| Konu: | Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 03.03.2021 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli Komisyon üyesi arkadaşlar; Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Atasözümüz "Ahirette iman, dünyada mekân." der. Vatandaşlarımızın harcamalarının önemli bir bölümü kira ve konuta gidiyor. Her ne kadar bazı iktidar milletvekillerine göre ev ve araba alabilmek artık zor olmasa da maalesef rakamlar bunu söylemiyor. AK PARTİ iktidarının inşaat sektörüne verdiği bunca desteğe rağmen, oturduğu eve sahip olanların oranı her geçen sene azalıyor. TÜİK'in eylül ayında yayınladığı verilere göre 2014'te yüzde 61,1; 2018'de yüzde 59 olan ev sahipliği oranı, 2019 yılında 58,8'e düşmüş. Kısacası, yapılan evler üst gelir grubundakilere gitmiş, ev sahipliği tabana yayılamamış diyebiliriz. Bunun en önemli nedeni, maalesef, ülkemizde gelir dağılımının adaletsiz olması denilebilir.
Alt orta düzey gelir grubundaki vatandaşlar bankalardan kredi alamıyorlar; daha doğrusu, bankalar onlara kredi vermekte isteksiz davranıyor çünkü zaten bankaların ellerinde çok fazla sorunlu kredi mevcut. Ev sahibi olmak için iktidardan çözüm gelmeyince alt gelir grubundaki vatandaşlarımız kendi çözümlerini üretmişler, güven esasına dayalı el birliği yöntemine umut bağlamışlar, faizsiz finansman sistemi oluşturanlara güvenip paralarını emanet etmişler ve pek çok kişi bu sistemle ev sahibi olabilmiş. Talebin çok olması nedeniyle özellikle son iki yılda tasarruf finansman şirketleri lisans ve denetime tabi olmadan pıtrak gibi ortaya çıkmışlar. Ayrıca yüksek enflasyon ortamında faiz almak ya da ödemek istemeyen dinî hassasiyetleri yüksek vatandaşlara da hitap etmişler. Bankalar dışında vatandaştan tasarruf toplamak yasal olarak mümkün değilken "tasarruf finansman şirketi" adı altında para toplayan bu firmaların içinde çürük elmaların olma olasılığı çok yükselmiş durumda. Bu yüzden bu alanda düzenlemeler önemli; hiçbir yurttaşımızın dolandırılmasına, mağdur edilmesine müsaade etmemeliyiz. Bu durum ayrıca işini düzgün yapan firmalar için de önemli.
Bu düzenlemeyi genel olarak olumlu buluyoruz, destekliyoruz ve hatta geç kalındığını da söylüyoruz. Fakat madde üzerinde bazı ufak noktalara itirazımızı belirteceğim; madem vatandaşlarımız için bir adım atıyoruz, her noktasını iyi düşündüğümüz bir kanun olsun.
7'nci maddeyle getirilen 39/A-(3)'üncü fıkradaki organizasyon ücretinin geri ödenmesi hakkının ilk on dört gün içinde kullanılacak cayma hakkıyla sınırlandırılmasını yeterli bulmuyoruz. Bu organizasyon bedeli ilk on dört günden sonra da fesih hakkını kullanan bir katılımcı için üyelik süresiyle orantılı olarak geri ödenmelidir. Bireysel emeklilik sistemindeki gibi altmış günlük bir süre belirlenmesi daha uygun olabilir. Bu şekilde katılımcılar daha fazla cesaretlendirileceklerdir.
Ayrıca yine 7'nci maddeyle öngörülen sözleşme imzalanması sonrasında konut ve taşıt edinimi arasında katılımcının değişiklik hakkının bulunmaması katılımcı aleyhine bir durumdur. Katılımcıların ihtiyaçları zaman içerisinde değişebilir, bu yüzden burada da katılımcı lehine bir esneklik sunulması doğru olacaktır. Katılımcının değişiklik hakkı bulunmaması yerine, firma ve katılımcının uygun bulmaları hâlinde edinim değişikliğine izin verilmesi bizce makuldür.
Son olarak burada belirtmekte fayda görüyorum, kanun teklifi Komisyonda görüşülürken (5)'inci fıkranın ilk cümlesinde geçen "gelir" ifadesinin netleştirilmesi kararlaştırılmıştı. Madde gerekçesinde, şirketin havuzunda biriken tasarrufun nema gelirinden bahsediliyor. Finansman şirketleri, Komisyonda belirttikleri kadarıyla ellerindeki finansmandan bir nema elde etmiyorlar. Dolayısıyla, sözleşmedeki bu "gelir" kelimesinin hangi manada kullanılacağının açıklığa kavuşturulmasının faydalı olacağı hususunda mutabık kalınmıştı fakat kanun teklifinde değişiklik yapılmadığını görüyoruz.
Vatandaşlarımız için gerekli gördüğümüz bu kanun teklifini destekliyoruz. İktidardan da muhalefetin önerilerine uymasını bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - Konuşmamı tamamlarken bir hususu da belirtmek istiyorum: Doğu Türkistan'ın Çince adı "Sincan". Sincan ne demektir Çincede? "Yeni Bölge" demektir. Bu bile, "Yeni Bölge" denmesi bile Çin'in aslında burayı daha sonradan ilhak ettiği anlamına gelmektedir. Bunun üstüne Çin, şu anda Doğu Türkistan'da çok ciddi bir mezalim yapıyor; tüm dünya bunu kınıyor, biz de bunu kınıyoruz. Tüm partilerden de bu kınamamıza katılmalarını bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)