| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 08.12.2020 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumu bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği Anayasa'mızın 74'üncü maddesinde yer alan anayasal bir kurumdur. 6328 sayılı Kanun'un 5'inci maddesi gereğince kurum, idarenin işleyişiyle ilgili şikâyet üzerine, idarenin her türlü eylem, işlem, tutum ve davranışlarını insan haklarına dayalı adalet anlayışı içerisinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlendirilmiştir. Kurum bu görevleri doğrultusunda vermiş olduğu 84.754 kararla on binlerce davanın yargıda açılmasının önüne geçmiş ve mahkemelerin yükünü hafifletmiştir.
Kurumun kuruluşundan itibaren kademeli olarak iş hacminin artması, bu şekilde, özellikle yargıya başvurmadan idareyle olan uyuşmazlıkların çözülmesi suretiyle yargının yükünün hafifletilmesi, aynı zamanda mağduriyetlerin süratle çözüme kavuşturulmasına katkı sağlamak için Kurumca verilen tavsiye kararlarının ilgili kurumlarca uygulama oranının artırılması yararlı olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak tarihimizden ve geleneğimizden gelen bu yapının sağlıklı işlemesini ve vatandaşlarımızın idareden kaynaklanan mağduriyetlerinin süratle giderilmesini önemsiyoruz ve takip ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, tüm kurumlarımızın kendi alanına yoğunlaşmasına imkân sağlamıştır. Elbette böylesi köklü yönetim sistemi değişikliğinin ideal uygulama seviyesine gelmesi vakit alacaktır. Ama her geçen gün yasama, yürütme ve yargının yeni sistem doğrultusunda kendini geliştirdiğini görmekteyiz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi amaç olarak, bölgesel ve küresel krizlere karşı daha etkin, daha hızlı ve daha kapsamlı refleksler verebilme imkânına sahip bir devlet anlayışını benimsemiştir. Demokrasinin ve cumhuriyetin özüne uygun bu reformun sahibi bizzat milletin kendisidir.
15 Temmuz gecesi "millî iradenin üstünlüğü" ilkesinin bedelini kanlarıyla ödeyerek dünya demokrasi tarihine geçen büyük Türk milleti ve 15 Temmuz darbe girişimi sırasında milletimiz tarafından meydanlarda kurulan Cumhur İttifakı, her türlü tuzak, saldırı, oyun ve ihanetin karşısında şerefli mücadelesini sergilemeye devam etmektedir.
Sayın milletvekilleri, millet olarak uzun yıllardır olağanüstü gündemlere şahit olmaktayız. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, kazanan ülkeler tarafından kurulan siyasi, ekonomik ve uluslararası düzen artık her alanda çatırdamaktadır ve insanlık kendisine yeni çareler aramaktadır. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve NATO gibi uluslararası kuruluşların, Orta Doğu'da yaşanan devlet ve terör örgütü katliamlarına, bozulan siyasal yapılara, dünyada oluşan gelir adaletsizliğine ve bunların sebep olduğu göç ve mülteci krizlerine karşı çare olmadığı görülmüştür. Daha sonra, sadece bölgemiz ve ülkemizi değil, tüm dünyayı kasıp kavuran corona virüsü salgınında bu kuruluşlar ve Dünya Sağlık Örgütü gerek sağlık sistemleri gerek ekonomik düzenlemeler ve gerekse toplumsal sorunların çözümü noktasında yine başarısız olmuştur. Mevcut küresel düzenin, tüm insanlığı kapsayacak ve birleştirecek şekilde işleyişinden sorumlu olan tüm yapıların hemen hemen tamamı sınıfta kalmıştır. Dünyanın yaşadığı yeni krizler, yeni sınamalar ve yeni ihtiyaçlar karşısında etkisiz kalan bu kurumlar ve "gelişmiş" diye ifade edilen pek çok ülke corona krizinde kendi vatandaşlarına dahi fayda sağlayamamıştır.
Türkiye, inançları, Batı'nın tarihsel hesapları ve sahip olduğu doğal kaynaklar nedeniyle bütün dünyanın gözünün üzerinde önünde olduğu, son yirmi yılda tüm küresel krizlerin yaşandığı bir coğrafyanın tam merkezinde bulunmaktadır. ABD'nin işgal ettiği Irak, yıllardır iç savaş yaşayan Suriye, ABD'yle yıllardır soğuk savaş hâlinde olan İran, otuz yıldır Azerbaycan topraklarını işgal eden Ermenistan, Batı'nın her yüz yılda bir önümüze koyduğu şımarık çocuğu Yunanistan, kuzeyde Rusya, Doğu Akdeniz'de yine küresel bir sorun olan Kıbrıs ve Libya... Kalıcı barışa ve huzura kavuşmaması için bilerek istikrarsız bir bölge hâline getirilmeye çalışılan bu coğrafyada kendi göbek bağımızı kendimizin kesmek zorunda olduğu ortadadır. Bu anlayışla hareket eden Azerbaycanlı ve Kuzey Kıbrıslı soydaşlarımız da dayatılanların karşısında tek ses, tek nefes, tek yürek hâlinde dik durmuşlardır.
Sınır ötesinde bu denli çetin bir dönemden geçerken ülkemizde de terör örgütleri, onların siyasi uzantıları ve etki ajanlarına karşı çok ciddi mücadeleler verilmektedir. Ülkemizde, yeni ABD Başkanının seçilme sürecini, Amerika'nın ve Avrupa Birliğinin yaptırım tehditlerini hevesle bekleyen; denizlerde gemilerimizin basılmasını, coronadan her gün binlerce ölüm haberi gelmesini isteyen, Oruç Reis ve Fatih gemilerinin başarısından rahatsız olan bir yapıyla karşı karşıyayız. Ülkemizin göz bebeği olan kurumlarımızı, ordumuzu ve verilen bağımsızlık mücadelesini yıpratmak için dışarıdan aldıkları talimatları uygulayan kim olursa olsun Milliyetçi Hareket Partisi olarak elli iki yıldır onların karşısında dik durduk ve durmaya da devam edeceğiz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İşte bunun için, liderimiz, Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi'nin ifade ettiği gibi Cumhur İttifakı, Türkiye'nin yegâne umududur. Cumhur İttifakı yaşayacaktır, reformları bir bir, tek tek hayata geçirecektir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, Türk milletinin geleceğinin mimarı olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisinin, iktidar için boyunlarını başka ülkelere uzatanlarla mücadelesi, Türk milleti var oldukça devam edecektir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken bütçenin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, Gazi Meclisi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)