| Konu: | Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 23.12.2020 |
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Çevre Ajansının kurulmasıyla ilgili hususta görüşlerimizi beyan etmek istiyorum. Bildiğiniz üzere, Avrupa Birliği müktesebatı 27 no.lu fasıldır, bu fasıldan oluşuyor. Ülkemiz, 21 Aralık 2009'da Brüksel'de yapılan Hükumetler Arası Konferans'ta müzakereler sonucu artık bu faslın açılmasına karar verilmiş, o günden bu yana, maalesef, on bir yıl geçmesine rağmen "çevre" konulu fasılda hiçbir mesafe alamamış yani biz on bir yıl boyunca çevre faslını Avrupa Birliği normlarına uygun hâle getirememişiz ve üzerindeki çalışmaları sürdürüyoruz.
Bu hususta soru şu: Bu anlayışla, Hükûmetin Avrupa Birliği müktesebatına uygun bir çevre olgusunu Türkiye'de oluşturabilmesi mümkün mü? Hayır, asla mümkün değil çünkü şehirleşmede betonlaşmayı tercih eden, gözü ranttan başka hiçbir şeyi görmeyen bir iktidarımız var. 2016 yılından buyana "Dikey değil, yatay yapılaşma yapacağız." deyip sözünü tutmayan bir iktidarımız var. Ülkemizin dört bir yanında; ilçelerimizin, beldelerimizin, mahalle ve köylerimizin kanalizasyonları filtresiz olarak derelerimize, ırmaklarımıza, barajlarımıza hatta topraklarımıza akarken, kimyasal atıklı sularla sulanan topraklarımız kirlenirken bu tabloyu görmeyen ve betonlaştırarak dokusunu bozdukları şehirlerimize millet bahçeleri yapan bir iktidarımız var. Ayrıca, dünyanın en çok atığını ithal etmemize izin veren bir Hükûmetimiz var. Kendi atıklarımızın geri dönüşümü için gerekli hassasiyeti göstermeyen bir iktidarımız var. Fabrika bacalarına filtre takılmasına gerek görmeyen bir Hükûmetimiz var. Doğal gaz kullanan metropol illerimiz başta olmak üzere, Türkiye genelinde halka her yıl 2 milyon ton kömür dağıtan, halkımızı zehirleyen, çevre ve insan sevgisi olmayan bir iktidarımız var. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Maden için ormanları ve su kaynaklarını kurutan, acele kamulaştırmayla birinci sınıf tarım arazilerini talan eden bir neyimiz var? İktidarımız var. Konya ili Ilgın ilçesi Çavuşçugöl köyünün bitişiğinde maden kömürü kazısı yapan ve oraya izin veren, binden fazla köylüyü ölüme sürükleyen bir iktidarımız var. Su kaynakları yeterli olmayan ülkemizde ırmaklarımızın suları denizlere akarken seyreden bir iktidarımız var. Kış aylarında metropol illerimiz başta olmak üzere, onlarca şehrimizde doğal gaz olmasına rağmen halkımıza kömür kokusu solutan bir iktidarımız var.
Değerli milletvekilleri, Temiz Hava Hakkı Platformunun 2019 yılı verilerine göre Türkiye'nin 81 ili içinde sadece 5 ilimizin havası Dünya Sağlık Örgütü değerlerine göre temiz. Bu 5 ilimiz: Tunceli, Ardahan, Artvin, Rize ve Bitlis. Diğer tüm illerimizde hava kirliliği yaşanıyor. Temiz Hava Hakkı Platformunun araştırmasında Türkiye'de hava kirliliğine bağlı ölümlerin trafik kazalarındaki ölümlerin 7 katı olduğu, ayrıca Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği limitlere hava temizliğimizi çıkarabilirsek Türkiye'de ölümlerin yüzde 13 azalacağı belirtiliyor. 12 ilde 2 bini aşkın kişiyle yapılan "Türkiye'de Hava Kirliliği Algısı" araştırmasında vatandaşlarımızın yüzde 39'u "Hava kirliliği Türkiye'nin en önemli çevre sorunudur." diyor ve yine bu araştırmaya göre, her 10 kişiden 8'i her geçen yıl hava kirliliğinin arttığını düşünüyor. Sonuç olarak, insan sevgisi olmayan, rant ve rantiyeciyi baş tacı eden bir iktidarımız varken Türkiye'de çevre sorunları çözülür mü? Allah aşkına size soruyorum, elbette ki çözülmez. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)