| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 13.12.2020 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL SUNAT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim bütçesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygılarımla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmişlik düzeyini belirleyen en önemli faktörlerden biri tabii ki eğitimdir. Hükûmetin de en başarısız olduğu alanlardan biri eğitimdir; on sekiz yılda 7 bakan -ki çoğunluğu eğitimci değil- 20 kez değişen sistem ve müfredat. Bu yapı başarılı olabilir mi? "Ben yaptım oldu" anlayışıyla yazboz tahtasına çevrilen millî eğitim sistemi, cumhuriyet tarihimizin en başarısız dönemini yaşıyor. Eğitim sistemimizin önündeki en büyük engel, bu ülkeyi yöneten AKP iktidarıdır. Gençlerimizin ve öğrencilerimizin bu kötü gidişatta sorumlulukları yok, telafisi güç mağduriyetleri vardır. Sorun, ülkeyi yönetenlerde, millî eğitim sistemini katledenlerdedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün belirttiği gibi; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmeden asla başarıyı yakalayamayız. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden söz ediyoruz. Asla yeterli değil fakat her konuda, biraz önce çıkan hatipleri de gördüğümde, 2002'yle mukayese etmek gerçekten trajikomik. Böyle, bir yere varamazsınız. İkili eğitimin sonlandırılması, okullaşma oranlarının artırılması, eğitimin niteliğinin geliştirilmesi gibi hedeflerin gerçekleştirilmesi için daha fazla kaynak aktarılması gerekiyor.
Evet, sayın milletvekilleri, yükseköğretime bir bakın. Hiç durmadan böbürleniyorsunuz, övünüyorsunuz, "İkiye katladık." diyorsunuz, "207 üniversitemiz var." diyorsunuz. Marifet, açmak değil; marifet, üniversiteleri kaliteli hâle getirmek; marifet, üniversiteden çıkanları meslek sahibi etmek demek. Böylelikle siz güya işsizliği öteliyorsunuz üniversite öğrencileriyle. Gençlerimiz, üniversite mezunu olup işsiz kalmaları yetmezmiş gibi bir de aldıkları KYK borçlarının 2 katına çıktığını görüyorlar. Genç işsizliğin yüzde 35-40'lara dayandığı ve büyük çoğunluğunun üniversite mezunu olduğu düşünüldüğünde aslında iktidar milletvekillerinin başlarını önlerine eğmeleri gerekiyor, hicap duymaları gerekiyor. Plansız, programsız bölümler açıp mezun ettiğiniz gençleri ortada bırakan bir sistem nasıl sürdürülebilir, bunu düşünmeniz gerekiyor. Hiçbir öğretim üyesi olmayan, aynı tip fakülte, öğrenci ve onlarca bölüm var, yine -basına yansıdığı kadar- 273 bölümde hiçbir öğretim üyesi yok. Hiçbir gelişmiş ülkede böyle bir plansızlık, programsızlık ve adaletsizlik görmek mümkün değil sayın milletvekilleri. Üniversiteler ve öğretim üyeleri, bu iktidar döneminde her kurum gibi değersizleştirilmiştir. Akademik kariyer yapıp kadroya geçmek isteyenlerin yollarının saraydan ve sarayın atadığı rektörlerden mi geçmesi gerek sayın milletvekilleri? Çarpık siyasi kadrolaşma isteğiniz yüzünden üniversitelere de kıydınız her kurumda olduğu gibi. Yandaş birini rektör atamak için rektörlük şartları değiştirildi bu ülkede. 4+4+4 sistemi maalesef sizin ideolojik yapılanmanıza göre şekillendi, bütün eğitimciler bunun doğru olmadığını söylediği hâlde. Tüm liseleri Anadolu lisesi hâline getirip sonra "nitelikli ve niteliksiz" olarak ayırdınız. Matematik ve fen olmadan kalkınmanın olmayacağı genel kabul iken fen liselerini ve Anadolu liselerini neden değersiz hâle getirdiniz?
Evet, Sayın Bakan hafta başında bir açıklama yaptı TIMSS'in 2019 sonuçları hakkında, başarılı olduğumuzu açıkladı. 4'üncü sınıflarda matematikte 58 ülke arasında 23'üncü olmuşuz. Açıklamalardan öğrendik ki biz 4'üncü sınıf öğrencisi yerine 5'inci sınıfları sınava sokmuşuz. Yani bizim gibi de Güney Afrika ve Norveç var bu durumda olan. Bizim öğrenciler, diğer öğrencilere nazaran yarım yaş daha büyük ve bir yıl daha fazla eğitim almışlar.
Sayın Bakan, yıllardır 4'üncü sınıfları sokarak TIMSS sınavı üzerinden yapılan ölçümleme yeteneği, veri setinin bozulması ve ortadan kalkmasına sebep teşkil etmeyecek mi? 5'inci sınıf öğrencilerimizin 4'üncü sınıf öğrencileriyle girmesi ve orta sırada yer bulması da başarı mı? Yine, TÜİK ve Sağlık Bakanlığı gibi Millî Eğitim Bakanlığı verilerinin tartışmaya açık hâle getirilmesinin eğitim açısından nasıl bir kamu menfaati vardır bu konuda, bunu da sormak istiyorum.
Tabii ki hem TIMSS hem de PISA sonuçlarında öğrencilerimizin ilk sıralarda yer alması en büyük hedef olmalı, hepimiz de onur duyarız. PISA'da da ufak da olsa başarı sağlanmış ama PISA, biliyorsunuz ki akademik başarıyı ölçmüyor sadece. Okul iklimi ve öğrencilerin iyi olma hâline ilişkin verilerdeyse yani örneğin, zorbalık, disiplin, öğretmen coşkusu, desteği, okula aidiyet, öz yeterlilik ve başarısızlık korkusu gibi durumlarda ise sınıfta kalmışız.
Sayın milletvekilleri, kıt yer altı kaynaklarına sahip ülkelerde en önemli güç yetişmiş insan gücüdür, Almanya ve Japonya örneğindeki gibi. Öğretmen yetiştirme sistemini yeniden ele almak zorundayız. En zeki öğrencilerimizi öğretmenliğe yönlendirmeliyiz ve öğretmenlerimize hak ettikleri özlük hakları ve saygınlıklarını kazandırmalıyız.
Sayın Bakan, aynı dersleri alan, aynı özveriyi gösteren, aynı fakülteden mezun kişilerin farklı unvanlarda öğretmenlik yapması onur kırıcıdır. Sözleşmeli, ücretli öğretmenliği kaldırın, kadroya alın bu öğretmenleri. Ülkenin dört bir yanında öğretmen bekleyen okullar ve öğrenciler var, Sayıştay raporlarına da geçti, en az 60 bin öğretmen atanmalıdır bu yıl.
Sayın milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığı ve il, ilçe müdürlükleri bugüne kadar hangi tarikat, vakıf ve derneklerle iş birliği yaptı, biliyor musunuz? Sayın Bakan, tekrar ediyorum: Vazgeçin bu anlayıştan, siyasi baskılara boyun da eğmeyin. Yeniden, değerler eğitimi dersini koyun, yurttaşlık bilincini verin öğrencilere ve Andımız'ı yeniden çocuklarımıza armağan edin. "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım." sözlerinden kim rahatsız olur bu ülkede? (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Okulları nasıl denetliyorsunuz Sayın Bakan? Okul ve öğretmen sayısı bu kadar yüksek iken 500 Bakanlık müfettişi denetim için yeterli mi? Maarif müfettişleri arasındaki bu özlük haklarını eşitlemeyi düşünmüyor musunuz? Her seçim döneminde söz verdiniz, 3600 ek gösterge en kısa sürede de verilmelidir. Öğretmenlerimizle ilgili, "Öğretmenlik meslek kanununu çıkarın." dedik. Okul yöneticilerini, Millî Eğitim Bakanlığı görevlilerini liyakate göre atayın. PİCTES öğretmenleri var, bunları kadroya alın, proje çerçevesinden çıkarın. Eğitim fakültelerinin kontenjanlarını öğretmen ihtiyacına göre planlayın. Öğretmen atamalarında kullanılan sınavların geçerliliklerini ve mülakatları tekrar gözden geçirin.
Sayın Bakan, pandemiden önce zaten imkân ve fırsat eşitliği yönünden olabildiğince adaletsizlikler vardı, şimdi ise bunlara ek dijital uçurum yaşıyoruz. Okul öncesinden üniversiteye, öğrenme kayıplarını tespit edebiliyor musunuz acaba? 18 milyon K12 öğrencisi, 8 milyonu aşkın üniversite öğrencisi... İnterneti olmayan, dijital cihazı olmayan ve uzaktan eğitime ulaşamayan ne kadar öğrenci var tespit ettiniz mi? Söylüyorum, en az 6 milyon öğrenci uzaktan eğitime devam etmiyor, takipteyiz ve bu çalışmaları da yapıyoruz.
BTK'nin 2020 Raporu'na göre, Türkiye'de hanelerin yüzde 53'ünde sabit internet yok sayın milletvekilleri. Evinde sabit interneti olmayanların mobil internet ücretini dokuz ay boyunca ödeyebilmeleri mümkün mü? Evinde bir cihazı bulunan bir ailede, bu ailenin çok çocuklu olması hâlinde bu çocuklar uzaktan eğitimi nasıl takip edecek?
Evet, internet yapımızın fiber optik açısından yetersiz olduğu ortada. "4.5G" diyorlar, biraz önce vekiller de söylüyor, 5G'den bahsediyorlar. Türkiye'de ortalama hız 3G bile değil. 178 ülke içinde, sabit internette, ortalama internet hızına göre 101'inci sıradayız değerli milletvekilleri. 77 ülke arasında, çalışmak için bilgisayarı olan öğrenciler listesinde 64, internet bağlantısına erişimi olan öğrenciler arasında ise 70'inci sıradayız. Yahu, bırakın köyleri, Iğdır'ı, İstanbul'da altyapı sorunu nedeniyle internet olmayan yerler var. Devlet ne için var sayın milletvekilleri?
Evet, EBA üzerinde çok durmak istemiyorum ama EBA'da da aynı anda kullanan kullanıcı sayısı 1 milyon olduğunda server çöküyor, Sayın Bakan "Ne güzel, ilgi var." diyor. Sayın Bakan, sosyal medyada yaptığınız her açıklamanın altında, cihazı ve interneti olmayan veliler ve öğrenciler sizden yardım bekliyor, yardım istiyor, bu çığlıkları inşallah duyuyorsunuz. Evet, oradan buradan... Bütçede neden yok bu cihazlar ve internet konusu? Yardım kampanyalarıyla mı bunları çözmeyi düşünüyorsunuz? Kızılaya kaldıysa yandık. Bu öğrencilere cihaz, tablet, internet gelinceye kadar gerçekleşecek öğrenme kayıpları nasıl telafi edilecek? Bu Evrensel Hizmet Fonu'nda toplanan paraları soruyoruz, cevap yok. Hiçbir fon neden bu ülkede amacına uygun kullanılmaz? Evet, mağdur olan öğrencilerimize internet ücretsiz verilmeli ve cihaz anında temin edilmelidir. Eğer bunlar yapılmazsa eğitim hakkı ihlal ediliyor demektir. Devlet bunları sağlamak için vardır.
Bir an önce tüm ilgili STK'lerin, öğrencilerin, ebeveynlerin ve öğretmenlerin temsil edildiği bir eğitim, bilim konseyini oluşturmalısınız. Yurt genelinde takip edilecek genel politikayı bu konsey belirlemeli. Öyle tek tip, merkeziyetçi çözümden öte bu pandemi sürecinde sorumluluğu biraz da il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerine bırakın.
Ne güzel sevinmiştik Sayın Bakan, köy okulları açılmıştı ve bu taşımalı öğretim de kademeli olarak ortadan kalkmalıydı. Bu iktidar döneminde 20 bin köy okulu kapatıldı ve köylerden şehirlere göç yaşandı. Köylerde kimse kalmadı zaten, büyükşehirlerde de mahalle oldular. 1,5 milyon öğrenciye taşımalı sistemle eğitim yaptırıyorsunuz, vazgeçin bunlardan. Yeterli yurt ve pansiyon olmadığı için öğrencilerimiz tarikatların, vakıfların, derneklerin yurtlarında ve pansiyonlarında kalıyor. Hiç mi ders almadık geçmişten, yakın geçmişten?
Bu pandemi sürecinde her okula bir bilişim öğretmeni ve sağlık görevlisi mutlaka atanmalıdır. Yönetişim sorunumuz var Sayın Bakan. Öğretmenler dijital ders konusunda tecrübesiz, öğrencilere nasıl destek olacaklarını bilmiyorlar. Liyakatsiz atanan idareciler öğretmenlere duyuru bile yapamıyorlar, birbirlerine soruyorlar öğretmenler öğrenmek için.
Kendi kendine öğrenme becerileri gelişmeyen çocukların velileri de yeterli değilse çocukların gelişmesi çok zorda bu süreçte, özellikle 1'inci sınıflardan söz ediyorum. Okuma yazma ve sayısal okuryazarlık gibi temel alanlarda öğrenme kayıpları ve eksik öğrenmeler daha sonraki dönemlerde bilişsel gelişime ket vurur, bunu biliyorsunuz. Sayın Bakan, Sosyal Hizmetlere bağlı kreşler, bakımevleri, gündüzevleri açıldı da Millî Eğitime bağlı özellikle özel kreşler ve anaokulları neden açılmadı? Bunu da sormak istiyorum.
Meslek lisesi öğrencilerinin yaşadığı zorluklar özellikle çıraklar ve meslek öğrencilerinin stajları çok zor durumda, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Bu çocukların mağduriyetleri nasıl giderilecek? Evet, bazı lise öğrencileri hem okuyup hem çalışmak zorunda kalıyor. Bu süreçte eğitimi ile sağlığı arasında seçim yapmak zorunda kalan kaç öğrenci var, tespit ettiniz mi? Açık liselere kaydını aldıran öğrenci oranı ne -ki bu pandemiden önce başladı, çok önemli bir konudur- Sayın Bakan? Özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler için bu süreçte neler yapılıyor? Engelli öğretmenler neden atanmadı? Okul terklerine karşı nasıl bir önlem alıyorsunuz? Çocuk işçiliği böyle zamanlarda ortaya çıkar. Okulları bir ara açtınız, bildiğiniz gibi "İsteyen veli yollasın." dediniz. Ya Sayın Bakan, kaygı değil güven ortamı hazırlayacaksınız, veliye de bu sorumluluğu bırakmayacaksınız. Öğrenme kayıplarının tespitine yönelik bir çalışma yok ama imtihanların, müfredatın tamamından sorumlu tutulacağı açıklamasını yaptınız. Bunlara açıklama getirmeniz gerekir diye düşünüyorum.
Hepinizi saygı ve sevgilerle selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)