| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 17.02.2021 |
HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
250 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi hakkında konuşmak için söz aldım. En başta, hain PKK terör örgütü tarafından katledilen 13 yurttaşımız, yine operasyonda kaybettiğimiz 2 subay, 1 astsubayımız ve tüm şehitlerimiz için Allah'tan rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Yaşadıklarımızın önemine binaen bu konu hakkında birkaç hususu işaret etmek istiyorum. Dün Gara Operasyonu nedeniyle Savunma Bakanı Sayın Akar ve İçişleri Bakanı Sayın Soylu'nun muhalefet partilerini ziyareti ile Meclise bilgi vermeleri olumlu karşılanmıştır. Ancak birçok noktası da maalesef açıklığa kavuşmamıştır. Bakanların operasyon için Meclise karşı sorumluluk duymak yerine suçlayıcı beyanları da gözden kaçmamıştır doğrusu.
Otuz yedi yıldır süren terör canlarımızı almakla kalmıyor, aynı zamanda en yakıcı sorunlarımızın başında gelen ekonomik sorunların da önemli bir parçasını teşkil ediyor. Gara Operasyonu'nun karar vericisi ve stratejik planı kimler tarafından yapılmıştır? Jetler görülünce rehinelerin canının tehlikeye atılacağı belliyken planın amaç ve hedefi yeterince anlaşılamamıştır. Her bir askerimiz, devlete, ailelerinin güle oynaya uğurladığı, şehitliğinde de "Vatan sağ olsun." diyen bu milletin emanetleridir. Bu değerli emanetlerin canı için devletin her şeyi her önlemi alması gerekir. Daha önce aracılar kullanılarak, kaçırılan 335 askerimiz sağ salim kurtarılmıştı. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sonrası artık askerî karar ve stratejiler de Cumhurbaşkanı ve saray bürokrasisi tarafından mı yönetiliyor? Beş-altı yıldır kaçırılan evlatlar için Mecliste her yıl konu gündeme getirildi; soru önergeleri, araştırma önergeleri verildi, hiç dikkate alınmadı, her defasında reddedildi. Neden? Çünkü iktidar çoğunluğu sadece önlerine gelen gündemi takip ediyor. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin gündeminde bazen çılgın projeler, bazen de hiç konuşulmamış "Ay'a gitmek", "Yeni anayasa yapmak" gibi konular sürpriz biçimde gündeme gelebiliyor. Oysa Meclise, muhalefete, sokağa kulak verilse ülkenin gündemi bellidir, devletin öncelikleri bellidir. Kaçırılan 17 asker ve polisimiz de en öncelikli konulardandı ve her yıl Mecliste konu edilmişti. Devletin itibarı savurganlık ve ihtişamla sağlanmaz; itibar, bazen 1 canımız için her yolu denemek ve kurtarmaktır.
Bu Meclis, Kurtuluş Savaşı'nın karargâhı oldu, Türkiye Cumhuriyetini kurdu, hükumetler kurdu, önemli sorunlara çözüm aradı. Bu çatıyı görmezden gelerek sorun çözmek mümkün değildir. Geçmişte terör Genelkurmaya havale edilmişti. Kolluk gücü daima canı pahasına görevini yaptı, onları şükranla anıyoruz ancak çözümün siyaset ayağı eksik kalmıştı. Bugün ise kurmay aklı da siyaset ayağı da dışlandı, iki ayağı da eksik. Devleti tek başına yönetmek isteyen zihniyet Meclisi çözüm odağı olmaktan çıkarmıştır. Saflara bölünerek tartışma yerine kavga eder hâle gelmesini tercih etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Bitmek üzere efendim.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Hangi yol denenirse denensin tek kişinin ufku, vizyonu ve aklıyla Türkiye'yi yönetmek mümkün değildir. Türkiye'nin Meclisi, siyaset kurumları, sivil toplum örgütleri, üniversiteleri ve onların birikimlerinden, katkı ve katılımlarından yararlanmadan Türkiye'yi yönetmek mümkün değildir. Bu katkıyı almanın yolu da nitelikli bir demokrasidir, hukuk devletidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)