| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 18.11.2020 |
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gazi Üniversitesi Senatosunca Teknoloji Fakültesi B Blok binasının adının ülkücü şehit "Ertuğrul Dursun Önkuzu" olarak değiştirilmesinden dolayı emeği geçenlere teşekkürlerimi sunuyor, rahmetli Ertuğrul Dursun Önkuzu'yu bir kez daha anıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de maden ocaklarının içler acısı durumuyla ilgili olarak BAĞIMSIZ MADEN-İŞ Sendikası Uzmanı Kamil Kartal Bey, kazalardan ders almadığımızı ve birçok maden ocağının hâlâ 17'nci yüzyıl koşullarında çalıştırıldığını, işletildiğini, kurulması gereken yaşam odalarının kurulmadığını, hâlâ hiçbirinde yaşam odalarının olmadığını, Karaman Ermenek'teki maden ocaklarının maalesef 17'nci yüzyıl şartlarını aynen muhafaza ettiğini, klasik üretimin devam ettiğini, tahkimatların bile ağaçtan yapılmış olduğunu, 17'nci, 18'inci yüzyılda nasıl domuzdamıyla kömür üretildiyse şu anda Ermenek'te aynı usulün devam ettiğini, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde de böyle olduğunu, güneydoğudaki madenlere baktığımızda aynı tabloyu gördüğümüzü, daha kötüsü çocukların, çocuk işçilerin bu madenlerde çalıştırıldığını, böyle bir aymazlığın olamayacağını ifade ediyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), ölümcül iş kazaları istatistiklerinde Türkiye'yi dünya 3'üncüsü olarak ilan ediyor, Avrupa'da ise 1'inciyiz. Türkiye'de ölümle sonuçlanan her 100 iş kazasının 94'ü taşeron şirketlerde meydana gelmektedir yani taşeron çalıştırılmasının ağır bedeli. Ülkemizde 2020 yılının ilk on ayında 1.736 işçi hayatını kaybetmiş, sadece bu ay 5 işçi maden kazalarında vefat etmiş.
Şimdi, ülkemizi yönetenlere bazı sorular sormak istiyorum: Maden işçileri müktesep haklarını neden alamazlar? Maden arama ve çıkarma ruhsatlarını kim veriyor? Özel sektörle -işletmek üzere- protokol yapan devlet değil mi? Bir maden işletme yükümlüsü çalıştırdığı işçinin ücretini ve kıdem tazminatını neden vermez? İşçinin emeğine, alın terine el uzatan patronlardan neden hesap sorulmaz? Maden çıkarma ruhsatları neden iptal edilmez yani işçinin hakkını, hukukunu, emeğini vermeyenleri neden cezalandırmazsınız? Tabii, bu soruların tek ve doğru cevabı var: İktidarınızın artık emekten yana olmadığı, haktan hukuktan yana olmadığı bütün uygulamalarından belli çünkü patrondan yana olduğunuz için, patronlara kıyamadığınız için işçilerin perişan hâllerini, hak hukuklarına uzanan elleri maalesef görmezden geliyorsunuz.
Geçtiğimiz 2014 yılında Soma'da 301, Ermenek'te 18 olmak üzere 319 işçimizi kaybettik. Aradan altı yıl geçti, hâlâ ölen işçilerimizin hakları geride kalan yetimlere verilmedi. Sadece ölenlerin yetimleri değil, çalışan binlerce maden işçisi mağdur; maaşı verilmemiş, kıdem tazminatlarının üstüne yatılmış. Soma ve Ermenek kömür ocaklarında çalışan yüzlerce işçi aylardır sokaklarda hak arıyor. Bu ülkede hak aramak suç olmuş. İşçiler yerlerde süründürülüyor, gözaltına alınıyor, tehdit ediliyor, aylardır feryadını duyan olmamış diyorum ve hemen bağlıyorum: Duymuş birisi. Hem de kim? İçişleri Bakanı duymuş. Allah Allah! Yani, Sayın İçişleri Bakanı demiş ki işçilere: "Gelin hele." Ve söz vermiş İzmir'de geçen gün "Soma işçilerinin haklarını 15 Ocak 2021'de vereceğiz." diye. Allah Allah! Yahu, İçişleri Bakanının görevi Soma işçilerinin tazminatlarını vermek mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Gerçekten şaşkınlıkla seyrediyoruz. Soruyoruz yahu: Bu ülkenin Enerji Bakanı nerede, bu ülkenin Çalışma Bakanı nerede? Var mı duyan? Yani, bu ülkenin işçisinin emeğini, alın terini, gasbedilen hakkını İçişleri Bakanı mı veriyor, o mu taahhüt ediyor? İşte, diyoruz ya: Sistem çökmüş. Hani, giden Sayın Bakanımız, damat Bakanımız ne diyordu? Affedersin, "At izi it izine karışmış." Kimin yönettiği, kimin eli kimin cebinde belli değil. Onun için, bunları söylediğimizde de lütfen anlayış gösterin.
Devam ediyorum: Bir de efendim, acele kamulaştırma meseleniz var. Cumhurbaşkanımız bu yetkiyi kullanıyor. Eskiden Bakanlar Kurulundaydı bu yetki. Aceleniz var. Bakıyoruz; HES'te aceleniz var, güneş enerjisinde aceleniz var, efendim, kömürde aceleniz var, her yerde aceleniz var, acele kamulaştırma, kara yollarında aceleniz var. Yahu, bu aceleniz niye?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Tamamlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Yokuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Aslında acelenizi biliyoruz. Miadınız doldu ya, son dakikaları oynuyorsunuz ya; aceleniz var, giderayak ne götürürsek... Onun için gideceksiniz, aceleniz ondan, inşallah göndereceğiz.
İyi akşamlar efendim. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)