GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekili Engin Altay ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:4
Birleşim:16
Tarih:17.11.2020

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, aslında bugün Azerbaycan tezkeresi var diye gündemi uzatmak niyetinde değildim ancak 2 kıymetli Grup Başkan Vekilinin -tırnak içerisinde de ifade ettikleri- "Piknik yapmak" -özür dileyerek söylüyorum- sığ ifadeyi duyunca şok olarak bu sözü alma ihtiyacı hissettim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bu ifade benim değil, Sayın Cumhurbaşkanının ifadesi.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Cumhurbaşkanını sığ ifade kullanmakla suçladı, teessüf ediyorum.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bakınız değerli arkadaşlar, siyaseten farklı olabiliriz; tüzüklerimiz, liderlerimiz, programımız farklı olabilir ama bunlar kıymetli işler. Ben o heyette vardım Sayın Altay. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 37'nci kuruluş yıl dönümünü kutluyoruz ama daha ötesi kırk altı yıl sonra Gazimağusa'nın yanında dünyanın bildiği, herkesin takdir ettiği bir şehir olan ama kırk altı yıldan beri birkaç küçük askerî toplantı dışında içine girilemeyen bir yer Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin egemenliğine verilmiş. Burada ağlayan Kıbrıs Türkünü gördüm, gurur duyan insanları gördüm, alkışları gördüm.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Dehşet yağmur yağıyor, Kıbrıslı kırk altı yıl sonra aldığı egemenliğin onuruyla, gururuyla orada miting yapmaya, toplantı yapmaya Türkiye'nin bayrağını, birliğini temsil eden Sayın Erdoğan'ı ve ekibini görmeye o yağmura rağmen heyecanla geliyor ama Türkiye'deki bazı arkadaşlarımızın bununla gurur duymak, tebrik etmek, hatalı usuller varsa uyarmak yerine "Piknik yapacaksanız, oraya gidin, buraya gidin..." tarzıyla -yine özür diliyorum- bir kahvehane ağzıyla bunu söylemesini doğru bulmuyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı piknik yapmayı, egemenliğin vurgusuyla beraber "Oranın sahibi biziz." diyerek verdi. Bir daha söylüyorum: Kıbrıs'ta Kapalı Maraş'a biz piknik yapmaya gittik egemenliğimizin göstergesini tüm dünya görsün diye; bununla bir gurur duyun. Ne oldu size de milletin hassasiyetinden bu kadar uzak yere savruldunuz? Ne oldu size de... Türkiye'nin kırk altı yıl sonra elde ettiği bir toprakta Türk Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanının orada olduğu bir törene saygı duymak, alkışlamak yerine "Orada ne işiniz var?" tarzı bir söyleme savrulmanızı dehşetle izliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ne ayıp ya! Çok ayıp ediyorsunuz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Yeni anayasa çalışması yapmakla meşguller.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Beraber yaptık o çalışmayı.

BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkanım, vekillik, Grup Başkan Vekilliği, hatta siyasi partilerin tüzel kişilikleri bugün var, yarın yok. Altay'ın da Grup Başkan Vekilliği bitecek, benim de bitecek.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hiç niyetim yok.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ama zabıtlarda kalsın diye söylüyorum: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kırk altı yıl sonra açılan Kapalı Maraş şehrinde olmaktan onur duydum, şeref duydum, gurur duydum; isterdim ki aynı gururu tüm partiler de paylaşsınlar.

Ayrıca, bir şey daha söyleyeyim: Sayın Altay ısrarla "Neden bizi çağırmadınız?" diyor ya, tekrar ediyorum, oranın davet sahibi bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanıdır. Ama ben orada gördüm -Sayın Altay ve Genel Başkanı niye yoktu, bilmiyorum- Sayın Bahçeli'den, Sayın Erdoğan'dan başka bir de Demokratik Sol Partinin Genel Başkanı Sayın Önder Aksakal da vardı yani sadece bizi ağırladılar falan değil, bütün programlarda Sayın Aksakal'ı gördüm; DSP orada, isteseydi CHP de orada olurdu Sayın Başkanım.