GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:31
Tarih:14.12.2020

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesi hakkında İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, bu hafta Yerli Malı Haftası. Hani eskiden çocukluğumuzda kutlamış olduğumuz ama sonra unuttuğumuz bir hafta. Dileğimiz, Tarım Bakanımız da buradayken, Yerli Malı Haftaları yine bizim çocukluğumuzda olduğu gibi coşkunlukla kutlanır ve millî şuur pekiştirilir. Ve bu vesileyle, çocukluğumuzda söylediğimiz o güzel sözü tekrar etmek isterim: "Yerli malı Türk'ün malı, her Türk onu kullanmalı." (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, ülkemiz tarım ve hayvancılık noktasında çok önemli bir ülke ama gelin görün ki AK PARTİ iktidarıyla birlikte ülkemizde tarım ve hayvancılık geriye doğru gitmiştir. Özellikle, 2002 yılında gayrisafi yurt içi hasıla içinde tarımın payı yüzde 10,3 iken 2019 yılında bu oran yüzde 6,4'e düşmüştür. Eğer 2002 yılındaki gayrisafi yurt içi hasıla gibi yani yüzde 10,3'lük pay devam etmiş olsaydı, 2019 yılında 440 milyar TL tarım gelirimiz olacaktı. 2002 yılına göre, 2019 yılında gayrisafi yurt içi hasıla 12 kat artarken tarımsal hasılanın büyüme oranı 7,5 kat olmuştur. Burada da görüldüğü gibi, tarımımıza, hayvancılığımıza gerekli desteği vermemişiz. Elbette, tarımsal hasılanın düşük olması tarım sektörünün büyüme oranlarına da yansımıştır. AK PARTİ'nin iktidar olduğu 2003-2019 döneminde tarım sektörü ortalama yüzde 2,7 büyümüştür. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra büyüme oranı daha da aşağı düşerek 2018-2019 yıllarında ortalama büyüme yüzde 2,5'a gerilemiştir. Tarımsal hasıla kayıpları, büyüme oranlarının düşük olması ve AK PARTİ'nin ithalatçı politikası, ülkemizi tarımda net ithalatçı konumuna getirmiştir. 2009-2019 döneminde tarım ve hayvancılık ithalatımız 105 milyar dolar olmuştur. Bu dönemde 27 milyar dolar açık oluşmuştur. İthalatla ülke döviz kaybına uğramış, çiftçi de desteklenmemiştir. Ülkemiz çiftçisine 2003-2019 döneminde 135 milyar TL destek verilirken, bu desteğin yüzde 59'u yani 79 milyar TL'si yabancı çiftçilere ithalat yoluyla aktarılmıştır. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

2006 yılında çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesindeki "Üreticiye verilecek destekler gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'inden az olamaz." hükmüne rağmen Bakanlığınız maalesef, hiçbir zaman bu oranda çiftçimizin hakkını vermemiş, en son, bu yıl yani 2020'de sadece 22 milyar lira verirken 2021'de de yine 22 milyar bütçe ayırmıştır. Bunu anlatırken çok üzülüyorum, ekonomi, enflasyon, çiftçiye değer, hepsi unutulmuş. Yani çiftçiyi, hayvancılıkla uğraşan besicileri, köylümüzü maalesef, iktidar gözden çıkarmıştır.

Değerli milletvekilleri, istihdamda yüzde 18,2 pay alan tarım sektörümüz millî gelirin yalnızca yüzde 6,4'ünü alabiliyor. Ülkeyi yönetenler 2002'yle kıyaslama yapmayı çok seviyorlar, bir mukayese de ben yapayım. 2002'de iktidara geldiğinizde çiftçilerimizin toplam borcu 2,6 milyar TL idi, şu anda borcu 135 milyar TL'ye çıktı yani rekor üstüne rekor kırdınız. 2002'de çiftçilerimizin toplam geliri 37,2 milyar TL idi, şimdi 307 milyar TL'ye çıktı; yani, borç/hasıla oranı -borcun hasılaya oranı- yüzde 7'yken 2020'de bu oran yüzde 43'e çıktı. Bu rakamlar şunu ifade ediyor: 2002 yılına göre çiftçilerimizin, köylülerimizin, besicilerimizin borcu 6 kat artmıştır. Bugün, tohum alamayan, tarlasını ekemeyen, hayvanına yem bulamayan çiftçiler, üreticiler size ne kadar beddua okusalar vallahi yüzde yüz haklılar! (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Bütün dünyayı etkisi altına alan pandemi bulaşı nedeniyle bir kez daha tarımın, dolayısıyla gıdanın önemi anlaşılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız "Ekilmedik bir karış toprağımız kalmamalı." demişlerdir. Tarım ve Orman Bakanımız ise 22 Nisan 2020 tarihinde üreticilerimize "Kimse tedirgin olmasın; ürününüz tarlada, serada; etiniz ve sütünüz ise elinizde kalmayacak, gerekirse biz alırız." diyerek güvence vermiştir. Bugün geldiğimiz noktada ise bu söz havada kalmış, her zaman olduğu gibi üreticilerimiz tüccarların insafına bırakılmıştır. Daha üzücü olan, 2021 yılı bütçesinde hibe destek tutarlarının sadece ve sadece 22 milyar TL olması. Yüzde 14 yıllık enflasyon bile maalesef göz ardı edilerek artış yapılmamıştır. 2021 yılında çiftçi ve besicilere vermeniz gereken destek ve hibe tutarı en az 48 milyar TL olmalıydı 2020 yılı gayrisafi yurt içi hasılasına göre ama sadece yüzde 0,45'ini veriyorsunuz.

Sayın Bakan, buradan soruyorum: Çiftçilerimizin borçlarını neden yeniden yapılandırmaya sokmuyorsunuz? Çiftçilerimizin, sulamada kullandıkları elektrik ücretlerinden belediye payı kesilmesine, TRT payı kesilmesine hâlâ göz yumuyorsunuz; neden eskiden olduğu gibi çiftçinin, köylünün elektrik faturaları altı ayda bir ya da hasat zamanı ödenmez? Vallahi çocukluğumda köyümde altı ayda bir gelirdi elektrik parası. Size ne oldu? Hani, eskiydi ya, 2002 eskisiydi ya?

Değerli milletvekilleri, süt üreticisine on üç ay sonra yapılan 50 kuruşluk artış yeterli değildir. Kaldı ki çiğ süt üreticileri diyor ki Sayın Bakanım, iyi dinle: "Süt satıyoruz, nakliyesi bizden kesiliyor. Bu yalnız, bize mahsus bir yük. Borsayla işimiz yok, borsa payı ödüyoruz, üstüne stopaj ödüyoruz." Yani diyor ki bizim süt üreticimiz: "Bize verilen fiyatların hepsi bizim cebimize girmiyor. Girmeden, yol parası, borsa parası, stopaj kesiliyor." Ülkemizde, süt/yem paritesi, bir litreye 1,5 kilogram yem olması gerekirken şu anda 1'in altına düşmüştür.

Besicilerimizin hâli de sütçülerimizden çok iyi değil. Besicilerin feryadını duyan yok. Karkas et fiyatını en son 34 TL'den 36 TL'ye çıkarmış olmanız sorunu çözmüyor Sayın Bakan; 1 kilogram etin üreticiye maliyeti 38 ila 40 TL arasında. Karkas etin kilosu en az 40 TL'nin üzerine çıkarılmalı -ki bu da yetmez- Et ve Süt Kurumu da alım yapmalı. Yani besicimizi, tüccarın insafına bırakmamanız lazım, fiyatları artırıp Et ve Süt Kurumuna alım yaptırmazsanız bu fiyatların -artırdığınız fiyatların- maalesef hiçbir anlamı olmuyor.

Değerli milletvekilleri, tarım ve hayvancılıkta verimin artırılması ve ziraat denetimlerinin yoğun olarak yapılabilmesi için ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri ve veteriner hekimler atanması lazım. Ben Konya'mda dolaşıyorum; ilçelerimizde köylümüze, kasabalımıza, vallahi, çiftçiye soruyorum: Yahu, veterineri hiç tanıyor musunuz? Veteriner falan yok. Efendim, ziraat mühendisi var mı? Yok, olanlar da büro memuru gibi orada çalışıyor. Niye? Onlara soruyorum: Niye siz büro memuru gibi çalışıyorsunuz? "E, bu evrakları yapacak adam yok." diyor ama bunları gören, duyan, hisseden bir Bakan yok ki, ülkeyi yöneten yok ki. Hele, gıda mühendisleri... Hepimiz zehirleniyoruz, perişan oluyoruz, denetim mi var? Yok, o da Hak getire!

Şimdi, değerli milletvekilleri, Ziraat Mühendisleri Odası 2021 yılı için şöyle diyor: "2021 yılı, ülkemiz tarım sektörü için hüsran yılı olacaktır. Çiftçilere yapılacak 2021 destekleri hayreti, gayreti, sabret devrini bitirmiştir." İşte, aslında söylenen son söz bu.

Değerli milletvekilleri, Bakanlığın ilgili kuruluşu var, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği. Köylüye ve çiftçiye hizmet etmekten tamamen uzaklaşmış, çiftçilerin kâbusu olmuş âdeta. Borçlu çiftçileri yüksek faizlerle canından bezdiriyor, böyle bir dönemde üreticilerin traktörlerine icra koyabiliyor bu kurum. Allah'tan korkun ya! Bu kurum tamamen iktidar yandaşlarının arpalığı hâline gelmiş. Yediden yetmişe ne kadar eski AK PARTİ'li milletvekili, seçilememiş aday, eski belediye başkanı varsa bu kurumun, Tarım Kredi Kooperatifinin yönetiminde, denetiminde; akçeli maaşlar, ye babam ye, ye babam ye! (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Çiftçi perişan, besici perişan, köylü perişan ama onlara gelince bin üstüne faiz, üstüne faiz; Allah'tan korkun ya, bu kadar mı vicdanınızı kaybettiniz? Ve daha önemlisi, TİGEM Genel Müdürümüz var. Devletin verdiği makam aracı yetmiyor, hanımefendi özel VIP minibüs yaptırıyor, bununla geziyor. TİGEM zarar ediyor, keyfekeder devleti yönetiyorlar.

Değerli milletvekilleri, Tarım ve Orman Bakanlığı büyük bir yönetim zafiyeti yaşıyor. Sayın Bakan Pakdemirli, Bakanlığı liyakatsiz, birikimsiz ve sorumsuz danışmanlarla yönetiyor; defalarca söyledik. Bakanlıkta resmî danışmanların yanı sıra fahri danışmanlar da çalıştırılıyor. Devlette böyle bir yönetim tarzıyla ilk defa karşılaşıyoruz. Ya, kırk yıllık devlet memuriyeti yaptım, şaşkınım, şaşkınım, şaşkınım; söyleyecek söz bulamıyorum.

Değerli milletvekilleri, kurumda atama ve görevlendirmelerde liyakat yerine akraba, tanıdık olmak öne çıkıyor. Sayın Bakan, özel sektörde çalıştığı daha önceki kurumlardaki ne kadar eşi dostu, arkadaşı, eşi hanımefendinin yakınları, hepsini, çok şükür, Bakanlığa danışman, bilmem ne diye doldurmuş. Evet, böyle bir Bakanlık yönetilemez.

Tarım Komisyonu üyeleri olarak -çok önemli burası sayın milletvekilleri- 11 Kasım 2020 tarihinde TAGEM'de bir toplantıya katıldık. Bu toplantı sonrası Sayın Pakdemirli bana dönerek "Fahrettin Bey, iki dakika görüşebilir miyiz?" dediler. "Ben hayhay Sayın Bakanım, elbette görüşürüz." dedim. Orada bulunan bütün milletvekilleri ve bürokratların içinde bana "Verdiğiniz soru önergelerine cevap vermeyeceğim. Siz içeriden bilgi alıyorsunuz, içeriden size bilgi sızdırılıyor. O kişi şu mu?" diye bir de isim verdi. Şimdi, vicdanınıza soruyorum: Böyle bir Bakanlık anlayışı olabilir mi? (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu soracaksan özel bir yere çek, sor; o da yok ve diyor ki: "Sana cevap vermeyeceğim." Şimdi, benim sorularıma cevap vermeyecekmiş, önergelerime cevap vermeyecekmiş, canı sağ olsun, demek ki sorduğum sorular doğru. Bir Bakanın bu tavrı kabul edilebilir bir durum değildir Sayın AK PARTİ'liler, böyle bir anlayışla devlet yönetilemez Sayın AK PARTİ'liler. Biz bu sisteme boşuna "ucube sistem" demiyoruz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Ucube bir sistemin, ucube bir yönetimin sonucu işte bu.

Şimdi, burada, milletin iradesiyle seçilmiş bir milletvekiline aleni olarak "Soru önergenize cevap vermeyeceğim. Ben yasaları tanımam, Türkiye Büyük Millet Meclisini tanımam." diyor. Bu tavır 600 milletvekilinedir, bu tavır 83 milyon Türk milletinedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanı, yüce Meclisi itibarsızlaştıranlara karşı Meclisin itibarını korumakla mükelleftir. Sayın Meclis Başkanı, korumakla mükellefsin, bu Meclisin itibarını, bu 600 milletvekilinin itibarını; onun için göreve davet ediyorum seni.

Değerli milletvekilleri, şimdi, Sayın Bakan ne yapmış biliyor musunuz?

ZAFER IŞIK (Bursa) - Geçen gün programda konuşmadın mı Tarım Bakanımızla?

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Sayın Bakan ne yapmış biliyor musunuz? Tarım Bakanlığındaki makamını terk etmiş, Orman Genel Müdürlüğünde bir makam oluşturmuş, bir yıldır gitmiyor, gitmeyebilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Bir dakika daha...

BAŞKAN - Buyurunuz.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Şimdi, ne yapmış? Orman Genel Müdürlüğünde makamı var, makamın koridorlarını da resimleriyle doldurmuş; ne güzel, çok güzel, yapabilir.

ZAFER IŞIK (Bursa) - Bakan Bey'le oturdun, konuştun, masada çay içtin, kahve içtin; biz de oradaydık.

AYHAN EREL (Aksaray) - Bir dinle.

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Dinle, dinle.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Şimdi, Tarım Bakanlığındaki memurlar diyor ki: "Sayın Bakan, bizim Bakanlığa da bir uğrasın ya, hasret kaldık. Hatta, o resimlerini bizim Bakanlığın etrafına da, koridorlara da koysun."

Daha önemlisi, 2016 yılında biteceği söylenen Melen Barajı 3 defa ihale edilmiş ve kusur bürokratların olduğu hâlde bürokratlara gerekli ceza verilmemiş.

Et ve Süt Kurumunun -çok önemli burası- iki yıl önce aylık kilogram depolama ücreti 45 kuruşken iki yıl sonra, şimdi 15 kuruşa indirilmiş. İki yıl önce ihale verenler devleti tam 100 milyonlarca lira zarara uğratmış. Şimdi, bunun hesabını Sayın Bakan sormamış.

Yine, TİGEM, Sayıştay raporlarına göre 2019 yılında 98 milyon zarar etmiş, bunun hesabını da soran yok. Yani Tarım Bakanlığı bir batak Bakanlık. Tarım Bakanlığı tam bir bataklık bakanlığına dönmüş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Selamlama için süre alabilir miyim çünkü yetmiyor.

Tarım Bakanlığında şu anda bir talimat var: Çikolata, bisküvi, cips gibi pek çok gıda maddesinin ambalajında yer alan "Trans yağ yoktur." ibaresini çıkartıyormuş Tarım Bakanı. Soruyorum Sayın Bakan, bunu da yapıyorsan, vallahi, helal olsun sana derim.

Değerli Bakan, şimdi, burada, Bakanlığın bütün meselelerini söyleyemedim. 2 soru önergesinde 27 sorum vardı, o sorular duruyor, onun peşini bırakmam. İster cevap ver, ister cevap verme ama çiftçimizin, köylümüzün, besicimizin hakkını yediğiniz sürece bunun hesabını sorarım. Ben Konyalıyım, ben çiftçi merkezinden geliyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Konyalı çiftçinin, Türk çiftçisinin, besicisinin, köylüsünün hakkını yedirmem, hakkını yedirmem, bilmiş ol! (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)