve üzerinden yüz yıl geçti, daha nice yüz yıllar inşallah Türkiye Cumhuriyeti geçirecektir gök kubbenin altında.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin Papa'nın ziyareti esnasında ortaya çıkan bir haritası söz konusu. Bunu kabul etmemiz mümkün değil, kesinlikle reddediyoruz. Bununla alakalı, Dışişleri Bakanlığımız gerekli açıklamayı ve izahatı istemiştir.

Irak'ın kuzeyinde bulunan yönetim, Türkiye Cumhuriyetini gayet iyi tanır, neler yapacağını da neler yaptığını da iradesinin ne olduğunu da iyi bilir, iyi tanır. Bu tip hayallerin peşinde, bu tip hülyaların peşinde koşmanın bedeli çok ağır olur, bunu buradan ifade etmek isterim. Burada şunu da özellikle belirtmekte fayda var, sadece orası değil, bu, biliyorsunuz, dört parça bir hayalleri var bunların, bu iş için de Türkiye'nin içerisinde uğraşanlar var, onları da gayet iyi biliyor milletimiz. Onlara da -bizim burada defaatle yaptığımız konuşmalar vardır- bu fırsatı asla tanımayacağız, asla vermeyeceğiz. Biz, bugün burada varız veya yokuz ama bu millet, bu fırsatı vermeyecek.

Şunu da ifade etmek isterim, Sayın Türkkan bu konuya değindi, bir açıklama da yaptı Twitter hesabından, bu açıklama, siyaset diline yakışan bir açıklama değil Sayın Türkkan. Şimdi, "Telefonlarına çıkmayan Amerikan Başkanı Joe Biden'a mektup yazar bu pulla." diye bir açıklama... Bu dilin bize bir faydası yok, size de bir faydası yok. Bir kere, bir telefon görüşmesi olmadı, biz bir telefon açmadık Biden'a. Şimdi, bunu söylemenin sizin, Misakımillî'yle alakalı az önce göstermiş olduğunuz hassasiyetinize ne katkısı var?

Şimdi, eğer bu dili kullanmak istersek, ben mesela size mukabele edebilirim bu dille, size şöyle bir dil kullanırım mesela, hani Demirtaş'la bir kahvaltı planınız var ya, o zaman derim ki adam içeride, gidemiyorsunuz o zaman siz bu pulu kartpostalın üzerine yapıştırın, kahvaltının yeri ve saatini bildirin, Meral Akşener bu şekilde bu pulu değerlendirmiş olsun. Bizden bu şekilde mukabele görürsünüz. Peki, ne faydası olur? Bir faydası oldu mu? Olmadı, olmaz

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ya ne alaka?

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Alakaya çeyrek kala!

BAŞKAN - Buyurunuz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dolayısıyla bu konuda hassasiyet göstermenizi özellikle istirham ediyorum. Bu işin içinde kimin olduğunu siz de iyi biliyorsunuz Türkiye'de, biz de iyi biliyoruz.

Sayın Başkan, ben bilmiyordum, burada az önce Sayın Beştaş dile getirdi, Demirtaş'ın annesine bir hakaret meselesi, bilmiyordum, şimdi duydum. Biz, annelerin hiçbirine, hiçbirine...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bir hafta ya.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Değerli arkadaşlar orada homurdanmayın ya, Turan Bey. Ben yeni öğrendim, biz netiz bu konularda.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Geç kalmışsınız.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dolayısıyla, bu konularda anneliğin ideolojisi olmaz, kimliği olmaz, siyaseti olmaz. Burada böyle bir şey varsa biz, bunu en şiddetli...

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Varsa!..

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Var, var.

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Varsa!..

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ben görmedim arkadaşlar.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Senin görmen gerekmiyor, İçişleri Bakanlığı...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Beştaş'ın beyanları üzerine konuşuyorum. En şiddetli şekilde kınarız, bunu reddederiz, bunu kabul etmeyiz. Fakat burada bir tutarsızlığı da dile getirmek isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Beştaş diyor ki: "Bu, iktidarın politikalarından kaynaklandı." Şimdi, iktidarın politikalarından kaynaklanıyorsa bunlar... Şimdi, İçişleri Bakanımıza yapılan hakaretler ortada, diğer bakanlarımızın, Cumhurbaşkanımızın ailesine yapılan, ki keza bize yapılan hakaretler ortada...

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Bunların gereği yapılıyor hemen.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, değerli milletvekilleri, bunu hiçbirimiz tasvip etmeyiz ama "Bu, iktidar politikaları..." derseniz o zaman iktidarın yöneticilerine, bakanlarına, Cumhurbaşkanına niye bu hakaretler yapılıyor? Şimdi, bakın, bununla alakalı...

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Hemen gereği yapılıyor, hemen tutuklanıyorlar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, müsaadenizle bırakın meramımı tamamlayım. Şimdi bununla alakalı ceza sistematiğimiz belli -bana da onlarca hakaret yapılmış, onlarca küfürler ediliyor. Bir kısmına dava açtım, yurt dışında- şimdi burada her milletvekilimiz bunu bilir. Bunu sağa sola çekmenin bir manası yok. Yargılama olduğu zaman tazminat davası açılıyor veya iki yılın altında kaldığı için adam tutuksuz yargılanıyor veya içeri girmiyor veya denetimli serbestlik oluyor vesaire. Şimdi, bununla alakalı irade ortaya koyacaksak yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır. Hatta bizim bununla alakalı bir çalışmamız da vardı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Başkan.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ana muhalefetin temsilcileri bilir, bir düzenleme yapmıştık bu infazla alakalı o zaman o müzakerelerde konuşmuştuk. Dolayısıyla, bu, sadece Sayın Demirtaş'ın annesinin -annesine "sayın" diyorum, anneler kutsaldır bizim için- onun değil, bütün hepimizin sorunudur bunu en şiddetli şekilde kınadığımızı ifade etmek isterim.

Bu kitap meselesine arkadaşlar takılmışlar. Bakın, ben 2011'den beri buradayım, 2011'den beri pek çok milletvekillinin, siyasi partinin broşürleri, fasikülleri, çalışmaları Meclise de gönderildi, odalarımıza gönderildi -HDP Grubu da gönderdi, onların da milletvekillerinin çalışmaları gönderildi- dolayısıyla içeriğine katılırsınız katılmazsınız milletvekilinin fikirleridir bu, düşüncesidir bu. Ha, siz istemiyorsanız bundan sonra biz, milletvekillerimize söyleriz, size göndermezler, bize gönderirler, onu da ifade etmek isterim.

Arda Ermut... Bakın buna gerek yok Sayın Beştaş. "Arda Ermut, Kartal İmam-Hatip Lisesi mezunu, Varlık Fonunun başına geldi" diyor. Peki üniversitesini niye söylemiyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Söyleyeyim.

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Hangi üniversite mezunu? Bu, imam-hatip lisesi mi? Şimdi hakir görmek için "İmam-hatip lisesi mezunu, Varlık Fonunun başına geldi." Üniversiteyi söylemiyor, o kadar detaylı araştırma yapmışsınız ki kariyeriyle alakalı, üniversitesini de görmüşsünüzdür. Mesela Boğaziçi Üniversitesi mezunu olduğunu söylemiyor, Türkiye'de dereceyle bu fakülteye girdiğini söylemiyor Sayın Beştaş. Yakışıyor mu bunlar bize?

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Boğaziçinden mezun başka yok mu?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Eleştiri yapacağınız yere, üniversitesini de söylesenize.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Boğaziçinden mezun başka yok mu?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, değerli milletvekilleri, bir şeye daha değinmek isterim. Sayın Özel "Diyarbakır Anneleri'nin siyasete alet edilmesinden rahatsızım." diyor ve bizi kastediyor. Bizim bir şeyi siyasete falan alet ettiğimiz yok. Üzerinden bir buçuk yıl geçmiş, bir buçuk yıldır bu insanlar feryat figan ediyorlar, HDP'nin önüne gidip "Çocuklarımızı bunlar kandırdı." diyor, bu teşkilatlar marifetiyle dağa götürdüler diye orada eylem yapıyorlar. Bu insanlara "devletin ajanı" dediler, "Çocuklarınız burada yok." dediler, oraya gidip insanların üzerine yürüdüler, yüzlerine tükürdüler, o insanları tahrik eder şekilde zafer işaretini o insanlara karşı yaptılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bunları dile getirdik, bunları kimse görmedi, bakın bunları kimse görmedi, yok sayıldı, dinlenilmedi bu insanlar. Şimdi bir buçuk yıl sonra gittiniz, gidebilirsiniz, bir buçuk yıl sonra gidin ama buradan kalkıp da bize "Bunu siz siyaset malzemesi yapıyorsunuz." diyemezsiniz, böyle bir şey deme hakkınız, cüretiniz olamaz çünkü bir buçuk yıldır orada. O zaman birinci haftasında gitseydiniz, ikinci haftasında gitseydiniz. Siz bizden önce çıkıp bu meseleyle alakalı tepkinizi, tavrınızı ortaya koysaydınız. Değerli arkadaşlar, şimdi kalkıp da bize "Bu mesele siyasete alet ediliyor." gibi bir şey söylemek son derece yanlıştır, bizim açımızdan kabul edilebilir bir şey değildir diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)