| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin İlk Görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 07.12.2020 |
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe, bir hükûmetin en somut performans ölçütüdür. 2003 ve 2019 döneminde, Meclisteki bütçe sunuşlarında, hükûmetlerimizin bütçe açığının millî gelire oranı hedeflerinin ortalaması yüzde 3,63'tü, aynı dönem içerisinde gerçekleşme oranı ise yüzde 2,42 oldu, hedeflenenin çok üzerinde bir performans gerçekleştirilmiştir. Bu ortalamayı yukarı çeken ise yüzde 12'lerden teslim aldığımız oranları 2006 yılına doğru kademe kademe düşürdüğümüz ilk üç yıldır. Küresel kriz sonrası dönemde yani 2010-2019 döneminde ise ortalama yüzde 1,72'lik bir bütçe açığı verilmiştir. Bizden önceki on yıllarda yani bu 90'lı yıllar dediğimiz dönemde ise ortalama yüzde 6,5'luk bir bütçe açığı söz konusudur.
Değerli milletvekilleri, 2021 yılı bütçe gelirleri 1 trilyon 101 milyar lira olarak öngörülmüştür. Gelirlerin 923 milyarının vergilerden, 178 milyarlık kısmının ise vergi dışı alanlardan elde edileceği planlanmaktadır. Bütçe giderleri ise 1 trilyon 346 milyar lira olarak öngörülmüştür. Yıl sonu 245 milyar lira bütçe açığı ve yüzde 4,3 bütçe açığına oranıyla, millî gelire oranıyla kapatılması hedeflenmektedir. Aynı şekilde 2022'de yüzde 3,9; 2023 yılında ise yüzde 3,5 bütçe açığı öngörülmektedir.
Sayın milletvekilleri, bakın, burada bütçe ve faiz giderleriyle ilgili konuya bir açıklık getirmek istiyorum. Bizden önce konuşan hatipler bazı noktalara vurgular yaptılar. Kemal Bey ayrıldı sanırım, bunları kendisinin de duymasını isterdim.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Biz duyarız.
MEHMET MUŞ (Devamla) - AK PARTİ iktidarından önce, 100 liralık bir bütçenin 43 lirasını sadece faize veriyorduk yani böyle bir Türkiye devralmıştık, 43 lirası faize gidiyordu ve bu rakam bu dönemlerde yüzde 9-10'lara kadar düşmüş vaziyette. Yani 100 liralık gelirin 10 lirası faize ayrılıyor. Peki, aradaki 35 lira nereye gitti? Sağlığa, eğitime, millî savunmaya, sosyal yardımlara veya sayamayacağımız bilumum hizmetlere gitti. Bu tablo, faiz-hizmet dengesinde AK PARTİ iktidarlarında resmin millete hizmet lehine nasıl döndüğünün açık bir göstergesidir.
Son yıllarda Ana Muhalefet Partisi Lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantılarında, az önce de burada defaaten Londra'daki tefecilerden bahsetmiştir -kendi ifadesidir bu, bize ait bir ifade değil- "Londra'daki tefecilere şu kadar faiz ödediler..." Burada bir faiz hesaplaması da kendisi yapmıştır. Şimdi, sizlere bir rakam vereyim: Sayın Kılıçdaroğlu'nun özlediği tablo olsaydı eğer, yani 100 liralık gelirin 43 lirası faize gitmiş olsaydı nasıl bir tablo olurdu? Sonra takdiri sizlere bırakmak istiyorum. Eğer 2021 yılının bütçesinde, bahsettiğim gibi, faiz giderlerinin oranı yüzde 43'te kalsaydı bugün planlanandan 400 milyar daha fazla biz faiz ödüyor olacaktık. Bu, faizleri düşürmeyle beraber milletimizin kasasında kalmıştır.
Şimdi, burada döviz noktasında bir hesaplama yaptı Kemal Bey. Eğer bu faiz oranları düşmemiş olsaydı -bakın, CHP Grubuna söylüyorum- 766 milyar dolar daha fazla faiz ödüyor olacaktık. Dolayısıyla, faizlerin aşağı çekilmesiyle beraber bu 766 milyarlık rakam milletimizin kasasında kalmıştır ve hizmet olarak millete gitmiştir. Yine, az önce bazı rakamlar verildi, borsadaki şirketlerin değerlerinden bahsedildi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ortada para yok!
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kasada para yok!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi, borsadaki şirketlerin değerlerinden bahsedildi, bir mukayese yapalım: Amerika, değil mi? Dünyadaki rezerv para birimlerinden euro ve dolar var. Amerikan borsalarının değeri geçen sene 36 trilyon dolarken bu sene 16 trilyon dolara düşmüş, dolar olarak düşmüşler.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Çoktan çok gider.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Borsa İstanbulun değeri geçen sene 1,5 milyar dolardı, bu sene 2 milyar dolara çıktı ve bunun yüzde 10'u 200 milyon dolara satıldı. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasından bu yüzde 10'luk hisse devralınmıştı. Bu devraldığımız rakam 200 milyon doların çok çok altında bir rakamdır, çok üstünde bir rakamla satılmıştır.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kaç para?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Kaç para diye soranlara: Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasıyla gizlilik sözleşmesi imzalandı. Onlar açıklamayı uygun bulsun, biz rakamı açıklayacağız. Onlardan sorabilirsiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yine, 2019 yılı kârı... Bakın, burada, Sayın Genel Başkan "On beş ayda bu parayı çıkartıyorlar; böyle yağlı iş nerede, böyle kârlı iş nerede?" Burada da hesap hatası var. Zaten hesaplar doğru olsa CHP bu tarafta otururdu, o tarafta değil. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
2019 kârı 1 milyar, bakın, 2019 kârı 1 milyar TL. 200 milyon dolara satılmış, yüzde 10'u, 1,6 milyar liraya satılmış yani kârından hesapladığınız zaman bunun geri dönüşü on beş, on altı yıla tekabül ediyor. Fakat burada verilen bilgiler... Ben düzeltmiş olayım, doğru bilgileri kamuoyuyla paylaşmış olayım.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Onlar doğru bilgi.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Onların hepsi yalan.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, bakın, Kemal Bey burada şöyle bir ifade daha söyledi, dedi ki: "Biz bu sefer sizi göndereceğiz." Biz bunu çok dinledik.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hadi gel, hodri meydan.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Seçim kararı alın, hemen...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Cevabı... Bakın, cevabı ben vermiyorum. Arkadaşlar, sabırlı olun. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) - En son siz yenildiniz.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Kemal Bey'e cevabı biz vermiyoruz, Kemal Bey'e cevabı Cumhurbaşkanı adayları veriyor, Muharrem İnce veriyor. Diyor ki: "Yenmiş de yenmiş. Çıkmışsın yenmiş. Yenmiş de yenmiş. Her seçimi yenmiş." (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla akıbetimiz yine bu olacaktır. Bakın, kayıtlara geçsin, burada ana muhalefet liderinin doğal aday olması en normal şeydir çünkü büyük partidir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Milletin karnı aç, karnı. Aç, karnı aç, onları anlat.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Burada özellikle sordu arkadaşlarımız "Geliyoruz, aday mısınız?" dedi, cevap yok. "Adayız." dese kayıtlara geçecek. Ya, Engin Altay aday olsun bir şey demiyorum, aday çıkaramıyorlar.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sana ne kimin aday olacağından.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Dolayısıyla, Kemal Bey buyursun, çıksın karşımıza, 2023'e zaman da var, aday olsun.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Karnı aç milletin, karnı.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ya, ne biliyorsun sen?
BAŞKAN - Sayın Altay, Grup Başkan Vekilisiniz siz, lütfen.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkanım, bakın, pandemi süreciyle alakalı, yine Genel Başkan burada ifadelerde bulundu: "Hükûmet bu işi yönetemiyor, Hükûmet şunu yapamıyor." Bakın, değerli milletvekilleri, pandemi sürecinde Hükûmet üzerine düşeni yaptı. Dünya Sağlık Örgütüne göre de bu süreci en iyi yöneten ülkeler arasında geliyor Türkiye.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - En kötü 4 ülkeden biriyiz ya!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Ya, arkadaşlar, bakın, İstanbul'da otobüsler pislikten mantar tuttu. Daha otobüsleri temizleyemiyorsunuz ya! Sizin temel göreviniz otobüsleri temizlemek, onları temizleyin önce. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Hayatında otobüse bindin mi?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakın, insanlar balık istifi gibi gidiyor, garajdaki otobüsleri yola çıkarıp milletin hizmetine sunmaktan aciz bir yönetim var. (CHP sıralarından Gürültüler)
Dolayısıyla, insanların bir yerden başka bir yere gitmesini temin etmek sorumluluğu belediyelerdedir, daha bunu bile yapamıyor. "Merkezî hükûmet şunu yapsın, bunu yapsın..." Bırakın arkadaşlar merkezî hükûmeti, siz elinizdeki yerel yönetimlerde yapılması gerekenleri bir yapın.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sana merkezî hükûmet verilecek Beyefendi, duymadın galiba!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakın, bir diğerini daha söyleyeyim, bir şey daha söyleyip konuşmama devam edeceğim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Konuş!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Burada şunu söyledi Sayın Genel Başkan, dedi ki bizim gruba dönerek: "Kurşun asker, her şeye "evet" diyorlar."
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Aynen öyle.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, kurşun asker arıyorsanız önce kendi grubunuza bakacaksınız.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bizde kurşun asker yok.
MEHMET MUŞ (Devamla) - "Aykırı bir ses çıkaranı kapının önüne koyarım." dedi. Ağlaya ağlaya 20 milletvekilini kiralık verdiniz İYİ PARTİ'ye, ağlaya ağlaya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Hani irade, hani irade? Bakın, kurşun asker... Bunlar belki çinko asker, kurşunu da geçtiler, çinko, çelik asker.
Sayın Başkan, bakın, bunlara şunu söylediler: "Eğer kabul etmezseniz listeye yazmayacağız, giderseniz sizi tekrar listeye koyacağız." (CHP sıralarından gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Hepsi alındı bunların, hepsi alındı.
BAŞKAN - Sayın Gürer, hatibi dinleyelim.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Yani liste sırası için iradeler kiraya verildi ve tekrar iade edildi. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Gürer...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Evet, en çok Ömer Bey ağlıyordu. (CHP sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, bakın, Tank Paleti Fabrikası... Değerli arkadaşlar, bu Tank Palet Fabrikası değil, tank paleti üretiyor, palet. Şimdiye kadar tank üretti de biz mi görmedik bunu? Biz bu dönemde üreteceğiz bunu. Bakın, Türkiye'nin yöneldiği ve hayata geçirdiği, girdiği bu işletme yönetimi -şimdi İngilizce okuyorum, HDP'li arkadaşlar alıp baksınlar nasıl yazılmış diye- "..."(x) yani kısa ismiyle.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Tank nerede? Tank yok. Fabrika nerede? Katar'da.
MEHMET MUŞ (Devamla) - İngiltere 1990 ve 2000'li yıllarda bütün askerî bakım onarım tesisinin işletme hakkını yirmi beş yıllığına devretmiş. Bunun ismi İngilizce olarak -tabii uluslararası bir çalışma modeli- fakat bunu muhalefet takip edemediği için meseleyi çarpıtmanın derdine düşmüş.
Şimdi, bakın, bu "Londra'daki tefeciler" tabiri -bakın, insan iddiasından vurulurmuş- Kemal Bey bu Londra'daki tefecilere laf ediyor, fakat bunlar tefeciyse CHP'li belediye -tabir bize ait değil, biz sizin gibi bakmıyoruz, biz uluslararası finans çevreleri olarak bakıyoruz, sizin gibi bakmıyoruz- İstanbul Büyükşehir Belediyesi 580 milyon dolar, nihai getiri kuponu, 6,6'yla borçlandı. (CHP sıralarından gürültüler)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Maliye Bakanınız niye alındı?
MEHMET MUŞ (Devamla) - 580 milyon dolar, Londra'daki tefecilerden CHP'nin belediyesi borç aldı. Şimdi, eğer bunlar tefeciyse siz belediyenizi bu tefecilere niye gönderdiniz? Hem Londra'daki tefecilerden faiz almayı büyük bir başarı olarak gösteriyorsunuz... Bakın "listeleme" diyor, Londra, tabi olduğu hukuk: İngiliz hukuku. Bakın, siz yönetime geliyorken "Borçlanmayacağız, İstanbul'un kaynakları İstanbul'a yeter..." Ama geldikten sonra 20 milyara yakın borçlanma yetkisi alındı, bunun bir kısmı borçlanıldı, en sonunda 580 milyon dolar Londra'daki tefecilerden alındı.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Türkiye'nin notunu düşüren sizsiniz, siz!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Peki, Genel Başkan "tefeci" diyor, Belediye Başkanı kutlama töreni yapıyor, hem de tefecilerin eline düşmüş ve Belediyeyi peşkeş çekmiş.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sizi gidi faizciler sizi!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Diyor ki: "Çok düşük orana borçlandık." (CHP sıralarından gürültüler) Niye biliyor musunuz? Belediyenin mali yapısı o kadar güçlü ki görür görmez atladı adamlar, o sizin başarınız değil, bizim başarımız, size cillop gibi bir belediye devretmişiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, şimdi bu dediklerimi, değerli arkadaşlar, burada birisi not alsın, bunları Sayın Genel Başkanınıza iletin. Faik Öztrak ne diyor peki? Faik Öztrak diyor ki: "Borç alan, emir alır." Bakın, şimdi, CHP Londra'daki tefecilerden emir alacak. O hâle düşürdüler belediyeyi, ben demiyorum, Faik Öztrak diyor. Kemal Bey kendine has üslubuyla her zaman şöyle der: "Hemen o parayı iade edin kardeşim." Hadi buyurun edin, hadi etsenize, hadi edin. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - At izi it izine karıştı...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Hadi bakalım, Sayın Genel Başkanınız Kemal Bey, bu 580 milyon doları Londra'daki tefecilere iade ettirebilecek mi? (CHP sıralarından gürültüler) Göreceğiz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ya, her şey iyi, güzel; Maliye Bakanı niye bıraktı görevi?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Belediye Başkanı, Kemal Bey'i mi dinleyecek yoksa Londra'daki tefecileri mi dinleyecek? (CHP sıralarından gürültüler) Eğer Kemal Bey bu 580 milyon doları iade ettirebilirse ben de bu kürsüye çıkacağım, kendisinden özür dileyeceğim, söylediklerimin hepsini geri alacağım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Her şey iyiyse Maliye Bakanı niye bıraktı?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakalım, Kemal Bey sözü Belediye Başkanına geçecek mi, geçmeyecek mi? Eğer bunu iade ettiremezse Kemal Bey'in burada söylediği bütün her şeyi alın, çöpe atın, hiçbir değeri yok.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - Sen ne yapacaksın Belediyeyi, Berat'ı anlat, Berat'ı. Sen ne yapacaksın Belediyenin bütçesini?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi, Sayın Başkanım...(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar...
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, orayı...
BAŞKAN - Takip ettim ben, onu da takip ettim. (CHP sıralarından gürültüler)
Ama ses duyulmuyor, bu kadar olmaz ki, lütfen. Her şeyin makul bir haddi var.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 yılında küresel ekonomi... (CHP sıralarından gürültüler)
Bu gerçeklerin acıtıcı bir özelliği vardır; bağırtır, gerçekler bağırtır arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
2020 yılında küresel ekonomi tam anlamıyla Covid-19 salgını etkisinde kalmıştır. Çin'de başlayan Covid-19 salgını bir müddet sonra tüm dünyaya yayılmıştır. 2020 yılında küresel ekonomi, 2008 krizinden daha derin bir krize girmiştir. 2009 yılında, küresel kriz döneminde, küresel ekonomi yalnızca yüzde 0,08 küçülürken IMF 2020 yılında küresel ekonominin yüzde 4,4 küçüleceğini tahmin etmektedir.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Millet ekmek istiyor, ekmek.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Aynı şekilde, 2020 yılı için, gelişmiş ekonomilerin yüzde 5,8; euro bölgesinin yüzde 8,3 ve gelişmekte olan ülkelerin yüzde 3,3 daralacağı öngörülmektedir.
Bundan yaklaşık iki yıl önce, 2018 Ağustos ayında, Türkiye ekonomisinin gerçekleriyle bağdaşmayan bir kur atağına maruz kaldık ve Türkiye, bu kur atakları sürecinden hızlı bir şekilde çıkmayı başardı. (CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, 2019 yılında Türkiye'nin hane halkı borcu yüzde 14 olarak gerçekleşti, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 41. Aynı şekilde, 2018'in birinci çeyreğinde 222 milyar dolar olan reel sektörün borcu bugün itibarıyla, iki buçuk senede 60 milyar dolar azalarak 163 milyar dolara düşmüştür. Türkiye ekonomisi 2019 yılının dördüncü çeyreğinde yüzde 6, 2020'nin ilk çeyreğinde ise yüzde 4,5 büyümeyi başarmıştır, ta ki bu Covid salgınına kadar. Dolayısıyla, değerli arkadaşlarım, Covid salgınından dolayı ikinci çeyrekte yüzde 9,9 küçülmüş, sonra üçüncü çeyrekte yüzde 6,7 büyüme kaydedilmiştir.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - Ya, bu Maliye Bakanı neden istifa...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakınız, IMF'ye göre, 2019 yılında yüzde 104 olan gelişmiş ülkelerin kamu borç yükünün bu sene yüzde 124'e çıkması bekleniyor. Aynı şekilde, 2019 yılında yüzde 52 olan gelişmekte olan ülkelerin kamu borç yükü ise yüzde 64'e çıkacak; Türkiye ise yüzde 41 seviyelerindedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız, Türkiye bu yıl için 41 milyar dolar turizm hedefi planlıyordu, maalesef, 11 milyar dolarla kapattık; 30 milyar dolar orada açık verdik. Aynı şekilde, geçen sene 181 milyar dolar olan ihracatımız 190 milyar dolar olarak hedeflenmişti ama maalesef, bu da 166 milyar dolar gibi bir rakamla kapanacak; 24 milyar dolarlık bir kaybımız var. Dolayısıyla, bu pandemiden dolayı sadece bu 2 kalemden 54 milyar dolarlık bir kayıp verilmiş durumda. (CHP sıralarından gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Neden Sağlık Bakanı verileri doğru vermediği için Türkiye'yi...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamı süreye göre ayarladığım için bazı yerlerini atlamak durumunda kalıyorum.
Bilindiği üzere, ekonomi, hukuk ve demokrasi, tabiri caizse, birbiriyle at başı gitmesi gereken, birbirine paralel olan önemli unsurlardır.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Hukuk ve demokrasi olmayınca ekonomi olmuyor mu?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bu minvalde, AK PARTİ iktidarları döneminde gerek hukuk gerekse temel hak ve hürriyetler konusunda önemli reformlar gerçekleştirildi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Onlar olmayınca para da olmuyor.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Elbette, bugün, reformlar devam etmekte, edecektir. Hukukta, demokraside, temel hak ve hürriyetler alanında daha ne gibi reformalar yapabileceğimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında hep beraber konuşacağız ve inanıyorum ki gereken adımlar atılacak.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yirmi yıl oldu!
MEHMET MUŞ (Devamla) - AK PARTİ Grubu olarak biz, hukuku ve demokrasiyi sadece ülkemizin ekonomik standardını yükseltmek ve yabancı sermayeyi çekmek amacıyla değil, vatandaşlarımızın hayat standartlarını arttırmak, hak ve hürriyetlerini güçlendirmek, refahını ve mutluluğunu arttırmak için istiyoruz ama üzülerek görmekteyiz ki özellikle bazı muhalefet çevreleri tarafından hukuk reformu tartışmaları terör yandaşlarının salıverilmesine indirgenmek istenmektedir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bülent Arınç dâhil mi?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Mesela, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu terör hükümlüsü Demirtaş ve tutuklu Osman Kavala yargılamaları için "Göğüslerinde şeref madalyası olarak taşıyacaklar." ifadesini kullanmaktadır.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bülent Arınç da dâhil mi?
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Bülent Arınç da dedi onu, Bülent Arınç.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Hukuk reformundan terör destekçilerinin tahliye edilmesini anlamak, en hafif tabiriyle, aymazlıktan kaynaklanmaktadır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun şeref madalyası taktığı Demirtaş, 7 Eylül 2015 tarihinde çukur eylemleri esnasında yaptığı bir açıklamada Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı... (CHP sıralarından gürültüler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sussanıza kardeşim ya, ayıptır ya! Ne bağırıyorsunuz? Biz böyle mi yaptık?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Ayıp diye bir şey var ya!
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen ya, bu nedir! (AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
Sayın Muş bir dakika.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, konuşamıyorum ki zaten. Süreme ekleyin.
BAŞKAN - Arkadaşlar, anlamlı bir cümle duyamıyorum, gürültü bu, gürültü. Lütfen, Genel Kurulun huzurunu bozmayın. Bakın, bununla ilgili başka tedbirler almaya zorlamayın beni! Lütfen... Herkes bir birini itham ediyor, böyle bir şey yok. Kürsüdeki hatibe söz verdim, başka kimseye söz vermedim. Lütfen...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri... (AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Karşılıklı konuşacak olanlar çıksınlar, kuliste konuşsunlar aralarında.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri... (AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
Başkanım, bu...
BAŞKAN - Sayın Muş, bir dakika, sakinleşsin... Ben sürenize ekleyeceğim sizin.
Sayın Grup Başkan Vekilleri, lütfen kendi gruplarınıza... Biliyorsunuz, bu, İç Tüzük'e aykırı, uyarma cezası gerektiren bir durum, Genel Kurulun faaliyetini engelliyor konuşanlar.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Başkanımız...
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Onlara söyleyin, onlara söyleyin!
BAŞKAN - Kim olursa, hangi partiden olursa olsun... Söylediğim hepiniz için geçerli.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, keşke Sayın Genel Başkanımız konuşurken de AK PARTİ'yi bir uyarsaydınız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Biz böyle mi yaptık?
BAŞKAN - Ama böyle değildi ki, Sayın Genel Başkan konuşabildi. Kürsüde, konuşturmuyorsunuz. Lütfen...
Buyurun.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mesela, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu terör hükümlüsü Demirtaş ve tutuklu Osman Kavala yargılamaları için "Göğüslerinde şeref madalyası olarak taşıyacaklar." ifadesini kullanmaktadır. Hukuk reformundan terör destekçilerinin tahliye edilmesini anlamak, en hafif tabiriyle, aymazlıktan kaynaklanmaktadır.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun şeref madalyası taktığı Demirtaş, 7 Eylül 2015 tarihinde, çukur eylemleri esnasında yaptığı bir açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı PKK'dan yana olduğunu beyan ederek aynen şunları söylemiştir: "Halk karşısında bütün ordular çaresizdir; işte Tayyip Erdoğan'ın, sarayın ordusu ve polisi de yenildiler, yine yenilecekler." Bakınız, değerli milletvekilleri, çukur eylemlerinde halk yok, PKK var. Demirtaş bunu bile bile güvenlik güçlerimize karşı PKK'yı desteklediğini açıklamaktadır. Bu ordu ne Tayyip Erdoğan'ın ne sarayın ordusudur; bu ordu Türk milletinin ordusudur, bu polis Türk milletinin polisidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve o çukurları kazanlarla ilgili de gereğini zaten kahraman Mehmetçik'imiz yapmıştır. Çocuk katili PKK'yı terör örgütü olarak görmediğini her fırsatta ilan eden Demirtaş'ın bu teröre sahip çıkan sözlerini görmezden gelip aklamaya çalışarak neyi amaçlamaktasınız?
Sayın Kılıçdaroğlu'nun şeref madalyası taktığı bir diğer kişi olan Osman Kavala, 4 Ağustos 2015 tarihinde, İMC Televizyonu'nda aynen şunları söylüyor: "Bazı durumlarda bir muhalefet hareketinin de silahlı muhalefet hareketinin de siyaseti belirlemede rolü vardır." Bakın "silahlı muhalefet" diyor. Her ne kadar bazıları PKK'yı İŞİD'le ve benzeri örgütlerle mukayese etseler de burada meşrulaştırma yapıyor. Şu anda PKK rasyonel siyaset yapma kapasitesine sahip bir örgüt, bunu da sözcüleri konuşmalarında ifade ediyorlar. Şimdi bakın, CHP Grubuna sesleniyorum: Bu methiyeler düzdüğünüz Kavala "silahlı muhalefet" diyor. Demokrasilerde silahlı muhalefet olur mu? Silah işin içine girince bunun adı muhalefet olmaz, terör olur. (CHP sıralarından gürültüler) Şimdi soruyorum: Sayın Kılıçdaroğlu, hangi akılla, hangi vicdanla, hangi anlayışla bu terör sevicilere şeref madalyası takıyorsunuz? Unutulmasın ki bu ülkede şeref madalyasını hak edenler terörle mücadelede canını siper eden aziz şehitlerimiz ve gazilerimizdir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Esnaf aç, esnaf aç.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, yine üzülerek ifade etmek isterim ki Türkiye tarihinde ilk kez bir muhalefet partisi Genel Başkanı bir başka ülkenin devlet başkanından "demokrasi çağrısı" adı altında Türkiye'nin iç işlerine müdahale etmesi talebinde bulunmuştur.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Yalancısın!
MEHMET MUŞ (Devamla) - CHP'nin hem Genel Başkanı hem dış politika danışmanı, bu çağrıyla, seçilen Amerikan Başkanından Türkiye'nin iç işlerine müdahale etmesini istemiştir. Sandıktan, milletten umudunu kesen CHP...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Daha önce seçim kararı alsanıza, seçim kararı alın hemen.
MEHMET MUŞ (Devamla) - ...ABD seçimi öncesi Türkiye'de muhalefeti destekleyerek iktidarı düşüreceğini söyleyen zihniyete yeşil ışık yakmaktadır.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yürek varsa alın seçim kararını, hemen.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bu, CHP açısından bir utançtır. Nitekim CHP içerisinden sağduyulu bir ses de "Demokrasi için yabancılardan çağrı beklemek züldür." ifadesini kullanarak CHP yönetimine tepki koymuştur. İçinizden bir arkadaşınız söylüyor, o bile rahatsız olmuş.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Onu sizin için söyledi.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Amerika'dan Türkiye'nin iç işlerine müdahale etmesini isteyenlerin her fırsatta Kuvayımilliye ruhundan bahsetmesi ise büyük bir tezattır. Açıkça ifade edelim ki bu çağrı Kuvayımilliye'nin değil mandacı zihniyetin yansıması olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Esasen CHP, Atatürk'ün "Yurtta barış, cihanda barış." siyasetini bir yana bırakıp Türkiye kiminle dostsa ona düşman, kiminle düşmansa ona dost politikasına geçmiştir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Dost kalmadı ki zaten.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Türkiye'nin hangi ülkeyle sorunu varsa o ülkenin tezlerini dile getiren bir anlayışla karşı karşıyayız.
Ermenistan işgaline karşı bizler Azerbaycanlı kardeşlerimize her türlü desteği vereceğimizi açıklarken CHP'nin dış politika danışmanı "Türkiye Azerbaycan'a Suriyeli cihatçıları gönderiyor." tezviratını yaparak Ermenistan'ın tezlerini dile getirmiştir. Dünya bu iftirayı Ermenistan'dan önce CHP'den duymuştur.
Yine, Türkiye'nin Libya'da silah ambargosunu deldiği yalanını Türkiye düşmanlarından önce CHP dile getirmiştir. "Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye'de küçük çocuklara silah eğitimi veriyor." sözleriyle Türkiye'ye iftira atan da yine CHP olmuştur. Önce "Doğu Akdeniz'de Türkiye niye yok?" deyip, Türkiye Libya'yla anlaşma yapınca "Libya'da ne işimiz var?" deme çelişkisini gösteren yine CHP olmuştur. Keza geçtiğimiz günlerde...(CHP sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hâlâ söylüyoruz, Libya'da ne işimiz var?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, Sayın Genel Başkanınız Yunan medyasına manşet oluyor. Ne diyor Yunan medyası, onu dinleyin ya, boş verin diğerlerini. Geçtiğimiz günlerde, yardım malzemesi taşıyan bir kargo gemisine -Türk kargo gemisi, Türk bayrağı var- Yunan bir askerin komuta ettiği Alman fırkateyninin uluslararası hukuka aykırı şekilde yapmış olduğu baskını Sayın Kemal Kılıçdaroğlu meşru göstermeye çalışıyor. Beş saat zaman vermemişler... On saat de vermem arkadaş, izin vermeden o gemiye çıkamazsın! Çıkamazsın, uluslararası hukuk bunu söyler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Cevap vermeyince çıkabilirsin diye bir şey yok. Kendi ülkemize karşı yapılan bu korsanlığa hangi akılla, hangi mantıkla sahip çıkıyorsunuz?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Çok ayıp, çok ayıp!
Biz o gemiyi herkesten önce tanıdık; çok ayıp yaptığın, çok ayıp!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sizin Türkiye'yi suçlayan sözlerinizi Yunan basınının sevinçle verdiğini biliyor musunuz?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Arkadaş, biz herkesten önce tanıdık. Çok ayıp!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakın, Yunan basını, manşette ne diyor: Ben söylemiyorum, Yunanistan bu açıklamadan cesaret alıyor. "Türk muhalefeti Yunan komutanının Libya'ya giden gemide arama yapmasını haklı buldu."
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sizin âcizliğinizden cesaret alıyor, ne açıklaması, âcizliğinizden cesaret alıyor.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bu üzücü bir şeydir. Ben, muhalefet adına üzülüyorum, ana muhalefet adına üzülüyorum. Ben ana muhalefet lideri olsam, benle alakalı Yunanistan'daki gazeteler bu manşeti atsa kendi grubumun yüzüne bakamam. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Hâlinize üzülün, hâlinize.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Ne yazık ki böyle bir muhalefet anlayışı Türkiye'ye fayda sağlamaktan ziyade Türkiye'nin ayağına pranga olmaktadır.
Üzülerek görmekteyiz ki CHP âdeta Türkiye'nin başarılarından rahatsızlık duymaktadır. Mesela, Karadeniz'de Türkiye'nin en büyük doğal gaz rezervini bulduk. Bu keşfe millet olarak hep birlikte sevindik ama CHP Genel Başkanı, sanki bu ülkede hiç böyle bir gelişme olmamış gibi, en ufak bir yorum yapmadı, yapamadı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Asgari ücret kaç lira?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Arkadaşlar, Ekim 2023'te seçimi siz kazanırsanız gazı siz getireceksiniz, bundan gurur duyun. Biz gazı alıp gitmeyeceğiz, orada duruyor. Buna mukabil, bazı CHP'li yöneticiler ise doğal gaz bulmanın ne kadar zararlı olduğunu anlatmaya çalıştı. Neredeyse doğal gaz bulduğumuz için özür dilememiz gerektiğini söyleyecek noktaya geldiler. Tabii, biz bunu şu zihniyete bağlıyoruz, ne demişti CHP'li bir yönetici: "Siz dünyanın en doğru işini yapsanız da biz alkışlamayız." Böyle bir muhalefet anlayışını kamuoyunun takdirine bırakıyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletimizle her türlü sorunun konuşulduğu, tartışıldığı, çözüme kavuşturulduğu kutlu bir çatıdır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Denk bütçeye gel!
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bütçeden söz etsene birazcık!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Siyaset gizli kapaklı pazarlıklarla yürütülen millete kapalı bir süreç değil, milletle birlikte yürütülen şeffaf bir süreçtir. Biz AK PARTİ olarak, Milliyetçi Hareket Partisiyle birlikte, 15 Temmuz sonrası oluşan millî birlik ve beraberlik ruhu çerçevesinde Cumhur İttifakı'nı oluşturduk. Ne yaptıysak, hangi adımı attıysak milletimizin gözü önünde, şeffaf bir şekilde yaptık. Milletimizden gizli saklı hiçbir şeyimiz olmadı ama bugün üzülerek öğreniyoruz ki karşımızda milletten gizli saklı iş çeviren, kapalı kapılar ardında gizli pazarlıklarla siyasi mühendislik çalışmaları yürütenler bulunmaktaymış. Bunu İbrahim Kaboğlu açıklıyor, benim sözlerim değil. İbrahim Bey'e sorun. (CHP sıralarından gürültüler) Bakın, 2018 seçimleri öncesi, kamuoyundan gizli olarak, İbrahim Kaboğlu'nun açıklamaları... İYİ PARTİ, HDP, CHP ve Saadet Partisinin "yeni anayasa çalışması" adı altında anayasa değişikliği ittifak çalışması yaptığını öğrenmiş bulunmaktayız.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Berat Albayrak...
MEHMET MUŞ (Devamla) - CHP Milletvekili İbrahim Kaboğlu, 2018 yılının Ocak-Nisan ayları arasında, kamuoyundan gizli olarak, HDP'nin de dâhil olduğu bu çalışmaların yapıldığını açıkça ifade etmiştir. Bakın, demek ki bugün HDP'ye "terör örgütü" "PKK uzantısı" diyen Sayın Akşener, sırf, o gün, siyasi çıkar için "Kürt siyasi hareketinin siyasi temsilcisi" ifadesini kullanmış; tarihler aynı arkadaşlar.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Bütçeye gel, bütçeye. Esnaf soruyor, esnaf telefon açıyor.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Yine HDP'li Sırrı Süreyya Önder'in -bak bunların hiçbiri benim ifadem değil, HDP'li Sırrı Süreyya Önder'in ifadeleri- açıklamalarından öğreniyoruz. Sayın Meral Akşener'in "PKK uzantısı" dediği HDP'den, İYİ PARTİ yerel seçimler öncesi... Sırrı Süreyya Önder aynen şunu diyor: "'Şurada kiminle çalışalım? Nasıl çalışalım? Fikriniz ne?' diyerek bize aracılar gönderdiler." diyor. İYİ PARTİ'nin yaptığına -bakın, bunlar milletten gizli yapıldı- ben siyasi yolsuzluk diyorum. Alenen, açık, çıkıp Anayasa çalışması yapabilirsiniz ama millete söyleyin, saklı gizli yapmanın manası yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bütçeyi anlat!
MEHMET MUŞ (Devamla) - İYİ PARTİ'ye oy veren seçmen HDP görüşmelerini bilmeden vermiştir. 2018 seçimlerinden önce bunları kamuoyuna açıklamadılar.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Kamu-özel işbirliği sözleşmelerini anlat, alenen bilelim.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Kendisini milliyetçi olarak tanımlayan önemli sayıda bir seçmen, kırmızı çizgi olarak gördüğü HDP'yle görüşmelerin yapıldığını bilseydi belki de İYİ PARTİ'ye oy vermeyecekti. Bakın, nitekim, İYİ PARTİ'nin kurucularından 3 tane önemli isim var, Meral Akşener, Koray Aydın, Ümit Özdağ; Ümit Özdağ ayrıldı. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar...
MEHMET MUŞ (Devamla) - İYİ PARTİ'nin kurucularından Ümit Özdağ'ın açıklamalarından öğreniyoruz. İYİ PARTİ HDP'yle yapılan pazarlıklar neticesinde Anayasa'nın ilk 3 maddesini değiştirmeye hatta -Ümit Özdağ'ın açıklamaları bunlar- üniter yapıyı bozacak bazı adımlarda iş birliği yapmaya bile "evet" demiş.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Fitnecilik dinimizde yasaktır Sayın Muş. Meclis fitnecilik yapmaz.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Daha önceki bütçe görüşmelerinde İYİ PARTİ-HDP iş birliğini ifade ettiğimde bir uyarıda bulunmuştum. O zaman bize o sıralardan hakaret ettiler ama bu, suçüstü yakalanma psikolojisiymiş. Bakın, İzmir'de... Herhangi bir milletvekilini, bir arkadaşımızı kastetmiyorum, "İzmir" dediğim için oradaki milletvekilleri alınmasın, bu genel bir söylem İYİ PARTİ'nin politikalarına yönelik.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Paraları ne yaptınız, paraları?
MEHMET MUŞ (Devamla) - İzmir'de HDP İl Başkanının "Biz destekliyoruz." dediği Tunç Soyer'i Meral Akşener'in talimatıyla desteklemeyi içine sindirenler, elbette, bu, HDP'yle ortak anayasa işini içine sindirmiştir.
MAHİR POLAT (İzmir) - Tunç Soyer İzmir'in Büyükşehir Belediye Başkanı, kabul edeceksiniz!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sıra geliyor size.
MAHİR POLAT (İzmir) - Kabul edeceksiniz! Kabul edeceksiniz!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Keza, bu gizli anayasa çalışmasından anlıyoruz ki CHP, kırmızı çizgi olarak gördüğü Atatürk milliyetçiliğinden vazgeçmiş ve HDP için ilkelerini bir yana bırakmıştır. Yani koskoca Cumhuriyet Halk Partisi, açıkça "Atatürk" soyadının ifade edilmesinden bile rahatsızlık duyan İstanbul İl Başkanının çizgisine gelmiştir. Değerli milletvekilleri, bizim bir görevimiz de Atatürk'ü CHP istismarından korumaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; muhalefet partilerinin Türkiye bütçesine, yönetimine ve izlenen politikalara ilişkin eleştirilerini dikkatle dinledik fakat bu eleştirileri dinlerken gördük ki muhalefette söylem ve eylem birliği bulunmamaktadır yani muhalefetin inandırıcılık sorunu vardır. "Londra'daki tefeciler" diyor, "580 milyon doları gidip alıp geldiler." (CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Muş, buyurun.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Sayın Muş, 128 milyar doları Berat Bey'e sordun mu arkadaşım?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, bunu niçin söylüyorum? 2019 seçimlerinde milletimiz büyükşehir belediye başkanlıklarını CHP'ye vermiştir. Aradan iki seneye yakın süre geçti. CHP'nin burada, şu kürsüde ortaya koyduğu "liyakat" "şeffaflık" "yolsuzlukla mücadele" gibi ilkelerin kendi yönettikleri belediyelerde esamesi okunmuyor.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Okunmasa anasını ağlatırsınız yahu!
MEHMET MUŞ (Devamla) - CHP hep şunu diyordu: "Otuz sene önceye gidiyorsunuz, elli sene önceye gidiyorsunuz." Bak, iki sene önceye gidiyorum çünkü ilk defa, bir alanda da olsa yönetime geldiniz.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - "Ankara'yı parsel parsel sattınız." diyen kim, CHP mi?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Mesela CHP'nin dilinden düşürmediği şu liyakat meselesine bir bakalım.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - Evet, bak bakalım.
MEHMET MUŞ (Devamla) - CHP yönetimi İstanbul Belediye Başkanlığını devraldığı gibi, Sayın Kılıçdaroğlu'nun seçim öncesi "Namus ve şeref sözü veriyorum, hiçbir işçiyi işten çıkarmayacağız." sözünü unutarak 30 Haziran itibarıyla 11.706 kişiyi işten çıkarmıştır. Bunların içinde on-on beş yıllık çalışanlar vardır. (CHP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - İşe gelmeden para alanlar var.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, şimdi, burada Sayın Kılıçdaroğlu olmadığı için vekillerine soruyorum, verdiğiniz bu namus ve şeref sözünü unuttunuz mu?
AHMET KAYA (Trabzon) - Bankamatikçiler onlar.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Ekmeğiyle niye oynadınız? Sizin verdiğiniz sözler sadece seçim gününe kadar mı geçerli? Seçim bitince verdiğiniz sözün süresi doluyor mu? Bu namus ve şeref sözü CHP sıralarında asılı bekliyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Hortumları kestik hortumları!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Yine, CHP İstanbul'a göreve geldikten hemen sonra İstanbul'un en başarılı kütüphane müdürünü mezarlıklar müdürlüğüne göndererek CHP'nin liyakattan ne anladığını göstermiştir. Bakınız, 11 bin kişiyi işten attılar. Aynı dönemde, 30 Haziran itibarıyla 18.102 kişiyi işe aldılar.
AHMET KAYA (Trabzon) - Bankamatik bunlar, çıkanlar bankamatik, bankamatik.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Madem ihtiyaç vardı bu insanları niye işten attınız? İhtiyaç vardı niye attınız? 18.102 kişi. Peki, CHP bunları nasıl aldı arkadaşlar? Liyakatla alacak ya. Bakın, elimde 16/9/2019 tarihli CHP'nin bir iç yazışması var.
AHMET KAYA (Trabzon) - Bankamatikler işten çıktı!
MEHMET MUŞ (Devamla) - İl Başkanlığı ilçelere gönderiyor, diyor ki "Büyükşehirde müracaat edenleri, onları büyükşehire gönderin ama..." Burada bir şey yok, doğru, gelirse adam ne yapacak büyükşehire yönlendirecek. "Ama referans olmak istediklerinizin..." diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, sürem...
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MEHMET MUŞ (Devamla) - "Ancak referans olmak istediklerinizin altına referansınızı yapın, il sekreterliğine gönderin." diyor. İşte, bunların liyakat sertifikası budur arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - AK PARTİ'ye üye olmayanları işe almıyorsunuz.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Moğultay'dan örnek verirdik. Adam Adalet Bakanı. "MHP'liler ile Refah Partilileri mi alacağım?" diyor. "Almam tabii örgütüme verdim kadroyu." Otuz sene, kırk sene geçti üzerinden ama CHP'de değişen hiçbir şey yok. Gelir gelmez aynı şey, değişmez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, bakın, bir örnek daha vereyim. Örnek çok fakat süre kısıtlı olduğu için... Bakın, bir örnek daha vereyim. Miss Turkey güzellik yarışmasına katılan -katılabilir itirazımız yok- CHP'li gençlik kolları üyesi, moda tasarım mezunu, hemen CHP'li belediyeye, büyükşehre, kariyer danışmanı olarak atanıyor insan kaynaklarında. Ya, bari mesleğine bakın, işletme mezunu olsun, insan kaynakları mezunu, öyle atayın. Ama yok, partiden olsun atayalım, liyakatten anladıkları. (AK PARTİ sıralarından alkışılar, CHP sıralarından gürültüler) CHP'nin, bak, il başkan yardımcıları...
BAŞKAN - Sayın Muş... Sayın Muş...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sürem bitti.
BAŞKAN - Tamam, bir şey demiyorum.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakın, Sayın Başkan, CHP'nin il başkan yardımcıları, bak, ilçe belediyeden dağıtılmış, bankamatik memuru, dağıtmışlar, maaşlarını alıyorlar. (CHP sıralarından gürültüler) Şimdi, bak, bunlar bankamatik memuru, hiçbir yalanlama gelmedi buna. Şimdi, her grup toplantısında... Bakın, Kemal Bey burada da söyledi, ben, söylediği sözlere inanmak istiyorum ama inanamıyorum. Söyledikleriyle eylemleri başka. (CHP sıralarından gürültüler) Sayın Genel Başkan her grup toplantısında yetim hakkından söz ediyor. Soruyorum: Yetim hakkı nerede? Kul hakkı nerede? Yetim hakkı hassasiyetiniz nerede burada? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Adana Büyükşehir Belediye Başkanı ne demişti? "Ne demek? AK PARTİ'lileri mi alacağım? Almam tabii ki." dedi. Değişen bir kafa yok. Peki, Kemal Bey'den bununla alakalı tek söz duydunuz mu, şu anlattıklarımla alakalı tek bir tepki duydunuz mu? (CHP sıralarından gürültüler)
Yolsuzluk ve şeffaflık meselesine gelince: İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ihalelerinde kayırmacılık ve usulsüzlük hat safhada. Ben bir belediye üzerinden gidiyorum, zamanımız yok. (CHP sıralarından gürültüler) Mesela, eşe dosta ihale yok.
AHMET KAYA (Trabzon) - Hâlâ İstanbul'u hazmedemediniz ya!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Arkadaş, orayı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Muş...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Merkezî hükûmette misiniz? Yok.
BAŞKAN - Sayın Muş, bir dakika...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, hem burada durmak zorunda kaldım hem de yani herkese üç dakika, beş dakika verdiniz. Sizden istirham ediyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Tamam, dikkate alıyorum.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Sayın Muş, 128 milyar doları kime sattınız?
MEHMET MUŞ (Devamla) - Mesela, bakın, eşe dosta, eşe dosta...
BAŞKAN - Konuşamadığı için onları ekliyorum.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, mesela "Eşe dosta ihale yok." diye seçim vaadinde bulunup Halk TV'nin patronuna maske ihalesi vermiş pazarlık usulüyle.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Emeklilikte yaşa takılanları anlat!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Ya, şimdi, hepsi de CHP'li belediye.
BAŞKAN - Maskenizi çıkarmayın Sayın Gürer, lütfen.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Hani, eşe dosta ihale yoktu, niye Halk TV'nin patronuna verdiniz? İstanbul, Kadıköy, Bolu, İzmir, ben size dört tane sayayım. Yine, başka bir CHP yandaşına 7 kat pahalıya maske verilmiş. (CHP sıralarından gürültüler) Bir örnek, bakın, ikisi de büyükşehrin kendi şirketleri, pazarlık usulüyle veriyor; birini 44 kuruşa alıyor, öbürünü 2,89'a alıyor. Yirmi gün var arasında, ikisi de kendi belediyeniz. Yani kayırmacılık had safhada.
AHMET KAYA (Trabzon) - İktidar sensin, yap gereğini o zaman.
MEHMET MUŞ (Devamla) - CHP'li Yalova Belediye Başkanı 20 milyon liralık zimmet ve yolsuzluk davasında yargıya hesap veriyor.
Bakın, yine Kemal Kılıçdaroğlu'nun Menemen'i çok seviyorum... (CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Muş...
AHMET KAYA (Trabzon) - İftira atma, gereğini yap; iktidar sensin.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - İftira atmayacaksın Sayın Muş, iktidar sensin, gerekeni yap.
BAŞKAN - Tamam, sakin olun bir dakika.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, kendi sesimi duyamıyorum, biraz rahatlasınlar öyle söyleyeyim. Hazımsızlık olabiliyor.
BAŞKAN - Tamam, siz biraz bekleyin, bir sakinleşsin; ben sizin sürenizi tamamlayacağım.
AHMET KAYA (Trabzon) - Ya, iktidar siz değil misiniz kardeşim? Gereğini yapın.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Gereğini yap, gereğini!
BAŞKAN - Bir saniye...
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Beş dakika uzadı Sayın Başkan.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkanım, söylediklerim doğru değilse çıkıp konuşsunlar "Doğru değil." desinler. Bende, dosyamda var hepsi.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Bütçeyi anlat sen, 128 milyar doları kime sattığını anlat!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bağırma, oturun; yakalandınız, yakalandınız.
AHMET KAYA (Trabzon) - Elini tutan mı var? Git gereğini yap!
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - Yarım saattir İstanbul'u anlatıyorsun, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi yahu!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, bakın, CHP'li Yalova Belediyesi 20 milyon liralık zimmet ve yolsuzluk davasında yargıya hesap veriyor.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - İstanbul, İstanbul; yeter artık yahu!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Yine, bakın, Kılıçdaroğlu'nun aday gösterirken -ben buraya döneyim- "Menemen'i çok seviyorum, onun için Başkanımızı Menemen'e emanet ediyorum." dediği CHP'li Menemen Belediye Başkanı on sekiz ayda 50 milyon liralık yolsuzluk iddiasıyla tutuklandı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - Ayıp yahu!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Arkadaşlar, lütfen Sayın Genel Başkana söyleyin, bundan sonra bizim hiçbir ilçemizi sevmesin, hiçbir belediye başkanınızı ilçemize emanet etmesin; emanet ettiği 50 milyon götürüyor. (CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, gazete manşeti: "Menemen'i yemişler." Arkadaşlar, Menemen'i yiyip bitirmişler. Bakın, Kemal Bey...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Mehmet Bey, biz Menemen Belediye Başkanını görevden aldık.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Muş, ben hepsini hesapladım, son bir süre veriyorum, tamamlayalım lütfen.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, bakın, en az beş dakika oradan kestiler.
BAŞKAN - Beş değil yedi oldu.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Mithat Bey'e beş dakika verdiniz. Sizden istirham ediyorum.
BAŞKAN - Şimdi yedinci dakikayı veriyorum, ben onları, kesmeleri dikkate aldım.
Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Sayın Muş, 128 milyar doları kime sattığını anlat, detaylı anlat. Hadi oraya gel, elli dakikadır seni bekliyoruz.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, bakın, ben sözüm kesildiği için burada bile meramımı izah ediyorum.
BAŞKAN - Tamam, siz konuşun, dikkate alıyorum.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi, bakın, arkadaşlar, Beylikdüzü Belediyesinde bir etkinlik yapılıyor kâğıt üzerinde, yazarçizerler davet edilmiş. Yani bakın, bir dönem hayalî ihracat vardı, hayalî ihracat; CHP buna benzer şekilde yolsuzluk literatürüne hayalî etkinlik yolsuzluğunu soktu, ilklerin partisi CHP. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) CHP seçimden önce "derman belediyeciliği" diyordu, seçimden sonra bu iş vurgun belediyeciliğine döndü.
Bakın, Kemal Bey'in bir hayali vardı, dedi ki: "Ben -2019 seçimlerinden önce İstanbul Belediye Başkan adayıydı- aile sigortası yapacağım, ihtiyaç sahibi her aileye 600 lira vereceğim." Güzel, çok güzel bir proje. Şimdi İstanbul Belediyesi sizde, haydi, bu 600 lirayı verin. 2009'daki 600 lira bugünkü rakamlarla 1.818 lira.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Onu bile anlamamışsın.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Haydi, siz 1.818 lira vermeyin, 1.500 lira verin. Belediye Başkanınıza göre de 475 bin ailenin ihtiyacı var, buyurun dağıtın, haydi dağıtın arkadaşlar. Niçin dağıtmıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Muş, lütfen...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkanım, bakın, istirham ediyorum...
BAŞKAN - Haklısınız, tamam, yeterince uzattım...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Siz bana beş dakika verin, ben bitirip gideyim.
BAŞKAN - Son bir dakika, ben hesaba kattım onları.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Konuşturmuyorlar ki.
BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, bakın, sözün özü, bir belediyenin bütçesini doğru düzgün yönetemeyenler, paçalarından yolsuzluk ve kayırmacılık akan bir anlayış Türkiye'yi yönetemez. (CHP sıralarından gürültüler)
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Ankara'yı parsel parsel satanlar... Hadi oradan!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Milletin size yetki verdiği belediyelerde ne yaptınız? CHP'li İstanbul Belediyesinde AK PARTİ'nin bitirdiği projeleri açmaktan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanıyla Belediyeyi borç batağına saplamak için borç aramaktan, CHP'li İzmir Belediye Başkanıyla "İzmir'e ayrı bayrak, ayrı para." gibi bölücü söylemlerde bulunup "Çav Bella" eşliğinde dans ederek hendekteki PKK sempatizanlarına selam göndermekten başka ne yaptınız? İki sene geçti, elinde şu musluktan başka açılan bir eser yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Bakın, çeşmeyi restore eden de biziz, musluğu taktılar sadece. Ha, bu arada musluğa bakın, musluk da çalışmıyor olabilir!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kendisi gibi düşünmeyen sanatçılara hakaret eden, kendisine oy vermeyen öğretmenleri aşağılayan... (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, siz sözünü kestikçe, konuşturmadıkça ben süre ekliyorum konuşsun diye. Lütfen... Böyle bir şey yok! Hayır! Gürültüyle konuşturmamak yok, hayır. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sen işine bak Sayın Başarır, işine! Lütfen... İşine bak! (CHP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, konuşacak, konuşacak...
Buyurunuz Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Kendisi gibi düşünmeyen sanatçılara hakaret eden, kendisine oy vermeyen öğretmenleri aşağılayan, iktidara gelirse bazı gazetelere el koyacağını söyleyen, AK PARTİ'ye oy vermenin haram olduğunu iddia eden, Türk ordusuna "satılmış" diyen bir anlayış bize demokrasi dersi veremez arkadaş! (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Sayın Başkan, güvenliğin olmadığı yerde ekonomik kalkınma olmaz, huzur ve refah olmaz, gelişme kaydedilmez. Bunun için terörle mücadele çok büyük önem arz ediyor. Hükûmetimizin son yıllarda terörle mücadele konusunda sergilediği kararlı tutum sayesinde bu yolda büyük başarılar elde edildi. Tabii, devletimiz, sadece teröristle değil, teröriste yardım yataklık eden, onlara siyasi sözcülük edenlerle de mücadele ediyor. Esasen teröre destek veren belediye başkanlarının görevden alınması da terörün finansmanını kurutmak, kaynaklarını yok etmek için atılmış önemli bir adımdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Muş, selamlayalım lütfen.
İki dakika... Tamam.
Selamlayalım, tamamlayalım, bitirelim.
Son bir dakika veriyorum.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Esasen teröre destek veren belediye başkanlarının görevden alınması da terörün finansmanını kurutmak, kaynaklarını yok etmek için atılmış önemli bir adımdır. Belediye imkânlarını terör örgütüne sunan, dağa militan devşiren, terör örgütü yandaşlarını belediyede istihdam eden, "eş başkanlık" adı altında paralel belediye yönetimi kuran belediye başkanları, PKK'nın terör eylemlerinden sorumludur. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, ben duyamıyorum hatibi. Bunları sayacağız süreye, öyle mi! Asla böyle bir şey olamaz!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Kayyum görevlendirmelerine karşı çıkanlar, ya terör örgütünün siyasi sözcüleri ya da onlarla iş birliği yapan siyasi partilerdir. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Duyulmuyor, sade bir gürültü, makine çalışması gibi bir ses...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bunlar, çocuğunu dağa kaçıranlara tepki gösteren Diyarbakır Annelerini linç etmeye çalışanlardır. Bunlar Diyarbakır'da görevden alınan terör yandaşı belediye başkanlarının yanına koşup orada evladı için haykıran annelere kör, sağır, dilsiz kalanlardır. Öyle ki, bu anneler, Türkiye düşmanı HDP ve...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sensin Türkiye düşmanı, sen!
MEHMET MUŞ (Devamla) - ...onun milletvekillerine dönerek "Sizin çocuğunuz özel okullarda, bizim çocuklarımız ya cezaevinde ya da toprağın altında." diyerek haykırmaktadır. Anneler terör baronlarına "Artık yeter!" demektedir. (HDP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ağzından çamur akıyor, çamur!
BAŞKAN - Sayın Muş, tamamladım, lütfen.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan... (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Tamam, haklısınız ama kafi yani o kadar. Hayır, tamam.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlayacağım zaten. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Anladım da yani o kadar olmaz ki lütfen.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Devletimizin iki eli bu teröre destek veren...
BAŞKAN - Sayın Muş, selamlayın lütfen.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, inanın en az on dakikamı bu gürültüden kestiler, en az on dakikamı.
BAŞKAN - Takip ediyorum ben, haksızlığa fırsat vermek istemedim ama lütfen, tamam.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkanım, toparlıyorum. Sayın Başkanım, konuşmamın başında birkaç dakika vermenizi istirham ediyorum dedim. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - On dakikayı geçti Sayın Muş, lütfen, tamam.
MEHMET MUŞ (Devamla) - On dakikamı kestiler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Kürsüyü işgal mi ediyorsun? Kürsü işgali yapıyorsun, milletin kürsüsünü işgal edemezsin!
BAŞKAN - Mikrofonu açmıyorum.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, peki.
Arkadaşlar, burası sizinle alakalı değil, sizin de zorunuza gidebilir ama biliyorum. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Lütfen Genel Kurulu selamlayalım, bitirelim Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Ya arkadaşlar, PKK'ya iki kelam edeceğim, niye susturmaya çalışıyorsunuz, bırakın da söyleyeyim meramımı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ya ben anlamıyorum ki, hadi burası rahatsız oluyor, siz niye oluyorsunuz? (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Git ağzını yıka!
MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, bakın, toparlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Muş, lütfen, selamlayalım Genel Kurulu, tamam.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Selamlıyorum, toparlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, az önce bir şey söylendi, PKK tarafından HDP binasından dağa götürülen...
BAŞKAN - Sayın Muş, tamamlayalım lütfen.
MEHMET MUŞ (Devamla) - Toparlıyorum.
Tüm bunları görmezden gelip anne karnındaki çocukları katledenlere, canlı bombalara üzülenler ardından çocuk haklarından bahsedemez. Terörle arasına mesafe koymayanlar, şiddeti araç olarak kullananlar ve onlarla seçim kazanmak için iş birliği yapanları bu millet unutmayacaktır.
BAŞKAN - Sayın Muş...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Devletimiz büyük, milletimiz azizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Büyük ve güçlü Türkiye, çıktığı bu yolda olumlu adımlar atarak ilerlemektedir.
BAŞKAN - Sayın Muş, süreniz doldu. Lütfen...
MEHMET MUŞ (Devamla) - Bu duygularla sözlerime son verirken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)