| Konu: | Gaziantep ilinin Fransız işgalinden kurtuluşunun 99'uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 23.12.2020 |
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Aralık 2020 tarihî, Evliya Çelebi'nin deyimiyle şehri Ayıntabı cihanın "gazi şehir" olarak düşman işgalinden kurtuluşunun 99'uncu yıl dönümüdür.
Bundan tam yüz yıl önce binlerce kilometre öteden Gaziantep'e gelerek 6.317 Antepliyi şehit eden Fransa'yı ve iş birlikçi Ermeni çetelerini unutmak mümkün mü? Geçtiğimiz günlerde hafızalarımızı bir kez daha tazeleyen bilge liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin "Bu melanet istilacıların hangi canilikleri yaptığını görebilmek için 1920 Antep'ini, Adana'sını, Urfa'sını incelemek kaçınılmaz bir ödev, ertelenemez bir görev, millî bir mükellefiyettir." sözlerine binaen, bugünleri iyi anlamak için o günlere tekrar bakmak gerekir.
Bu Fransa'yı merak edenler Ermeni çetelerine Fransız askerî üniformasını giydirip üzerimize nasıl saldıklarını hatırlasınlar, Adana'da mezalimi sorsunlar, Urfa neden "şanlı" olmuş öğrensinler, Maraş neden "kahraman" oldu bilsinler, yıkılan Mersin'i duysunlar, Antep'in neden "gazi" olduğunu dinlesinler. (MHP sıralarından alkışlar)
Sevr'den sonra Gaziantep işgalinde Fransızlar harekât karargâh merkezini Afrin'e kurmuşlardı. Kahraman Türk ordusu Afrin'e yaklaşık yüz yıl sonra barış ve huzur götürdüğünde Fransızların yaptığı beton hendeklerle karşılaşmamız tesadüf mü? O gün Fransız askerî kıyafeti giydirilmiş Ermeniler ile bugün başka ülkelerin askerî üniformalarıyla dolaşan PKK'lı, YPG'li teröristler aynı değil mi? 1921 yılında vatan derdine düştüğümüz acılı günlerde dışarıdan hiçbir destek almayan, savunmasız, kuşatılmış, aç bırakılmış sivil Antep halkına dönemin modern ve güçlü silahlarıyla saldırıp kadın, çocuk, yaşlı, masum demeden binlercesini katletmek açıkça bir soykırım değil mi?
28 Mart 1920'de Şahin Bey Elmalı Köprüsü'nde kahramanca savaşarak şehit düşer. Fransızlar köprü civarındaki Dokurcum Değirmeni'ne gelerek yaşları 12-14 arasında değişen 14 çocuğu şehit ederler. Daha sonra hırslarını alamayıp çocuk şehitleri vücutlarını süngüleyerek delik deşik ederler. Gaziantep daha bunun gibi nice zulüm ve katliamları nasıl unutur.
Sayın milletvekilleri, Gaziantep demek 12 yaşındaki Şehit Kâmil'iyle efsaneleşmek, efsane olurken de insanlık dersi vermek demektir. Gaziantep demek "Kilis yollarında düşman cesedimi çiğnemeden Ayıntab'a giremez." sözleriyle bayraklaşan Şehit Şahin Bey demektir. (MHP sıralarından alkışlar) Gaziantep demek "Vurun Antepliler namus günüdür." sözlerini hafızalara kazıyan Şehit Karayılan demektir. Gaziantep demek "Antep'te canlı bir insan bulundukça ve memleket baştan başa yıkılmadıkça Fransız askeri buraya kati suretle giremeyecektir." diyen Millî Kuvvetler Komutanı Özdemir Bey'in çelik iradesi demektir. (MHP sıralarından alkışlar) Gaziantep demek Tüfekçi Yusuf demektir, Boyno Ağa demektir, isimsiz on binlerce Ayıntablı demektir.
Kıymetli milletvekilleri, güneydeki imansızların işgaline karşı verilen imanlı direniş Sakarya Zaferi'nin ardından 20 Ekim 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti ile Fransa devleti arasında yapılan Ankara Antlaşması'yla Hatay dışındaki Suriye sınırlarımızı belirlemiş, ülkemizden Fransızlar defedilmiştir. Anadolu'ya ciddi bir moral vererek Lozan'a giden yol açılmıştır.
Bugün bulduğu her fırsatta Türk'e düşmanca tavırlar sergileyen Fransa Cumhurbaşkanı tarihten bihaberdir. Zira, Londra Konferansı'nda Fransızların yüksek komiseri ve Çanakkale'de sağ kolunu kaybetmiş olan generalleri Gouraud'nun üniformasının kolsuz tarafını sallayarak: "Beyler, siz hayal görüyorsunuz! Türklerin işini Yunanlılar mı bitirecek?"
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Devamla) - "Biz koca Fransa devleti bir Antep sancağıyla başa çıkamadık." sözlerini bilseydi sanırım her fırsatta güzel ülkemizi diline pelesenk ederken biraz düşünürdü. Bu büyük savunma için Gazi Mustafa Kemal Atatürk der ki: "Türk'üm diyen her şehir, her kasaba ve hatta en ufak Türk köyü, kendine Gaziantep'i ve Gazianteplileri kahramanlık misali olarak alabilirler."
Bizleri ekonomik yaptırımlarla tehdit eden emperyal güçlere de şunu hatırlatmak gerekir: Gaziantep savunmasında kuşatıp aç bıraktığınız bu millet, zerdali çekirdeğinden ekmek yaptı, kefeninden bayrak yaptı, bu vatanı terk etmedi. Bu vatan ağaç gölgesinde kurulmadı. Mücadelemiz, son nefer, son nefes ve son damla kana kadardır!
Gaziantep'in adaşı Gazi Meclisimizi saygıyla selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)