GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:49
Tarih:18.02.2021

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 250 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 18'inci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, askerin morali Silahlı Kuvvetler için önemlidir. Askerlerimize verdiğimiz değeri göstermemiz lazım. 2016 yılında askerî hastanelerin kapatılması ve hâlâ daha açılmaması maalesef askere değer verilmediğini gösterir niteliktedir. Bu yapılan hata düzeltilmelidir, askerî hastaneler derhâl açılmalıdır. Askerlik zor ve tehlikeli bir görevdir. Maalesef yaralanmalar, hastalıklar sık sık yaşanıyor; böyle durumlarda müdahale edebilmek önemli bir tecrübe ve bilgi gerektirir. İşte, askerî tabipler de bu gibi durumlar için eğitim alıyorlar. Askerî tabipler sivil doktorlardan farklı olarak çatışma yaralanmalarında da uygun eğitim almaktadırlar, bu sayede soruna büyümeden müdahale edilebiliyor. Kaldı ki askerlerin görev yaptıkları yerler ve durumlar zorludur. Olağanüstü savaş, çatışma gibi durumlarda bölgeye götürülecek sivil bir doktor doğal olarak buralara ayak uyduramaz. Ayrıca, bölgede görev yapacak sivil doktorlar askerî düzene de ayak uyduramaz. Bunun için özel eğitim ve tecrübe gerekir.

Değerli arkadaşlar, askerî doktorlar, cerrahlar diğer doktorlardan farklı olarak askerlerin silah arkadaşıdır. Silah arkadaşlığı hukuku da askerler ile askerî tabipler ve dolayısıyla askerî hastaneler arasında önemli bir güven tesis ediyor, bu sayede moralleri de yükseliyor. Mesela askerî hastanelerin kapatılmasından sonra sivil bir hastaneye kaldırılan askerlerin güvenliğini sağlamak için silah arkadaşları nöbet tutuyorlar; sizce buna gerek var mı? Askerî hastaneler daha makul bir çözüm değil mi?

Değerli milletvekilleri, maalesef zorlu bir coğrafyada yaşıyoruz. Silahlı Kuvvetler ülkemiz ve devletimiz için bu kadar önem arz ederken askerî tabip hususunda eksiklerimiz var. 2016 yılında askerî hastaneler kapatılmadan 2.043 olan askerî tabip sayımız daha sonrasında 347'ye düşmüştür yani daha önceki kadronun yalnızca yüzde 17'si mevcut. Böyle bir coğrafyada yaşarken savaş cerrahı ve askerî tabipler konusundaki eksiklik kabul edilemez. Bu yüzden, askerî hastanelerin ve askerî tıp akademilerinin tekrar açılmasını gerekli görüyoruz. Sivil bir doktor, bir cerrah ne kadar tecrübeli ve başarılı olursa olsun, savaş cerrahının, askerî tabibin yerini tutamayabilir, benzeri şartlarda görev yapamayabilir. Kaldı ki askerlerimizin içinde bulunduğu zor şartlara alışmak kısa bir eğitimle mümkün değildir; bu yüzden de aslında, harp okulları ve askerî liseler de çok önemlidir çünkü askerlik yalnızca bir meslek değil, bir yaşam tarzıdır. Bu disiplini özümsemek öyle kolay da değildir, çocukluktan buna uygun yetişmek, ortaokul ve lise yıllarından beri asker olmak gerekir.

Değerli arkadaşlar, 2016 yılında FETÖ'nün alçak darbe girişiminin cezası, maalesef, ordumuza kesildi. Bakın, bu hatalı bir tavırdır. 15 Temmuzdan sonra askerî hastanelerin yanında harp okulları ve askerî liseler de kapatıldı. Harp okulları daha sonra Bakanlığa bağlı Millî Savunma Üniversitesine bağlanarak tekrar açıldı fakat askerî liseler açılmadı ve hatta Sayın Cumhurbaşkanı da bu liselere artık ihtiyaç kalmadığı için kapatıldığını söyledi. Hâlbuki Osmanlı'dan beri bu ülkenin en büyük askerleri bu liselerde ve akademilerde yetişmiştir. Bu gelenek ve hafıza korunmalıydı. Osmanlı'ya sahip çıkmak sadece dizi, filmlerle olmuyor maalesef. Bu okulların gelenekleri, tecrübeleri kaybedilmeden FETÖ'cülerden temizlenmeliydi. Millî Savunma Üniversitesine bağlanan harp akademileri de en azından teşkilat düzeni bozulmadan üniversiteye dâhil edilmeliydi ve hafıza kaybı önlenmeliydi.

Değerli arkadaşlar, harp akademileri, askerî liseler, askerî tıp akademileri, askerî hastaneler bu ülkeye yıllardır büyük değerler kattı. Bu kurumlar önemli bir gelenekti. FETÖ ise yalnızca bir döneme denk geldi. Bir terör örgütü yüzünden yüzlerce yıllık bu geleneği ve hafızayı yok etmek sizce makul müdür?

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)