| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 25.11.2020 |
HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde bütün içtenliğimizle "hayır" diyoruz şiddete ama bu yetiyor mu? Yetmiyor. En azından üç önlem aklıma gelen: Birincisi, hukuki ve cezai tedbirlerin tam olarak alınması, İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması; ikincisi, politik ortak noktaların belirlenerek geliştirilmesi; üçüncüsü ve en önemlisi de zihniyet değişimi için gerekli kültürel ve sosyal çalışmaların yapılması. Bunları umut etmekle geçiyorum.
238 sıra sayılı Yasa Teklifi hakkında konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Dünkü konuşmalarıma ilaveten söyleyeceğim şeyler vardı ama Sayın Akbaşoğlu'nun sözlerine cevap vermek istiyorum.
Sayın Akbaşoğlu şöyle söylemişti: "Cumhurbaşkanımızın hukuk ve ekonomi alanındaki reform açıklamasından sonra muhalefette panik başlamıştır." Ben, onu şöyle cevaplıyorum: Bizde panik yok, bunu içtenlikle destekliyoruz; inanmasak da destekliyoruz, destek vermek zorunda olduğumuzu biliyoruz çünkü hem dünyada hem iç piyasada doğru algılandığı için hem doların kontrolü kolaylaşabilir hem de piyasaya moral gelmesi açısından en azından bir kısım kamuoyu buna inanabilir; dnun için destekliyoruz inanmasak da. Ama daha ilk günlerde lastik patladı. Nasıl patladı? Sayın Cumhurbaşkanı, Bülent Arınç Bey'in ileri sürdüğü, iddia ettiği, savunduğu sözlerine karşılık, çıktı, şöyle seslendi. Gerçi, Sayın Arınç kişileri savunmamıştı, hukuku ve adaleti savunmuştu çünkü söylemleri ve konuşması, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararıyla paraleldi; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve Anayasa Mahkemesinin kararlarıyla paralel bir söylemde bulunmuştu "Bu kişilerin serbest bırakılması gerekir." demişti ama Sayın Cumhurbaşkanı "Hayır." diyerek tam aksini savundu. O kişinin terörist olduğunu ve Gezi olaylarında finansör olduğunu iddia etmekle bütün dünya kamuoyu ve Türkiye kamuoyunda -mahkeme kararına- AYM ve AİHM kararlarının Türkiye'de uygulanamayacağı, yine, bunları Cumhurbaşkanının belirleyeceği noktasından hareketle, dolar o gün 7,60'tan 8'e çıktı. Yani ilk gün lastik patladı. Bu ne demektir? Türkiye'nin kamu dış borcunun 97 milyar dolar olduğunu düşünürsek, bu 35 kuruşluk fark 35-40 milyar liraya tekabül eder bir günde veya birkaç dakikalık bir konuşmayla. Bunun karşılığı şudur: Türkiye'de bir Atatürk Barajı'dır ve günlerdir konuştuğumuz maden ocakları; altın madeni, bakır madeni ve 110 bin ruhsat verilmiş kömür ocaklarının kamuya faydası olan karşılığından daha fazla bir paradır. Siz, o yasalarla bütün çevreyi tahrip etmiştiniz.
Yine, bir şey ilave ettiniz, dediniz ki Sayın Bülbül'le beraber: "Terörist kimdir? Millet adına hüküm veren Türkiye'nin bağımsız mahkemeleri karar verir, teröristi ortaya çıkarır, biz de onunla mücadele ederiz." Keşke Türkiye'de bunu yapabilsek. Masumiyet karinesi dışında çok da güven vermeyen mahkemelerin keşke hükümlerini bekleyebilsek, bir kişiye "Terörist." diyebilmek için.
Bakın, verdiğim misalde; Osman Kavala, Cumhurbaşkanı yönüyle terörist fakat 30. Ağır Ceza Mahkemesi beraat ettiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Subaşı.
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Diğer üst mahkemeler de hemen salıverilmesini öngörüyor. Ne oldu şimdi, teröristi kim belirliyor? Onun için, keşke teröristi mahkemelerin belirlemiş olmasına bıraksak da masuniyet karinesi hilafına Abdullah Gül'e, Bülent Arınç'a, Cemil Çiçek'e, Ali Babacan'a, Ahmet Davutoğlu'na, bu arkadaşlarınıza "hain" demeseniz keşke ama bunlar birçok doğruyu gördükleri için çok kolaylıkla "hain" yaftasıyla yaftalandıkları gibi, Bülent Arınç'a da "fitneci" dediniz ve o gün dolar 8 liraya çıktı. Yani lastiği patlatan siz oldunuz, bu hükûmet sistemi oldu.
Ben sözlerimi Berat Albayrak'ın sözleriyle tamamlamak istiyorum: Allah sonumuzu hayreylesin.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)