| Konu: | Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 25.12.2020 |
ŞENOL SUNAT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 247 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, evet, İYİ PARTİ olarak terörle mücadele konusunda, terör örgütlerinin finansman kaynaklarının önlenmesinde üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız. Terör örgütlerinin parasal varlıklarının takip edilmesini sağlayan yasal altyapının bugüne kadar, görüldüğü gibi, Türkiye'de bir türlü oluşturulmadığı da ortada. 1991'yılından beri üyesi olduğumuz Mali Eylem Görev Gücü kapsamında Türkiye'nin gri listeye alınmaması için alelacele hazırlanmış bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. 2019 yılında yapılması için tavsiye kararlarına uygun yasalarda değişiklik için Türkiye üzerinde bir baskı var. Keşke baskıyla değil de kendimiz yapabilseydik. Terör örgütlerinin parasal gücü elinde tutmasını önlemek çok önemli sayın milletvekilleri. Sadece sıkıntı, sizin yasaları ne şekilde uygulayacağınız. Çünkü hukuk devleti gibi hareket edilmiyor bu ülkede, adalet zemininden çıkıp siyasal ve finansal çıkar zemininde o kadar çok hukuksuz uygulamanız var ki sayın milletvekilleri.
Sayın milletvekilleri, yetkiler adalet ve hukuk sistemine bırakılmalı. Bu tür kararlar alınırken savcı ve mahkeme kararı olmaksınız hiçbir şey yapılmamalı. Kanun teklifine şöyle bir baktım yani bu maddeyle ilgili, belirsiz birçok kavram var. Ciddi yaptırımlarla karşı karşıya gelecek insanları, istediğiniz şekilde yoğuracağınız belirsiz kavramlar var. Nedir? "Makul sebepler" gibi. İçişleri Bakanına göre bu "makul sebep" çok farklı değerlendirilebilir sayın milletvekilleri. Siyasi saiklerle, geçmişte, seçim meydanlarında doğru olmayan, acımasız, fütursuz, iftira atabilen bir İçişleri Bakanının neler yapabileceğini düşünmek ürpertiyor beni. Mahkeme kararı olmaksınız kişi ve kurumların mülkiyet haklarına el koymak makul sebeplerden denilecek. Temel hak ve özgürlüklerin kapsamı ve sınırı belli olmayan bir gerekçelendirmeyle sınırlandırılması hem Anayasa'ya hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırıdır.
Sonuçta geldiğimiz nokta sayın milletvekilleri, güven bunalımı, sizlerle ilgili güven bunalımının olması. O kadar çok hukuksuz işler ve Anayasa ihlali yapıldı ki bu ülkede. Sayın milletvekilleri "Yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları kaldıracağız." diye iktidara geldiniz. Şu anda bu konularda hepsi pik yapmış durumda. Bir ülkede yolsuzluk varsa yolsuzlukları örtmek için de yasaklar vardır. Eğer yolsuzluk ve hukuksuzluk varsa yoksulluk da artar bir ülkede. Mali Eylem Görev Gücü kararlarında 12 no.lu tavsiye kararı var, daha önce hatipler de ifade etti; siyasi nüfuz sahibi kişiler konusunda yolsuzluk bakımından bir düzenlemeyi içeriyor. Neden bu tavsiye kararı bu teklifte yok? Siz, yolsuzluk olaylarının ortaya çıkarılmasını istemiyorsunuz herhâlde sayın milletvekilleri.
17-25 Aralığı hatırlatıyorum: Bakanlar, bakan çocukları, para sayma makineleri, ayakkabı kutuları. "Kumpas" dediniz, pirüpaksınız ama öyle mi? Evet, kumpas, ortaklarınızca size kurulmuştu ama olmayan bir konuda değil. Net olun, lütfen net olun. Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiğiniz her teklifi sessizce kabul etmemizi istiyorsunuz. Keşke parti ve kanun devleti değil de hukuk devleti olsaydık. Keyfîlikler ve yolsuzluklar ülkesi hâline getirdiğiniz ülkemizde neye güvenelim? Sizin günahlarınıza ortak mı olalım?
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)