| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 19.11.2020 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanunların bir ruhu olur, en azından eskiden vardı. Kanunlar ayrı ayrı torbaya girdiğinden beri yasama süreçlerinin amacı, yönü, doğrultusu konusunda belli bir bütünlüğü olmayan kanunlar kitlesiyle karşı karşıya kalıyoruz her defasında. Ve burada bir elektrik piyasası düzenleniyor sözde ama baktık içine doğal gaz piyasası var, Maden Kanunu var, ruhu olmayan bir kitleyle... Ama ben aradım, taradım bir ruh bulayım, içerisinden bir şey çıkarayım ve size gelip burada arz edeyim diye ve ortak bir bulguya rastladım. Rastladım yani... Bu kanunda yine vatandaşımız yok; ortak olan bu. Vatandaşın ihtiyaçları yok. Ne var peki kanunda? Ahbap-çavuşlar var. Peki, ne yok başka? Enerji tüketen ürünlerimizin ihtiyacına yönelik bir düzenleme yok, geleceğe yönelik vizyoner bir adım ve bir proje yok. Bunlar işte kanunun ruhunu ortaya koyuyor ve bunlar aslında iktidarın meseleyi ele alışını ortaya koyuyor.
Şimdi, elektrik piyasası ve kurum yetki görevlerini düzenliyorsunuz düzenlemesine, elektrik var ama vatandaşın, üreticinin, çiftçinin, işletmecinin, sanayicinin elektrik faturalarıyla cebinde büyüyen deliği kapatacak bir düzenleme yok.
Bakın, EPDK tarafından elektriğe geçen ekim ayında, daha yeni, yüzde 5,6 zam yapıldı ve çıkıp diyorsunuz ya hani "Bizde elektrik yine de dışarıya göre ucuz." diye. Ben biraz da buna bakayım dedim -dersimi çalıştım- fiyat karşılaştırmaları hizmeti veren Alman Verivox şirketinin sonuçlarından size sunuş yapacağım. Satın alma gücüne göre Avrupa Birliğinin en pahalı 8'inci elektriği ve G20'nin en pahalı 3'üncü elektriği bizde. Şimdi, sorun da göründüğünden daha büyük. Neden mi? Çünkü EUROSTAT'ın 2019 elektrik verilerine bakınca bunu görüyoruz.
Hane halkı elektrik tüketiminde Avrupa Birliği ortalaması kilovatsaat başına euro üzerinden 21 sent. Bizde vatandaşımız bu meblağın yarısına yakınını ödüyor; 10,5 sent ama birim fiyat 1'e 2 oranında elektriğimiz ucuz evet, ama işte bir müstafi Bakanın dediği gibi "Vatandaş maaşını dövizle almıyor."
2019 yılı ikinci yarısının elektrik fiyatlarını bir önceki yılla kıyasladım ve hane halkının tükettiği elektrik fiyatı yüzde 20 artmış. Hatta bakalım buna; Avrupa Birliğinde 1'inciyiz. AB ortalamasındaki artış yüzde 2 bile değil, hatta AB'deki 10 ülkede elektrik fiyatları ucuzlamış, bakın, bu artış, TÜİK'in 2019 yılı sonu için açıkladığı yüzde 11,84'lük artıştan daha fazla.
Şimdi, bir vahim durum daha, şirketlere baktım, iş yerleri tarafından kullanılan elektriğe, burada kilovatsaat başına bizim şirketler 8 sent ödüyor, Avrupa Birliği ortalaması 12 sent, yani daha iyi gibi ya ama işte satın alma gücünü hesaba katınca bu, bizim şirketlere "Batın." demek, zaten onlar da batıyorlar.
Şimdi, Avrupa Birliğinde sanayici, elektriği hane halkı tüketiminin yarı fiyatına kullanırken bizde hemen hemen eşit fiyatına kullanıyor. E, sanayici işini düzeltemeyince geri kalanını zaten malum durum... 2018 yılına göre elektrik fiyatlarında yüzde 38 artış olmuş şirketler için, Avrupa Birliğinde bu konudaki artışta birincilik gene bizde ve Avrupa Birliğindeki artışsa ortalama yüzde 5. Hatta AB'deki 6 ülkede elektrik fiyatları geçen seneye göre ucuzlamış.
Şimdi buradan çıkan bazı sonuçlar var: İktidar piyasa düzenlemesi yapmaya kalkıyor ancak daha fiyat istikrarı kurulamamış yani yüzde 20 ile yüzde 40'lık zam kabul edilemez; bir.
İki: Enerjide fiyat istikrarsızlığını gidermek için yeterli yatırım yapılamamış, ham maddeye kadar enerji teknolojilerini dışarıdan ithal ediyoruz ve siz maliyeyi yönetemediğinizde -döviz artışıyla beraber- olan vatandaşımıza ve üreticimize oluyor.
Bir sonucu daha var: Euro bazında var olan sözde ucuzluk, vatandaşa değil, elektrik üretim dağıtım maliyetlerine ve şirket kârlarına giden bir ucuzluk. Dolayısıyla, bu veriler 2019'dan değerli milletvekilleri, daha 2020 verileri gelecek, bu söylediklerim euronun 6,34 olduğu zamanlara ait.
Sonuç: Bir şeyleriniz yanlış; vatandaşın, elektrik tüketen sanayicinin, çiftçinin, üreticinin, işletmelerin korunması lazım. Maliyeti vatandaşa yükleme işinden vazgeçmeniz lazım. Siftahsız kepenk kapatan esnafımızdan, geliri çok çok azalmış kısa çalışma ödeneğine ve ücretsiz izne mahkûm edilmiş 4 milyondan fazla vatandaşımızın elektrik ücretlerini almaya devam etmekten vazgeçmeniz lazım. Corona döneminde bile bir ay, iki ay kepenk kapattı vatandaşlar, onlardan elektrik ücreti aldınız ya, el insaf! Şimdi, şu an var olan politikalarınız "clientelist" yani kayırmacı politikalar, rekabet eden bir enerji piyasası yok ve Hükûmete yakın olan az sayıdaki firmanın yüksek pay aldığı oligopolistik bir yapı oluşmuş...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
AYLİN CESUR (Devamla) - ...belli dağıtım ve iletim alanları şirketlere paylaştırılmış, enerji alanında oyun değiştirici herhangi bir politika yok. Bu yapıyla elektrik piyasamız fayda üretir şekilde devam edemez. Bunları Karadeniz'de bulduğunuz gaz kuyusuyla filan da düzeltemezsiniz. Elektrik ve enerji alanında sektörel bir derinleşme için kurumsallaşma, profesyonelleşme ve rekabeti önceliklerinize almalısınız. Uluslararası enerji şirketlerinin kapasitesi ve verimliliğine erişmek istiyorsanız bütün bunları yapmalısınız. Kamu ihalelerinde şeffaf olmalısınız ve öngörülebilirlik piyasaları sürdüren şey, bunda da öngörülebilirlik yok.
İşte bu bahsettiğim sonuçları on sekiz yıldır hatalı özelleştirme projelerinizle ve liyakati değil de kayırmayı öne alan uygulamalarınızla bu hâle getirdiniz değerli arkadaşlar. Bunları düzeltmek için size iki tane şey lazım. Bir tanesi niyet, bir de niyet edecek gayret, o da vizyon ve liyakatle oluyor. Elektrik piyasasını düzenleyecek bir vizyon lazım. Olduğunda olmayan enerjiyi bu millet daha önce buldu, yaparız, gene yapacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) - Geldiğimizde önce şu kurumaya bıraktığınız GAP'ı tamamlayarak inşallah yapacağız.
Hepinize sevgiler saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)