| Konu: | Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 26.12.2020 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ adına kanun teklifinin 31'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'mızın temellerini Samsun, Amasya, Erzurum ve Sivas'ta attıktan sonra 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldi. Dikmen sırtlarında coşkulu ve görkemli bir kalabalık Atatürk'ü karşıladı. Atatürk'ün çok mutlu olduğu bu karşılama, içinde bulunduğumuz Gazi Meclisin Ankara'da kurulmasına vesile olan en önemli nedenlerden biridir. Hava kapalı ve soğuktu ama sonra güneşlenip kızıl bir gökyüzü oldu; bugüne "kızılca gün" deniyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mansur Yavaş'ın girişimiyle, Atatürk'ün Ankara'ya gelişini temsil eden görkemli Kızılca Gün Heykeli, Meclisimiz ile Genelkurmay arasındaki kavşakta 27 Aralıkta yani yarın açılacak. Başta Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş olmak üzere tüm emeği geçenleri tebrik eder; Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle anarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, psikolog Abraham Maslow'un bir ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi var. Bu teoriye göre, insanın ilk gereksinimleri fizyolojiktir yani nefes alma, beslenme, uyku ve su gibi ihtiyaçlar. Daha sonra güvenlik ve sonra da aşağıdan yukarıya ait olma, saygınlık ve kendini geliştirme gelir. Teoriye göre, birey bir kategorideki ihtiyaçlarını tam manasıyla karşılayamadan bir üst gereksinim kategorisine geçemez. Yani, beslenemeyen birey güvenliğini düşünmez, esas gereksinimi o an için beslenmektir. Yahut kendini güvende hissetmeyen, hissedemeyen birey kendini geliştiremez. Bu kanun teklifinin en temel amacının vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak olduğu görülüyor. Devlet eğer vatandaşlarının güvenliğini sağlamak istiyorsa Maslow öngörüsüne göre önce onların fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Yani vatandaş ekmek bulabilmelidir, aç susuz kalmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, burada esas değinmek istediğim mesele su. Su konusu bugünlerde çok konuşulsa da uygulamada yeterli ciddiyetin verilmediğini düşünüyorum. Birçok projeksiyonda 2070 yılında yarı kurak iklime sahip olacağımız gösteriliyor. Fakat doğru yönetilmezse suyumuz o kadar dahi dayanamaz. Suyumuzu kaybedersek geri kazanmamız çok zor. Su sayesinde tarım yapıyoruz, enerji ihtiyacımızın önemli bir kısmını karşılıyoruz. Su, hayatın kaynağı ve geleceğimizin temel koşuludur. Susuzluk, bir kitle imha sebebidir. Bakın, son yüzyıl içinde dünya nüfusu 3 kat artmış, buna karşın su kaynaklarına olan talepteki artış 7 kat. Dünya üzerinde var olan su miktarı sabittir. Nüfus artsa da su kaynakları artmıyor. Gelecekte zaten su kıtlığı yaşayacağımız günlerde bir de gıda kıtlığı yaşama ihtimalimiz çok yüksek çünkü tarımsal üretimde çoğunlukla suya bağımlı.
Uğruna yüzey sularının doğal akışını bozduğumuz, dolaylı olarak yüzey sularının kurumasına sebep olduğumuz ve etrafındaki birçok canlının ölmesine, zarar görmesine ya da göç etmesine sebep olduğumuz nehir tipi HES'ler de burada baş sorumlulardan. Evet, enerji de önemli fakat daha akılcı, planlı, programlı projelerle enerji üretelim.
Değerli milletvekilleri, nüfus artışı, şehirleşme, sanayileşme; bunlar da su kirliliğini artırmakta, dolayısıyla temiz su kaynaklarını azaltmaktadır. Endüstriyel, evsel, tarımsal atıklar tatlı su kaynaklarını kirletiyor. Olayın vahameti ortada: 1 litre kirli suyu temizleyebilmek için 8 litre temiz su kullanılıyor.
Bakınız, burada sorumluluk bütün paydaşlara düşüyor. En başta Tarım ve Orman Bakanlığı çiftçilerimizi bilinçlendirmeli, tarımda suyun doğru kullanılması için tedbir almalıdır. Endüstriyel, evsel atıklar için çare bulunmalı, su kaynaklarımızın kirletilmesinin önüne geçilmelidir. "Maden" "otel" diyerek ormanlarımız tahrip edilmemelidir. Doğamızın ve yer altı su kaynaklarımızın hoyratça kullanılması ve kirletilmesi engellenmelidir. Bir gün insanlar susuzlukla, açlıkla karşı karşıya kalırsa ne güvenliğin anlamı kalır ne enerjinin anlamı kalır, insanlık imha olur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)