| Konu: | Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç'un yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 15.12.2020 |
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; uzun bir günden geldik.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Onlar bağırırken siz âciz misiniz? Onlar bağırırken siz âciz misiniz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Biz onlara "Durun!" dedik, arkadakilere; ama siz müdahale etmiyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Abdullah Bey, rica ediyorum...
BAŞKAN - Bir dakika Özlem Hanım, yeniden başlatayım ben.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bu nasıl bir konuşma ya!
BAŞKAN - Ya, Abdullah Bey, Özlem Hanım konuşuyor.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Dayanamıyor, dayanamıyor...
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Abdullah Bey, rica ediyorum...
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ayıp bir şey yani, öyle konuşma mı olur?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Değerli arkadaşlarım, uzun bir günden geldik. Doğrusu, geçtiğimiz günlere göre sakin bir gün geçirdiğimizi düşünüyordum. Tabii, Sayın Başkanımızın söz vermemesinin bunda çok büyük etkisi var. "A" diyorsunuz süreniz bitiyor.
Şimdi, tabii, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız kürsüde konuşurken atılan lafları dinlediğinizde, Sayın Oluç, yani normal kalabilmek çok zor. Yani elbette ki sorular... Dinleyelim, sorularınızı istediğiniz gibi sorabilirsiniz -bütün arkadaşlarımız için diyorum- ve sakin sakin cevap verir. Yani sizler, bu kadar şey söylerken, saldırgan laf atarken sizi dinleyen insanların, insan değilmiş gibi davranmasını bekliyorsunuz. Herkes insan ve herkes iyi niyetle, yaptığı işleri anlatmaya çalışırken bir nebze olsun saygıyı hak ediyor. O yüzden önce neden bu hâle gelindiğine bakmamız lazım.
Şimdi, dünyayla ilgili söylüyorsunuz; şu çok beğendiğiniz ülkelere bir bakalım, Amerika'ya bir bakalım ne yapmış yani: Güney Amerika'yı darmadağınık etmiş, Suriye'yi darmadağınık etmiş, Afganistan'ı darmadağınık etmiş, Myanmar'ı darmadağınık etmiş. İngiltere, Hindistan'ı mahvetmiş, daha dün okudum Mahatma Gandi'nin anlattıklarını. Yani şimdi, bakıyorsunuz o övdüğünüz "A, hukuk devleti." falan dediğiniz ülkelerde hukuk mukuk yok, sadece kendileri için var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz, birinci sınıf bir ülke olmaya çalışıyoruz, birinci sınıf! Sürekli aynı şeyi söylüyorsunuz: "Yasama, yürütme aynı." Bakın, şu anki Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde, siz halkın önüne gidin, burada çoğunluğu alarak gelin; o zaman yürütmenin gıkını çıkaramazsınız. Siz, kendi alamadığınız oyu... Biz, iktidar olarak buradayız, çoğunluk bizde; hâl böyle olunca, siz milletten alamadığınız hakkı, hukuku kullanmak istiyorsunuz ve bunu "yetki gasbı" olarak ifade ediyorsunuz. Bu, bu ülkeyi tanımamaktır, bu ülkenin hukuk düzenini tanımamaktır. Buraya gelen her milletvekilinin halkın reyiyle geldiğini unutmamanız lazım; yürütme de bu güçle konuşuyor, yasama da bu güçle konuşuyor, bunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Yargıya gelince, yargının -bakın, bizler hukukçuyuz- ne kadar zor bir iş yaptığını gayet iyi bilen birisiyim ve bizim bütün yargı camiasındaki arkadaşlarımızdan ricamız vicdanlarıyla, hakka hukuka riayet ederek vermeleridir. Bugün burada çok İslami...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Bu ricaya neden gerek duyuyorsunuz?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sayın Başkanım, bir cümle söyleyeceğim.
BAŞKAN - Son bir dakika.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Enteresan buluyorum, yani böyle, "haram" kelimesini seviyorsunuz yani. Haram bence hakikaten fevkalade önemli bir kelimedir. Kimin için? Bu değerleri hayatına geçiren, önemseyen insanlar için "haram" kelimesi önemlidir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Elbette, biz de öyleyiz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ha, bu manada bakıldığında, eğer bir hâkim, bir savcı o literatürü kullandığınız için... Ben onu kullanmayan insanlardanım; bakın, burada ben hiç "haram" demem. Neden? Benim dünyam için anlam ifade ediyor. Ben hukukla alakalı kavramlar kullanıyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bizim için etmiyor mu?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Hukukla alakalı kavramlar kullanıyorum, tamam mı?
Buradan baktığımız zaman da -ben şuna inanıyorum ki- Türk yargı camiası vicdanıyla, hukukla, gerçek hukuk devleti mantığı içerisinde karar vermeli. Eğer vermeyen varsa o zaman aldıkları para helal değildir, haramdır, sizin mantığınızla söylüyorum. Öyle karar versinler.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Haramdır, o boğazlarında kalsın!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Öyle karar versinler, cesur insanlar bunu yaparlar, cesur insanlar; öyle yapmalarını biz onlardan bekliyoruz. (CHP sıralarından gürültüler)
Devamında da şunu söyleyeceğim, lütfen değerli arkadaşlarım, şimdi biz burada bu konuları konuşurken birbirimizi itham etmenin bir sınırı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bu, arabayla ilgili bağırmanızı anlayamıyorum. Ya, biz Grup Başkan Vekilleri hangi arabaya biniyoruz? Size vermediler mi? Farklı bir araba mı verdiler? Size farklı bir araba mı verdiler? Size, size, size; nedir bu kardeşim ya, nedir! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Oluç, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Devletin verdiği imkânları kullanıyorsunuz ya! Sanki Cumhurbaşkanı olsanız bisiklete bineceksiniz ya! Onu da biraz tuhaf buluyorum ya! Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, bu ülkenin Cumhurbaşkanı Yardımcısının bildiği araba mıdır yani mesele olan? Önemli olan kendi fiziki varlığıdır. Ya, arabadan güç alan insan mı var? (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından "İnsanlar açsa..." sesi)
BAŞKAN - Peki, teşekkür ederiz.
Sayın Oluç, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Hiç de alakası yok efendim, onun ilgisi mi var ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Sayın Başkan...
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Nedir yani? Onunla ilgili yok Beyefendi ya! Nasıl bir şey bu, araba, araba, araba...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bir dinlerseniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bakın, biz de biniyoruz, devlet vermiş. Benim sadece 30 bin liralık şahsi arabam var, 1 tane. Dönerim, 1 tane kendi arabama binerim, bu kadar basit. İstiyorsanız hep beraber bırakalım. Hem kendiniz bırakmıyorsunuz, hadi beraber bırakalım o zaman.