| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 25.11.2020 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 37'nci maddesinde yapılan düzenlemede "Bağlantı tarifeleri, şebeke yatırım maliyetlerini kapsamaz; bağlantı yapılan tüketim tesisinin iç tesisatının ve üretim tesisinin şalt sahasının dağıtım şebekesine bağlanması için inşa edilen bağlantı hattı kapsamında katlanılan masraflar ile sınırlıdır. Bağlantı hattının tüketici veya üretici tarafından tesis edilmesi hâlinde, bağlantı hattı işletme ve bakım sorumluluğu karşılığı dağıtım şirketine devredilir, bu tüketicilerden ve üreticilerden bağlantı bedeli alınmaz." deniyor. Biz bu maddeye olumlu bakıyoruz. Ama bunun yanı sıra, tabii, bu madde nereden doğuyor? İşte şehrin herhangi bir köşesinde "Benim elektriğe ihtiyacım var." dediğiniz anda, normal şartlarda, bu işletme şirketlerinin, dağıtım şirketlerinin enerjiyi buraya kadar götürme mecburiyeti var ama ipe un seriyor. Diyor ki: "Gel, bu yatırımı sen yap, işte bedelini de şu tarihte öderiz." Normal şartlar altında bu yatırımların dağıtım şirketleri tarafından yapılması lazım.
Tabii, dağıtım şirketleri demişken, onların da süreleri dolmak üzere, önümüzde üç dört yılları var. Mümkün olduğunca şu an şebekeye doğru düzgün yatırım yapmıyorlar, özellikle bu konuda ciddi problemler var. Bunların her biri kendilerine alt şirket oluşturdular. Yani bundan önceki yaptığı yatırımları da kendi oluşturdukları alt şirket marifetiyle yapıyorlar, bunların yatırım maliyetleri de inanılmaz yüksek, onu da buradan ifade ediyorum.
Yine buna paralel olarak, tabii, bu dağıtım şebekelerinin işletme haklarının devriyle beraber, biz, enerjiyi özel sektör dağıtacak, hatlara da bakım yapacak, fiyatlar da düşecek diye bekledik ama nafile. Maalesef, Türkiye'de enerji fiyatları bir türlü düşmedi, tam tersine vergi tahsilat reçetelerine dönüştü. Ne oldu? Mesela -işte elektrik faturası- 15,48 kuruşa Elektrik Üretim AŞ'den alıyor, dağıtım şirketleri marifetiyle de -ben size söyleyeyim, bakın- konutlara 61 kuruştan, tarımsal sulama abonelerine 71,92 kuruştan, sanayi abonelerine 70,17 kuruştan, ticaret abonelerine de 80,62 kuruştan satıyor. Bu ne demek? Yaklaşık 3,5 katını ilave ederek bunu pazara sunuyor. Peki, ne oluyor, bu elektrik faturasının üzerinde neler var? Bu sadece bir elektrik faturası değil. Bunun üzerinde bir kayıp kaçak bedeli var, dağıtım bedeli var, perakende satış bedeli var, iletişim bedeli var, sayaç okuma bedeli var, enerji fonu var, TRT payı var, belediye tüketim vergisi var, KDV var; yani, elektrik bedelinin dışında ne istiyorsanız var.
Peki ne oluyor? Tabii, bu kadar bindirmeleri yaptığınız zaman hem üreticimiz hem sanayicimiz enerjiyi yüksek bedelle tüketiyor. Yüksek bedelle tükettiği zaman da otomatikman bu her türlü ürüne yansıyor, piyasaya yansıyor; biz de tükettiğimiz ürünleri pahalı tüketiyoruz. Yani, Türkiye'nin aslında ciddi manada enerji ihtiyacı var, ciddi rakamlar da ödüyoruz. Özellikle garantilerimiz var, şu son dönemde belki altıncı ayın 30'u itibarıyla YEKDEM süreleri doluyor. Yani, bu önümüzdeki altı ay sonra daha bu garantiler verilmeyecek. İşte, HES'lere verdiğimiz 7 sentkilovatsaat garanti var, güneş enerjisine 13,1, biyoenerjilere yine 13,1 sentkilovatsaat garantiler veriyoruz. Tabii, bunu neden yabancı parayla veriyoruz? Bunların çoğu ithalata dayalı olduğu için. Ama "Millî ekonomi, yerli ekonomi" diyoruz, bu alanda maalesef istediğimiz mesafeleri katedemedik.
Bak, İbrahim ağabey, TEMSAN vardı, devletin TEMSAN diye bir kuruluşu vardı, ne yapıyordu biliyor musunuz? Türbin yapıyordu, bu HES'lerde gördüğünüz türbinlerin çoğunu bunlar yapıyordu ama ne oldu biliyor musunuz? Bu fabrika şu an maalesef 60 megavatlık türbinler yapabilecekken şu an 1 megavat bile yapmıyor. Sadece 10 megavata kadar danışmanlık yapıyor. Yabancı şirketler, özellikle bu projelere kredi vermeyle kendini memur hisseden özellikle Çin şirketleri, Alman şirketleri kredisiyle beraber bu türbinleri satıyor, biz de devlet olarak TEMSAN devlet şirketi olmasına rağmen bunu ayağa kaldıramadığımız için bu kaldı kenarda. İşte, bu tür yerli müesseseleri hepimizin desteklemesi lazım. Artık bu ülkenin hem kendi türbinini hem de diğer enerji sektörlerinde kendi jeneratörlerini, kendi rüzgâr türbinlerini üretme gibi bir mecburiyeti var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
Eğer yerli üretime ağırlık verirsek o zaman biz yabancı parayla garantiler vermeyiz, TL'yle veririz. Erzurum'da 7 sent/kilovatsaat garanti vermeyiz de bunun karşılığı 7 kuruş veririz. Bunun bir tane yolu var: Yerli ekonomiyi güçlendirmek. Yerli üreticileri, yerli tedarikçileri sonuna kadar desteklememiz lazım yoksa -"yoksa"sı belli- yine bizi maalesef bu acı faturalar bekliyor; bundan hiçbirinizin şüphesi olmasın. Tabii, enerjiyle de bir sürü oynadık, Enerji Piyasası Kanunu'nu 9 kez değiştirmişiz. Son beş yılda, Enerji Verimliliği Kanunu'nu 5 kez değiştirmişiz. Bunlarla oynamayla bir sonuç elde edemeyiz diyorum. Bu kanun teklifini, bu 6'ncı maddeyi yani bu tesis bedellerinin tüketiciye yansıtılmaması maddesini bizler de destekliyoruz.
Kanunun hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)