| Konu: | Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 23.12.2020 |
MHP GRUBU ADINA HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım.
Anma haftası vesilesiyle millî hisleri şiiriyle abideleştiren, iman, ahlak ve mücadelenin örnek şahsiyeti, istiklal şairi, merhum Mehmet Akif Ersoy'u rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Gazi Meclisimizi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlarım.
Covid-19 salgınıyla kişisel temizliğin sağlık için öneminin tekrar anlaşıldığı ve "Sıfır Atık" kampanyalarıyla plastiğin kirletici olduğunu herkesin öğrendiği bir dönemde çevre ve ekoloji daha da önem kazanmıştır. Etkileri arttıkça daha fazla ölümlere sebep olan küresel ısınma ve iklim değişikliğinin oluşturduğu sorunları tek başımıza çözmemiz mümkün değildir fakat etkilerini azaltmak için önlem alabiliriz. Bu durumda, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli "Çevre konusuna her şeyden önce herkes kendi ülkesi ve milletinin mutluluğu için çözüm bulmayı öncelikli hedef olarak benimsemelidir. Doğal, tarihî ve kültürel kaynaklarımızın kirlenmesi, tahrip edilmesi ve yok olmasını önlemek için meseleye bilimi, aklı esas alarak tarih, kültür, inanç ve millî menfaatlerimizle çatışmayan bir bakışla yaklaşmalıyız." diyerek görüşlerini ifade etmiştir.
Bir karış toprağı, bir çakıl taşını başkasına vermemek için can veren, kan döken bir milletin o toprakların kirletilmesine müsaade etmeyeceği aşikârdır. Bu durum, Atatürk'ün tespitiyle uyum göstermektedir. "Eğer vatan denilen şey kupkuru dağlardan, taşlardan, ekilmemiş sahalardan, çıplak ovalardan, şehirlerden ve köylerden ibaret olsaydı, onun zindandan hiçbir farkı olmazdı."
Sayın milletvekilleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Sıfır Atık Projesi'ni destekliyoruz. Plastik torbaların kullanımını azaltmak, muhakkak, çok önemli bir girişim olmuştur. Ancak, sıfır atık uygulaması, poşet sorununun çok ötesine geçmiş durumdadır. Kaynakta ayrıştırma hem çevre kirliliği hem de ekonomik kaynak kullanımı açısından kıymetlidir. Bu amaçla, yerel yönetimlerin de çöp toplama faaliyetlerini yeniden düzenlemesi gerekmektedir. Hem hanelerin hem de bu atıkları toplamakla yükümlü yerel yönetimlerin sorumlulukları belirlenmelidir. Ayrıştırma işleri konutta başlamalı, toplama konteynerleri ve depolama alanları ayrı olmalıdır. Bazı şehirlerimizde görüldüğü üzere, göstermelik ayrıştırılmış atık toplama noktaları hayatın gerçeklerine uymamaktadır.
Çevre sorunlarıyla mücadelenin ekonomik ve teknik boyutları olduğu kadar sosyal bir boyutu da vardır. Bireylerin farkındalığının ve duyarlılığının yükseltilmesi ve davranışlarında oluşturulacak olumlu değişim için çevre eğitimi gerekmektedir. Bu konuda, önceki konuşmalarımızda da ifade ettiğimiz gibi, Millî Eğitim Bakanlığıyla iş birliği yapılmalı ve çevre eğitimi anaokullarından başlatılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, mümkün olan ambalajların depozitolu hâle getirilmesi önerisini önemsiyoruz. Ayrıca, ambalajlarda plastik yerine cam ve kâğıt kullanımı imkânlarının değerlendirilmesini de gerekli görüyoruz.
Yapılaşmaya en çok maruz kalan kentsel alanlarda bitki örtüsü ile geçirimsiz yüzeylerde meydana gelen değişimlere bağlı olarak ortaya çıkan yüzey sıcaklığı farklılıkları ve kentteki ısı adalarının değişimi oldukça önemlidir. Dirençli kent tasarlarken bu konuya dikkat edilmelidir. Dirençli kent tasarımında hava koridorları, kentsel ısı alanlarının oluşumuna çözüm yönünde etkin rol oynayacaktır. Mevcut yapı alanlarının kent termal konforu üzerinde oluşturduğu etkilerin giderilmesine yönelik olarak farklı bitki türlerinin farklı bölgelerde termal çevre üzerinde yarattığı etki araştırılmalı ve kentsel tasarım çalışmalarında bitkilerin farklı özelliklerinden yararlanılmalıdır. Ayrıca, kent içi bitkilendirme çalışmalarında karbon emilimi yüksek ve suyu az isteyen bitkiler tercih edilmelidir. Buna bağlı olarak günümüzde daha yaygın kullanılmaya başlanan uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak bir kentsel termal çevre bilgi sistemi oluşturulmalıdır.
Bunların yanı sıra küresel ısınmayla birlikte şehirlerde su sıkıntısı baş göstermekte ve her geçen yıl daha da artmaktadır. Bu duruma çare bulmak için, yeryüzüne düşen yağmurun tutulması ve buharlaşmasının engellenmesi gerekmektir. Türkiye'de var olan tüm atık su arıtma tesisleri yeniden düzenlenmeli, arıtılmış suyun tarım ve şehir içi su kaynağı olarak kullanılması sağlanmalıdır. Aynı zamanda, deşarj standartları tüm kurum ve kuruluşlar için uygulanmalı, titiz bir şekilde denetlenmeli ve mevcut su kaynaklarımızın kalitesi artırılmalıdır. Sadece deşarj aşamasında değil, alıcı ortamlarda da denetim yapılmalıdır.
Ayrıca, ülkemizde kayıp kaçak oranları çok yüksek seviyededir. Bu, kaynakta var olan suyu heba etmek anlamına gelmektedir. Öncelikle, var olan kaynakların tam kullanımını sağlamak belediyelerin sorumluluğundadır. Bir an önce bu kayıp kaçak oranını en aza indirmek gerekmektedir. Hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın, hangi önlemleri alırsanız alın, etkin bir denetim sistemi oluşturmadığınız sürece sonuca ulaşamazsınız.
Ayrıca, Çevre Ajansı iklim değişikliği etkileri üzerine de faaliyet göstermeli ve oluşabilecek olaylarla ilgili önlemler paketi oluşturulmalıdır. Bugün asli işlevini yerine getiremeyen Türkiye Su Enstitüsü durumuna gelmemelidir. İşlevsiz kurumlar çevre ve su üzerine yük oluşturmaktadır. Çevre Ajansı kurulduktan sonra işlevsiz hâle gelen birimler tespit edilip kapatılmalı ve bir an önce, vakit kaybetmeden su kanunu çıkarılmalıdır. Küresel ısınma nedeniyle oluşacak iç ve dış göç hareketliliği sorunlar arasında yer almaktadır. İklim değişimi ile başta su olmak üzere tarım ve sosyal hayat üzerinde oluşturacağı etkilerin de dikkatle ele alınması gerekmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi, kirliliğin tümüne, karşı duruş sergilemektedir. Siyasetin kirlenmesine, toplumumuzun yozlaşmasına, fikirlerdeki kan lekesi taşıyan kirliliğe, çevre kirliliğine ve doğal alanların yok edilmesine karşıdır. Bu karşı duruş, sadece tepkisel bir karşı duruş olmayıp üretime ve sorunların çözümüne odaklı bir karşı duruştur. Bu karşı duruş, sadece günümüzde yaşanan sorunları esas almayıp aynı zamanda gelecekte oluşabilecek sorunların tespitini, öngörüsünü ve çözümünü de kapsamaktadır. Ülke ve millet önceliğimiz olup Türk milletine faydalı her şeyin yanındayız, zararlı olan her şeye karşıyız.
Sözlerime burada son verirken... Türk milliyetçiliğinin çevre duyarlılığını, Başbuğ Alparslan Türkeş "Türk ahlakı hiçbir zaman tabiat kanunlarına aykırı olmayacak, tabiat kanunlarıyla da bağdaşan birtakım temellere dayanmış bir ahlak olacaktır." sözüyle ifade etmiştir. Milliyetçi, ülkücü hareketin lideri Sayın Doktor Devlet Bahçeli de dünyanın gelecek nesillere devredilecek bir emanet olduğunun unutulmaması gerektiğini belirterek "Daha temiz, daha yeşil bir dünyada yaşamak gelecek nesillerin en doğal hakkıdır. Onların haklarını korumak ve gözetmek bizlere düşmektedir." diyerek çevreye verilen önemi ifade etmiştir.
Bu duygu ve düşüncelerle çevrecilik milliyetçiliktir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)