GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:37
Tarih:23.12.2020

AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

21'inci yüzyıldayız ve bu yüzyılın en önemli farkı önceki yüzyıllardan, devletlerin kendilerini doğanın üstünde değil, doğayla uyumlu şekilde yeniden konumlandırması gereken bir dönem olması belki de ve yine, devletlerin münferit olarak davranamayacağı, doğanın ve bugünkü dünyanın gerçeklerinden kaçınamayacağı bir dönemdeyiz. Devletlerin kendi egemenlik alanlarında üzerine düşeni yapması gereken ve küreselleşmeyle gelen sorunların çözümü için kolektif hareket etmenin de zorunlu olduğu bir dönem bu. Bu, şu demek: Çevre, sağlık ve yoksulluk konusunda üzerinize düşeni yapmalısınız. Bu parlamentolar da gerekli kanun ve yasal düzenlemeleri yapmalılar. Çevre için de durum aynı. Çok uzağa gidip olmadık senaryolar aramaya gerek yok; dünyanın ortak tecrübesinden ve bilimden yararlanacaksınız, kılavuzunuz bilim olacak.

Uluslararası kuruluşlar ve geleceğe dönük politika geliştirme kabiliyeti olan devletler kısa, orta ve uzun vadeli haritalar oluşturuyorlar, yol haritaları ancak bunları oluşturmak için siyasi irade göstermek ve takip etmek gerekiyor. Doğanın dengesi bozulursa geri getirilmesi zor ve geç kalırsınız arkadaşlar. Vatandaşlarımıza maliyeti yaşamsal, dünyaya borcunuz ise iki cihana sığmayacak kadar büyük olur. Bizde durum ne peki? Hortum görülmeyen şehirlerde hortumlar, dolu atakları, fırtınalar, seller sıklaşıyor, kurak dönemler uzuyor, ilçelerimizde, illerimizde, köylerimizde su sorunu yaşıyoruz, derelerimiz, köylerimiz kuruyor, kimyasallarla kirleniyor, ormanlarımız yanıyor, siteler, villalar inşaata ve ranta kurban ediliyor ve canımız, kalbimiz Eğirdir Gölü'müz can çekişiyor, suları kirleniyor ve suları bitiyor. Burada defalarca dile getirdik ve çırpınıyor Eğirdirli, biz de onların sesi olarak çırpınıyoruz, duyuramadık bir türlü sesimizi. Cılız bir şekilde sesimizi duyurmuş olmalıyız ki dostlar alışverişte görsün misali, koca koca manşetlerle "Eğirdir dip temizliği yapılıyor." diye yanınıza 3-5 tane de araç aldınız ve Eğirdir Gölü'nü kurtarmaya gittiniz.

Şimdi, unuttukları, artık global dünyada köylümüz de vatandaşımız da bilgiye çok kolay ulaşıyor ve takip ediyor. Ben hak yemek istemem, belki de on sekiz yıl sonra, hani, iyi niyet hasıl olmuştur sonunda ama yetmiyor işte. Dünyada örneği var, hemen şurada Aral Gölü var, dünyanın en büyük 4'üncü tatlı su gölüydü, var olan suyunun yüzde 90'ını kaybetti, çok çok sonra Kazakistan ve Özbekistan 2000'lerin ortasından itibaren ciddi çabalarla bir kısmını kurtarabildiler. Bakınız, Eğirdir Gölü kurursa çevrede yaşam biter ve köylüler, civardaki köyler, kasabalar gölle beraber ölürler.

Defalarca söyledim, yetmez, hidrolojik modelleme yapmanız lazım, atık kontrolü yapmanız lazım, Eğirdir Gölü özel hükümlerinin revize edilerek bir an önce uygulanması lazım. Göl kenarına göstermelik birkaç tane araç dikerek düzensiz, sistemsiz bir basit dip temizliğiyle bu işin içinden çıkamayız, Eğirdir Gölü'müzü kurtaramayız; tam tersi, gölün tabiatı var, canlılara zarar verirsiniz.

Bakın, bize inanmıyorsanız eğer, vatandaşımız çırpınıyor, Doktor Şehnaz Şener, Su Ürünleri Müdürü diyor ki: "Otuz kırk yıl ömrü kaldı gölün." Ve bilim adamlarını dinleyin; Eğirdir ahalisi çırpınıyor, onları dinleyin. Orada Mustafa Kemal Findos var, Erol Kesici var -hoca- ve Sedat Karakoyun bağırıyor, her gün bağırıyor Sedat Hoca "Eğirdir Gölü gidiyor." diye. Bekir Sıtkı Esendir'i dinleyin, Önder Yiğitbaşı Hocayı dinleyin; bana inanmıyorsanız onları dinleyin değerli arkadaşlar.

Çevre Ajansının kurulmasına dair bir torbada çevre vizyonuna sahip başka düzenleyici yasalar beklerdik, maalesef, vizyonsuz bir düzenlemeyle karşı karşıya kaldık. İktidara sesleniyorum: Küçük siyasi hesaplara ve usulsüzlüklere sıkışmış, küresel vizyonu olmayan bu tip yamalarla devriiktidarınızda oluşmuş delikleri kapatamazsınız.

Eylülde Çin 2060 itibarıyla; Japonya, Güney Kore ve Güney Afrika 2050'ye kadar karbon nötr olma hedefine geçmiş. Zaten Avrupa Birliğinin 2050'ye kadar karbon ayak izini sıfıra indirme hedefi var.

Şimdi, bakın, büyük devletlere yakışır şekilde çevreyi korumamız lazım. Kim yapacak? Vatandaşa zulmetmeyin artık. Öğrenciye, emekliye, yaşlıya, doğaya zulmedilmesine izin vermeyin. Halide Edip bir gün Demirci Efe'nin karşısına geçti dedi ki: "Ahaliye çok zulmediyorsun, niye? Demirci Efe cevap verdi, dedi ki: "Ahaliyi yönetmek ya ilimle olur ya zulümle. Bende de ilim yok."

Evet, kim yapacak? Biz, İYİ PARTİ olarak geriden topal koşan bir Türkiye istemiyoruz. Dünyanın ve zamanın gereklerine uygun, bilimle ve liyakatle hareket eden bir Türkiye istiyoruz. Türkiye'yi 21'inci yüzyıla taşımaya kararlıyız ve Necip Fazıl'ın dediği gibi: "Vur kazmayı dağa Ferhat, çoğu gitti, azı kaldı."

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)