| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 27.01.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Denizlerimizdeki kirlilik ve avlanma konusunda vermiş olduğumuz Meclis araştırması önergesi hakkında grubumuz adına söz aldım.
Türkiye, sahip olduğu uzun kıyıları ve kumsalları, uygun iklim koşulları ve doğal güzellikleri sayesinde deniz turizminin yanı sıra su ürünleri avcılığı bakımından da oldukça elverişli bir konuma sahiptir. Fakat ne yazık ki Türkiye'de son yıllarda avlanan su ürünleri miktarında azalma meydana gelmiştir. Denizlerimizde, balıkçılarımızın umutları her geçen gün biraz daha azalmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre 2002 yılında 566.682 ton su ürünleri avcılığı yapılırken bu rakam 2017'de 354 bin tona, 2018'de de 314 bin tona düşmüştür. Bu rakamlar dikkate alındığında, ülkemizde avcılık yoluyla elde edilen su ürünleri miktarında da azalma yaşandığı bir gerçektir. Bu olumsuz durum, balıkçı tezgâhlarındaki balık çeşitliliğine ve fiyatlarına da yansımaktadır.
Hamsi yasağı yeniden uzatılmıştır. Hamsi avcılığı, 8 Ocak 2021 tarihinden başlayarak on gün süreyle İstanbul Boğazı'ndan Gürcistan sınırına kadar yasaklanmıştı, daha sonra 28 Ocak 2021 tarihine kadar tekrar uzatıldı. Tabii hamsi yasağı derken, doğal olarak Türkiye'de deniz ürünlerinin yüzde 60'ını hamsi oluşturuyor. E, tabii ki hamsi, bugün fakirin sofrasının en başürünü. Hamsi deyip geçmemek lazım; hem sanayi sektöründe hem de gıda sektöründe bol miktarda kullanılıyor. Bugün bile tezgâhlarda kilogramı maalesef 30-35 lirayı buluyor.
Bu çerçevede, dünyada kişi başına balık tüketiminin dünya ortalaması 19,2 kilogram, Avrupa Birliğinde bu 24 kilogram; Türkiye'de ise 2017 yılı 5,5 kilogram, 2018 yılı ise 6,1 kilogram olarak gerçekleşmiştir.
Uzmanlar, denizlerimizdeki su ürünleri rezervlerinde son yıllarda ortaya çıkan azalmanın aşırı avlanma, deniz kirliliği, yeni istilacı balık türleri ile mevsim değişiklikleri gibi nedenlerden kaynaklandığını ifade etmektedir. Aşırı avlanma, balık sürülerini yavaş yavaş azaltmaktadır ve yok olma noktasına getirmiştir. Dünyada 2,4 milyar kişi okyanus kıyılarında yaşamakta ve denizleri de kirletmektedir. Yine her gün yaklaşık 7 bin deniz canlı türü gemi balast sularıyla bir yerden bir başka yere doğru taşınmaktadır. Akdeniz başta olmak üzere denizlerimizin pek çoğu yabancı türü yaşam alanına dönüşmeye başlamıştır.
Değerli milletvekilleri, özellikle şu an Türkiye'deki durum şu: "Ya avcıyı katlediyoruz ya da balıkları katlediyoruz." diyor bizim Karadeniz'deki balıkçılarımız. "Madem biz hamsiyi avlamayacaksak o zaman bu süre içerisinde hiç olmazsa bizim bankalara olan borçlarımız ertelensin." diyor.
Yine bunun paralelinde diyor ki: "Eğer biz tuttuğumuz balıkları halde satarsak bunun KDV oranı yüzde 1, zincir marketlerde satarsak bunun da KDV oranı yüzde 8; hiç olmazsa bu farklılığı ortadan kaldırın."
Aynı şekilde "Siz hamsi avını yasak ettiniz, iyi güzel de Gürcistan'da bu serbest. Yani bizim bıraktığımız küçük boy balıklar zaten Gürcistan'da yakalanıyor, biz de bunları seyrediyoruz." diyor. Aynı şekilde, büyük teknelerin tuttuğu o balıkların önemli bir kısmı yine bu 6 santimetrenin altında, bunlar da tutulduktan bir saat sonra tekrar denize geri bırakıldığı için bunların tamamı da maalesef ölmekte.
Yine bunun yanı sıra balıkçılarımız diyor ki: "Parlamentoda çıkardığınız kanunda, orman arazileri içerisinde bulunan balık çiftliklerinin kapatılmasına yönelik bir karar var. Aslında bu karar, mevcutlarla değil bundan sonra kurulacak tesislerle alakalı. Eğer siz bunları kapatırsanız balıkçılığa çok büyük bir darbe vurmuş olursunuz."
Yine aynı şekilde diyorlar ki: "Biz bankalardan kredi alıyoruz. E, sadece mevcut denizdeki ağlarımızı biz her türlü sigorta şirketlerine sigorta yaptırıyoruz ama bankalar bizim bu tesislerimizi rehin alarak teminata saymıyorlar, dolayısıyla biz de kredi kullanamıyoruz."
Devamında, özellikle kapalı alan balıkçılığıyla ilgili "Devlet bize kıyılara yakın yerlerde arazi tahsis etsin, biz de denizden buralara deniz suyunu çekerek kapalı alan balıkçılığı yapalım. Size söz veriyoruz, en az 500 milyon dolarlık ihracat yapacağız, bu alanlarda en az 2.500 de istihdam sağlayacağız." diyorlar.
Tabii, kime söylüyorum ben bunu? İnşallah, yüce halkımıza söylüyoruz; maalesef, iktidara mensup arkadaşlarımızı burada görmek mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
Onun için yine aynı şekilde ben size küçük bir fotoğraf göstermek istiyorum. Bakın, bu fotoğraf, cumartesi günü Samsun'da, limanda çektiğimiz bir fotoğraf. Burada 3 arkadaşımız var. Biri Engin; Engin on yedi sene hapishanede yattı, tayfa olarak teknede çalışıyor. Bu, Alucralı; hiç evlenmedi, sadece denizlerde ömrünü geçirdi. Patron da inşaat işleriyle uğraşıyordu, o da iflas etti. Ne yaptılar? Patron gitti bir tane tekne aldı, tayfa Engin, gemi kaptanı da Alucralı. Ne yapıyorsunuz diyorum. "Vallahi, bugün biz 4 kilogram balık tuttuk. Patron günde 2 ekmeği standart alıyor. Eğer 4 kiloyu geçen balık tutarsak yanına zeytin ve peyniri de ilave ediyor." diyor. Peki, ne yapıyorsunuz? "Balık sattığımız gün otelde Alucralıyla ikimiz yan yana aynı odada yatıyoruz." diyor. Satmadığınız zaman ne yapıyorsunuz? "Vallahi, otelin rezervasyonuna görünmemeye azami gayret gösteriyoruz. Eğer yakalanırsak da -siz de biliyorsunuz- dışarıda vaktimizi geçiriyoruz." diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Selamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Selamlıyorum Başkanım.
Neyiniz var? Herhangi bir sosyal güvenceniz var mı? "Yok." Peki, işte, Türkiye'deki balıkçılığın geldiği nokta bu. Eğer bunu merak eden arkadaşlarımız varsa -bu, iki gün önceki resim, beraber kahvaltı yaptık- diyor ki: "Bizim dertlerimizi merak ediyorsanız Atakum'da, limanda, marinada sizi bekliyoruz. Gelin, bu işlerin altından nasıl çıkılacağını... Biz çıkamıyoruz, varsa bir fikriniz söyleyin hep beraber çıkalım."
Ben bu araştırma önergesine destek vereceğinizi ümit ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)