| Konu: | Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 03.12.2020 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkanım ve saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çevre Ajansı kurulması hakkında kanun teklifinin 11'inci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle teklifteki "Çevre Ajansı" ifadesinin yetersiz olduğunu belirtmek istiyorum. Esas amacın çevreyi korumak olduğunu belirtelim. Bu amaçla, bu Ajansın adını "Çevre Koruma Ajansı" olarak değiştirelim derim.
İktidarın bugün, çevreye bakışı olumsuzdur. Çevre duyarlılığını kalkınmanın önünde bir engel olarak gören bir bakış açısıdır. Yani "Yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi bir an önce paraya çevirelim, zenginleşelim, zengin ülkeler böyle yaptılar; şimdi, bize engel olmak için çevre bahanesi kullanıyorlar." diye basitçe ifade edilebilecek bir yaklaşım. Bu yaklaşım sadece Türkiye'deki iktidarda değil, Brezilya gibi Rusya gibi, birçok Afrika ülkesi gibi pek çok gelişmekte olan ülkede rastladığımız bir yaklaşım; ancak bu yanlış bir yaklaşımdır. Çevreyi korumayı düşünmeyen, küresel ısınmayı önemsemeyen, sera gazlarını görmezden gelen, ozon tabakasının incelmesinden rahatsız olmayan, dünyaya kaba ve hoyrat davranan bir bakış açısıdır. Bu bakış sonunda; ormanlar, tarım alanları yok olmakta, göller kurumakta, dereler kirlenmekte, temiz hava ve su yok olmaktadır. İktidarı bu bakış açısından uzaklaşmaya davet ediyorum.
İktidarın bir başka yanlışı, Türkiye'yi su zengini bir ülke olarak görmesidir. Arkadaşlar, su zengini değiliz, suyumuz kısıtlı, giderek kuraklık ve çölleşmeyi daha fazla yaşıyoruz. Kişi başına düşen yıllık 1.519 metreküplük tatlı su kaynağı miktarının 2030 yılında 1.100 metreküpe düşmesi bekleniyor, yani üçte 1'ini kaybedeceğiz sularımızın. Bu hâliyle ülkemiz su fakiri olacak. Son elli yılda 3 Van Gölü kadar sulak alan kaybettik, her yıl binlerce kilometrekare araziyi erozyonla kaybediyoruz. Bu ortamda hâlâ Katar'la su kaynakları yönetimi anlaşması yapıyoruz. Suyu sadece pet şişede gören Katar'ın su kaynakları konusunda ne tecrübesi olabilir? (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Kaldı ki, Türkiye Cumhuriyeti büyük ve tecrübeli bir devlettir ve su yönetimini kendi başına yapabilir dolayısıyla bu geçersiz bir önermedir. Hâliyle, bunun sonucunda aklımıza başka ihtimaller gelmesini engelleyemiyoruz.
Birinci ihtimal: İstanbul'a ve özellikle Kanal İstanbul'a ilgisinin gizli olmadığını bildiğimiz Katar'a bu vesileyle başka imtiyazlar tanınması ihtimalinin, İstanbul'un âdeta "kataristan" olarak adlandırılmasının önü mü açılıyor? Umarım bu ihtimal doğru değildir. Sizlerin de bu ihtimale onay vereceğinizi düşünmüyorum. Bu manada Kanal İstanbul Projesi'ne diklenmeden karşı duran Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu'nu tebrik ediyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Bir başka ihtimal daha karışık: Su zengini değiliz ama Orta Doğu bölgesinde su kaynakları bakımından en şanslı ülkeyiz. Bu kaynaklar da yıllardır hem bölge devletlerinin hem de Batılı ülkelerin ilgisini çekmekte; özellikle de İsrail ve onun yönlendirmesiyle Amerika'nın. Amerika bizi hep su kaynakları konusunda ortak çalışmalara teşvik ediyor. Neden? Çünkü su, coğrafyamız için stratejik bir kaynak. Zamanı geldiğinde petrolden, doğal gazdan daha önemli olabilecek bir kaynak. Buradan hareketle İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri acaba Katar üzerinden bizim su kaynaklarımızı yönetmeye talip mi oluyor? Katar üzerinden Amerika ve İsrail'e su tavizi mi veriyoruz? Vatanseverliğinden ve milliyetçiliğinden şüphe etmediğim tüm iktidar vekili arkadaşlarımı bu konuda dikkatli olmaya çağırıyorum. Bu ihtimali yok etmek istiyorsak -madem Katar da dost ve kardeş bir ülke- o zaman bir de petrol ve doğal gaz kaynakları yönetimi alanında iş birliği mutabakat zaptı imzalayalım Katar'la, biz de Katar'ın petrol ve doğal gaz kaynaklarını yönetmekte ortak olalım. O zaman Katar üzerinden ülkemize yapılan bir operasyon ihtimalini yok etmiş oluruz.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)