GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Ulusal Yönetimi Adına Filistin Kurtuluş Örgütü Arasında Geçici Serbest Ticaret Anlaşması ile Kurulan Ortak Komite'nin; Temel Tarım Ürünleri ve İşlenmiş Tarım Ürünleri ile Balıkçılık Ürünlerinde Taviz Değişimine Dair Protokol I'e Ait Tablo I'in Tadili Hakkında 1/2020 Sayılı Kararı ile Geçici Serbest Ticaret Anlaşması'nın "Menşeli Ürünler" Kavramının Tanımı ve İdari İş Birliği Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sinin Tadili Hakkında 2/2020 Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:43
Tarih:28.01.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubu adına hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Sizlere Dünya Uygur Kurultayı Reisi Dolkun İsa Bey'in bana göndermiş olduğu bir mektubunu okumak istiyorum:

"Sayın İYİ PARTİ Milletvekili Fahrettin Yokuş, malumunuz olduğu üzere, 26 Aralık 2020 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Arasında Suçluların İadesi Andlaşması Çin Halk Kongresi Daimi Komitesi tarafından oylanarak yasallaştırılmıştır. Çin tarafı, aynı yasanın Türkiye tarafından da onaylanmasını beklemektedir. Yine, bilindiği üzere, Çin, idam cezalarını asmak ve kurşuna dizmek şeklinde uygulayan totaliter bir ülkedir. Çin tarafından kabul edilen yasa metninde "Ölüm cezasının uygulandığı ülkelere iade yapılamaz." ilkesinin olmaması bizleri derinden endişeye sevk etmiştir. Çin tarafından kabul edilen yasa, Türkiye'de ikamet izniyle yaşamakta olan ve vatandaşlık almaya henüz hak kazanmamış on binlerce Doğu Türkistanlıyı bir korku iklimine sokmuş durumdadır. Henüz Türkiye Cumhuriyeti devletinin yüce Meclisinde onaylanmamış olan anlaşma dünyanın farklı ülkelerindeki Uygur, Doğu Türkistan STK'lerinde de üzüntüyle karşılanmıştır. Türkiye samimi olarak bu anlaşmayla FETÖ ve PKK terör örgütü üyelerini Çin'den çıkarmak veya iadelerini istemek düşüncesinde olabilir, lakin mezkûr anlaşmayla Çin'in hedefi teröristler değil, masum ve mazlum Uygurların tek umudu olan Türkiye'yle arasını açmak, Türkiye'yi ise tüm devletler nezdinde itibarsızlaştırmaktır. Çin'in on yıllardır Doğu Türkistan'da yürüttüğü zulüm siyasetinin son yıllarda soykırım boyutuna ulaşması dikkate alındığında, anlaşma Türkiye tarafından kabul edildiği takdirde daha büyük insanlık facialarının yaşanmasına, yaşatılmasına neden olacağı aşikârdır.

Çin tarafından kabul edilen yasadaki imza henüz kurumadan Çin basınında 'Doğu Türkistan bölücü teröristlerini himaye edecek Türkiye artık yoktur.' ve 'Doğu Türkistancıların kaçabilecek yeri kalmadı.' gibi haberler Türkiye'deki Uygurlar arasında derin endişe ve korkuya sebep olmuştur. Her Doğu Türkistanlının, Çin'e iade edildiği takdirde ceza kampları veya hapishanelerde çürüyeceğini, hatta idam edileceğini çok net şekilde tecrübe ederek öğrenmiş bir milletiz.

Çin'le yapılan bu anlaşma, içeride ve dışarıdaki halkımız üzerinde henüz Türkiye tarafından yasa kabul edilmeden bile psikolojik baskı kurmaya başlamış, hatta bunda başarılı olmuş gözükmektedir. Yine, tekrar etmek isteriz ki, Çin Halk Cumhuriyeti, hür dünya memleketlerinin gözleri önünde yetmiş bir yıldır Doğu Türkistan'da sistematik asimilasyon siyasetini devam ettirmekte, son beş yılda ise daha da ileri giderek 'soykırım' olarak ifade edilebilecek insanlığa karşı suç işlenmektedir. Çin, hiçbir uluslararası hukuk kuralına uymadan, 1949 yılında işgal ettiği vatanımız Doğu Türkistan'da uygulaya geldiği zulüm siyasetine karşı doğal mecrasında gelişen tepkileri dahi 'bölücülük' ve 'terörist' faaliyet olarak adlandırmaktadır. On yıllardır sonucu sebep olarak kabul ettirmeye çalışan Çin yönetimi, bölgede işlediği insanlığa karşı suçlarını örtmeye ve bu suçlara meşruiyet kazandırmaya çalışmaktadır. Bilindiği üzere, Çin'in Doğu Türkistan'da uyguladığı asimile politikaları son yıllarda uluslararası kamuoyu ve uluslararası toplum tarafından ciddi bir dilde eleştirilmektedir. Mağdur Doğu Türkistanlılar olarak bizler 'zalimlerin karşısında, mazlumların yanında' şiarıyla varlığını devam ettiren Türkiye Cumhuriyeti devleti ve onun saygıdeğer idarecilerinin, mazlumların kalbindeki tahtını Çin'in sinsi emellerine alet etmeyeceğine, mazlum Doğu Türkistanlıların feryadına kulak vereceğine ve Çin Hükûmetinin, 20 milyonu aşkın Uygur Türkünü topyekûn suçlu ilan etme hevesini kıracağına yürekten inanmaktayız." diyerek sözlerini bitiriyor.

Hepinizin malumu olduğu üzere, 2017 yılında Çin Hükûmetiyle yapılan sözleşme henüz Meclisimize intikal etmemiştir, inşallah etmeyecektir de.

Değerli milletvekilleri, Çin'in 3 milyon civarında Doğu Türkistan Türkünü kamplarda ve cezaevlerinde tuttuğu bütün dünyanın bildiği bir husustur. Birleşmiş Milletler bünyesindeki 39 ülke bu hususta Çin'i uyarmıştır. Yine, onlarca ülkenin insan hakları örgütlerinin, zulüm kamplarında bulunan kardeşlerimizle ilgili olarak kamplarda inceleme yapma talepleri Çin tarafından reddedilmiştir. Çin devletinin zulmünden kaçarak başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelere sığınan on binlerce Uygur, Özbek ve Kırgız kardeşimizi terörist olarak ilan etmekte olan bir Çin devletiyle yüz yüzeyiz. Hepimiz biliyoruz ki Çin'den kaçarak ülkemize sığınmış olan soydaşlarımızın yakınları maalesef Çin'de ya kamplarda ya cezaevlerindedir. Doğu Türkistan'da yaşayan soydaşlarımıza, dindaşlarımıza sessiz kalamayız, sessiz kalmak zulme ortak olmaktır, sessiz kalmak aslında insanlık suçu işlemekle eş anlamlıdır. Ben yüce Meclisimizdeki tüm milletvekillerimizin bu zulme geçit vermeyeceğine bütün kalbimle inanıyorum, inanmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, önceki gün partimizin grup toplantısında, ülkemize sığınan Doğu Türkistanlı bir kardeşimizi misafir ettik. Ailesinin tüm fertlerinden haber alamayan ve ailesinin tamamının ağır cezalarla cezalandırılıp hapse atıldığı ve dört yıldır onlardan haber alamadığı gerçeğini bize ve kamuoyuna bu kardeşimiz anlattı. Bu, aslında tek örnek değildi, binlerce böyle örnek var. Biz grup toplantımızda Doğu Türkistan'da yaşayan Müslüman kardeşlerimize Çin devletinin yaptığı insanlık dışı muameleyi ifşa edince ne oldu biliyor musunuz? Çin devletinin Türkiye'deki beşinci kol faaliyetini yürüten karanlık ihanet dünyasının başgardiyanı "şan şik şan" Perinçek'ten ses geldi. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) O Perinçek ki sözde aydınlık özde karanlık paçavrası, İYİ PARTİ'ye ve Sayın Genel Başkanımıza iftiralarla saldırdı. Aslında şaşırmadık. Karanlık dünyanın adamı Maocu Perinçek'ten gelen tepki elbette bizi asla şaşırtmaz. 80 öncesi onlarca ülkücüyü hedef göstererek, karanlık gazetesinde hedef göstererek şehit edilmesine sebep olan bu hain zihniyetin Çin'in yanında olmasına elbette şaşırmadık ama bilinsin ki ve buradan ilan ediyoruz ki onun ihanetini asla unutmayacağız. Şehitlerimiz adına buradan haykırıyorum, şehitlerimizi unutmayacağız, unutturmayacağız, unutursak gök girsin, kızıl çıksın! (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Bir dakika daha alabilir miyim?

BAŞKAN - Peki, tamamlayalım lütfen.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, değerli şairimiz, ülkücü şairimiz Abdurrahim Karakoç'un bir şiiri var:

"Esir iken Kırım, Kerkük, Türkistan

Bana zindan olur Maraş, Elbistan

İbni Sina, Dedem Korkut, Alparslan

Susarsam, hakkını helâl etmesin!

...Mazlumlar hakkını almayıp ele

Günü gün edersem zalimler ile

Evdeşim, öz kızım, öz oğlum bile

Susarsam, hakkını helâl etmesin!"

Yaşasın Doğu Türkistan Türklüğünün özgürlük mücadelesi! Yaşasın büyük Türk milleti!

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)