GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:29
Tarih:12.12.2020

AK PARTİ GRUBU ADINA EMİNE SARE AYDIN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Uluslararası toplum, geçmişte emsaline az rastlanır bir göç kriziyle karşı karşıya kalmıştır. Bugün dünya genelinde 260 milyona yakın göçmen, 71 milyonun üzerinde yerlerinden edilmiş kişi ve 26 milyonu aşkın mülteci var. Ekonomik nedenler, açlık, kıtlık, iç savaşlar, terör saldırıları ve siyasi belirsizlikler gibi sebeplerle bu sayı gün geçtikçe artıyor.

İnsanlar sadece daha iyi bir iş, daha yüksek bir hayat standardı için değil, hayatlarını idame ettirebilmek, karınlarını doyurabilmek, çocuklarına bir lokma ekmek bulabilmek için göç etmek zorunda kalıyorlar. Çıkılan bu umut yolculukları maalesef çoğu zaman ölümle, felaketle sonuçlanıyor.

Sadece son yedi sene içinde, çoğu kadın ve çocuk, 20 bin insan Akdeniz'de azgın dalgaların kurbanı oldu. Sahra Çölü'nün cehennem sıcağında binlerce masum hayatını kaybetti. Bugün "mülteci sorunu" diye genelleştirdiğimiz meselenin arka planında büyük bir dram, acı bir hikâye var. Sahile vuran minik çocuk cesetleri bu sorunun artık daha fazla göz ardı edilemeyeceğini tüm dünyaya göstermiştir.

Kıymetli arkadaşlar, ülkemiz 2011 yılından bu yana, sayıları 3 milyon 641 bine ulaşmış olan Suriyelilere, hepinizin bildiği gibi, ev sahipliği yapıyor. Orta Asya, Orta Doğu ve Sahra Altı Afrika ülkelerinden ülkemize yönelen işçi göçüyle de karşı karşıya olduğumuzu bilmenizi isterim.

Diğer yandan, son üç yıldır sayıları giderek artan, 113 bini aşan düzensiz göçle de ilgilenmek durumundayız. İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarımız, kolluk birimlerimiz ve valiliklerimizle iş birliği içerisinde kamu huzuru ve insan hakları arasındaki hassas dengeyi gözeterek, Ulusal Eylem Planı ve Göç Strateji Belgesi'ni referans alarak süreci başarılı bir şekilde yönetmektedir. Kendilerine bu anlamda teşekkür ediyoruz, tüm İçişleri Bakanlığımız ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü çalışanlarımıza. Bu yoğun göç akınına karşı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'yla yeni bir idari ve hukuki kapasite inşa edilerek bir yandan sosyoekonomik uyum faaliyetleri, diğer yandan yükselen ırkçılıkla sokakları ateş alanına dönen, çıkarları uğruna uluslararası hukuku çiğneyen Avrupa Birliğinin çifte standardına karşı da göçü yönetmeye çalışıyoruz.

Bugün 23 ilde toplam 20 bin kapasiteli 28 adet geri gönderme merkezi bulunmaktadır. 2016 yılından bu yana yaklaşık 1,2 milyon düzensiz göçmen yakalanmıştır. Dikkatinizi çekerim, bu rakam Avrupa'da en fazla mülteciye sahip Almanya'daki toplam mülteci rakamına denk gelmektedir. Yine, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı Harekâtları sonrasında 420 bine yakın Suriyeli gönüllü olarak ülkesine geri dönmüştür. Geri dönüşleri insan onuruna yakışır bir şekilde yönetmeye devam edeceğiz.

Değerli arkadaşlar, göç korkulacak bir şey değildir. Ben de 1969'da Almanya'ya göç etmiş, gurbetçi bir babanın evladı, gençliğini orada geçirmiş birisiyim. Yabancı düşmanlığına maruz kalmanın, etiketlenmenin ne olduğunu çok iyi biliyorum. "Mülteci, göçmen, sığınmacı, misafir" ne derseniz deyin, ülkemizde bir misafirin yabancı düşmanlığına maruz kalmasını ne tarihimizle ne de değerlerimizle bağdaştırıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bizlere düşen görev, içinde yaşadığımız göç gerçeğini kabul edip ülkemizin faydasına olacak şekilde yönetmektir. Şimdi sizlere vereceğim birkaç veriyle içimizde yaşayan Suriyeli mültecilerin sadece bir yük olarak görülmemesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Ülkemizde yaşayan Suriyelilerin çoğu esnaf ve zanaatkârlardan oluşmaktadır. Türkiye'de Suriyeli şirketlerin toplam sayısı 10 binin üzerine çıktı ve bu şirketler Türk vatandaşlarımız dâhil 100 binin üzerinde istihdam sağlamaktadır. Şu zamana kadar yüzde 60'ı Suriye ortaklı şirketlerin toplam kuruluş sermayesi 195 milyon TL'dir ve yine ülkemizde yabancılar tarafından kurulan tüm şirketlerin yüzde 20'sini Suriyeli girişimciler oluşturmaktadır. Bu şirketlerin bugüne kadar Türkiye'ye 1,2 milyar TL'lik yatırım yaptıklarını da lütfen göz önünde bulundurun ve bunu gözden çıkarmayın.

Unutmayalım ki dünyayı alt üst eden Covid-19 salgınındaki aşı çalışmalarına öncülük eden bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci de Almanya'ya göç etmiş Türk asıllı göçmenler olarak bugün dünyaya umut olan şirketlerini kendilerine ait olmayan bir ülkenin topraklarında kurmuşlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

EMİNE SARE AYDIN (Devamla) - Ancak tüm bunlara rağmen Avrupa'da evlerin yıkıldığı, camilere saldırıldığı, kimliğinden, inancından dolayı hakarete maruz kalan, dışlanan göçmenlerin haberlerini de okuyoruz. İşte tam da bu noktada bizi Avrupa'dan ayıran en önemli değerimiz, kapımıza gelen, bize sığınan misafirlere karşı ekmeğimizi de evimizi de paylaşmaktan imtina etmeyen bir millet oluşumuzdur. Ancak dünya değişiyor, göç edenlerin sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Dolayısıyla göç, akıl ve sağduyuyla yönetilirse bir güce ve zenginliğe dönüşür. Şayet siyasal körlük ve bağnazlıkla seçim dönemlerinde sırf seçmen devşirmek için mülteciyi araç gibi kullanır, nefret ve yabancı düşmanlığıyla yönetilirse kocaman bir yüke dönüşür. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Biz tüm bunların aksine, göçmenlerin beraberinde getirdikleri kültür, deneyim, tecrübe, çeşitlilik ve insan gücü açısından göçün yeni olasılıklara, fırsatlara, kültürel ekonomik zenginliklere ve ortak geleceğe kapı araladığına inanıyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)