GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:46
Tarih:11.02.2021

MHP GRUBU ADINA MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Dilekçe Komisyonu, Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'ne göre faaliyetlerini yürüten, vatandaşlarımız ile ilgili kurumlar ve bakanlıklar arasında köprü vazifesi gören önemli bir Komisyondur. Kamu Denetçiliği Kurumu ise gelen şikâyetleri insan haklarına dayalı adalet anlayışı içerisinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk içerisinde inceler, araştırır ve idareye önerilerde bulunur. Dilekçe Komisyonu ve Kamu Denetçiliği Kurumu kurulduğu günden itibaren insanımıza dair tüm hakları korumayı amaçlamış, kendisine ulaşan şikâyetleri muhatap kurumlara taşımıştır.

Kamu Denetçiliği Kurumuna 1 Ocak 2019-31 Aralık 2019 tarihleri itibarıyla 20.968 başvuru yapılmıştır ve 2013 yılından bugüne Kurumda toplam 80.535 başvuru bulunmaktadır. 2019 yılında yapılan başvuruları 2018 yılındaki başvurularla karşılaştırdığımızda yüzde 19,24'lük bir artışın yaşandığı görülmektedir. 2019 yılında çözüme kavuşturulan dosya sayısı toplam 2.707 olup, bunların 1.607 tanesi dostane çözüm kararıyla, 1.100 tanesi ise gönderme kararıyla gerçekleştirilmiştir. Kamu Denetçiliği Kurumu, 2019 Yılı Raporu'na göre, 860 adet tavsiye, 410 adet kısmen tavsiye olmak üzere toplam 1.270 adet tavsiye yönünde karar vermiştir. Kurumun sorun çözme yeteneğine ilişkin başarısını değerlendirdiğimizde kendisine yapılan başvuruların yüzde 81,6'sında sorunu çözmüş veya çözümüne yönelik iradesini ortaya koymuştur.

İnsan hakları, insanı insan yapan ve insanın sırf insan olarak, herhangi bir şarta veya statüye bağlı olmadan, doğuştan sahip olduğu, dokunulmaz, vazgeçilmez, üstün nitelikli ahlaki değerleridir. Bu haklar, insanın değerini ve onurunu korur; insanın insanca yaşaması için gerekli, zorunlu koşulları ifade eder. İnsanın insan olmaktan kaynaklanan gereksinimlerini karşılamaya yönelik, maddi ve manevi varlığını korumayı, geliştirmeyi hedef edinen en temel değerdir. İnsan haklarının kaynağı, insanın doğası ve bu doğanın özünde var olan insan onurudur. Tüm insanlar bu haklara din, dil, ırk, cinsiyet, toplumsal köken gözetmeksizin eşit bir şekilde sahiptirler.

Değerli milletvekilleri, her kişinin toplumda temel hak ve özgürlükleri bulunmaktadır; bu haklar, yaşama hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, inanç özgürlüğü, ibadet hakkı, özel yaşamın gizliliği gibi haklardır. Bu haklar uluslararası tüm mecralarda kabul edilmiş haklardır ancak uygulamaya geldiğinde, söz konusu tüm emperyal güçler, sömürgeci anlayış içerisinde, kendi menfaatleri, kendi inançları, kendi ırkları, ülke ekonomileri ve enerji kaynakları için tüm bu hakları ihlal etmektedirler. Özellikle de Batı, Müslüman ülkelere geldiğinde insan hakları kavramını unutur. Bombalar, işgal eder, kan döker, yönetimlerine karışır, dinlerine karışır, ibadetlerine karışır; Bosna'da, Kosova'da, Tunus'ta, Afrika'da insanlık suçu işler. Dünyanın gözü önünde soykırım yaparlar, bunlarla yetinmezler, kendi ülkelerinde siyahi vatandaşlarını nefessiz bırakırlar, ondan sonra da insan haklarından bahsederler. Emperyalizmin ülkemize güç kullanmaya gücü yetmediği için, maşalarıyla, taşeronlarıyla, yeni iş birlikçileriyle, demokrasi, insan hakları ve özgürlük kılıfları altında ülkemize karışmaya ve karıştırmaya çalışırlar. ABD'de kongre salonu basılır, eylemcilerin adı terörist olur, 5 eylemci öldürülür, katılanlara vatana ihanetten dava açarlar, buna sebep oldu diye eski Başkanlarını azletmeye çalışırlar ama bize gelince, kendi ülkesinde beslediği FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini kontrollü sayarlar.

Boğaziçi Üniversitesinde öğrenci olmadığı hâlde rektörlük binasını işgal etmeye kalkanlar masum olur, demokrat olur, barışçı olur fakat bu konuda oyunları bozan, gençlerimizi oyuna gelmemesi için uyaran, ülkemiz üzerinden hesap yapanların hesabını bozan liderimiz, Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi'nin sosyal medya hesabına sansür uygularlar. Uygulasanız ne olur, uygulamasanız ne olur? Gecenin karanlığından, düşmanın fazlalığından mı korkacağız? Alayı gelsin! (MHP sıralarından alkışlar)

Ülkemiz, kırk yıldır, etnik bölücülük anlayışı içerisinde hareket eden emperyalist güçlerin maşası PKK terör örgütüyle mücadele etmektedir. Bu örgüt, sadece yaşama ve güvenlik hakkına değil, doktorlarımızı, öğretmenlerimizi, mühendislerimizi, işçilerimizi şehit ederek vatandaşlarımızın sağlık, eğitim ve üretim gibi tüm haklarına saldırmaktadır. Ardında binlerce gözü yaşlı anne, baba, eş ve evlat bırakan, daha doğmamış çocuklarını kucaklarına bile alamadan vatan topraklarına düşen on binlerce Mehmet'imizi şehit eden bu eli kanlı bebek katillerine Avrupa sahip çıkmaktadır. İnsanlığa hizmet etmesi için kurulan ve insan haklarını gözetmesi beklenen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, söz konusu Türkiye olunca uluslararası yargı iş birliğini göz ardı ederek ulusal mahkemelerimize mesaj vermek istediği ortadadır.

Aybüke ve Necmettin Öğretmenin, Eren Bülbül'ün, on aylık Bedirhan bebeğin, Yasin Börü'nün ve daha nicelerinin azmettiricilerini, binlerce kişinin katili PKK elebaşı Apo'nun heykelini dikme hayalleri kuranları insan hakları ihlali nedeniyle serbest bırakmamızı isteyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi her defasında Türkiye düşmanlarının PKK'yla ilişkisini görmezden gelmektedir. Oysa aynı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İspanya'da terör örgütü ETA'nın siyasi ayağı Batasuna'yla ilgili farklı kararlar vermiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ETA kararlarında, teröristleri veya şiddet eylemlerini teşvik etme ya da teröristleri ve şiddet eylemlerini övme, ödüllendirme, hürmet göstermeyi gerekçe göstermiştir. ETA ve PKK konusundaki karar farklılıkları Avrupa Birliğinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin meselelere hukuk çerçevesinde değil Türkiye'yle siyasi ilişkileri ve menfaat penceresinden baktığının ispatıdır.

Avrupa insan hakları arıyorsa, Avrupa ülkelerinin kıyılarında botlarını deldikleri mültecilere, ülkelerinde savaş çıkardıkları, evlerinden, yuvalarından kaçmak zorunda bıraktıkları çocukların kendi ülkelerinin sınırlarında yaşadığı açlığa, susuzluğa baksın. Avrupa insan hakları arıyorsa, cansız bedeni kıyıya vuran Aylan bebeğe baksın.

Türk devleti, insanlığın bütün krizlerinde üzerine düşeni her zaman yerine getirmiştir; bugün milyonlarca mazlumun ve masumun ve mültecinin umudu olmuş, ekmeğini bölüşmüş ve bölüşmeye de devam etmektedir. Müslüman Türk milleti, insanlığın vicdanıdır. Türkiye Cumhuriyeti bin yıllık kadim devlet anlayışıyla milletine ve insanlığa hizmet etmektedir. Yaşadığımız Covid-19 salgınında medeni Batı birbirlerinin maskelerine el koyarken Türkiye bütün dünyaya maske dağıtmıştır. Üç kıtaya hükmetmiş ecdadımız, ne bir millete asimilasyon uygulamıştır ne bir dilin konuşulmasını ne de bir dinin yaşanmasını engellemiştir. Fatih Sultan Mehmet Ortodokslara yaşama hakkı tanımış, Emir Sultan Venedikli tüccarı Osmanlı tüccarına karşı haklı çıkarmıştır. Avrupa siyahi insanları kafeste sergilerken Yavuz Sultan Selim Sefarad Yahudilerini Avrupa zulmünden kurtarmıştır. Orta Çağ'da Avrupa kadınları "cadı" diye avlarken Türk milleti Divanda kadına başköşede yer vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti devleti, Kıbrıs'ta çocuk katleden Rumlara karşı harekât düzenlemiştir, Kore'deki insanlık zulmüne yardıma koşmuştur.

Türk devleti, doğal afetler, savaşlar, yoksulluk ve toplumsal çatışmalar nedeniyle zor durumda kalan tüm insanlara yardımı vicdani bir görev bilmiştir. Haiti'de, Nepal'de, Güneydoğu Asya'da, Filistin'de, Lübnan'da, Yemen'de, Balkanlarda, Suriye'de, Libya'da, Karabağ'da yani tüm dünyada insanlık için nerede olması gerekiyorsa orada olmuştur. Yani, sözün özü, dünya insanlık görmek istiyorsa, insan hakları görmek istiyorsa, vicdan görmek istiyorsa Türk milletine ve onun şanlı tarihine baksın.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime söz verirken, Gazi Meclisi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)