| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 04.11.2020 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu kanunla "Alacakları yeniden yapılandıralım." demişsiniz. Ekonominin gidişatı için bir yapılandırma yapılması zaruret de ama yine yöntem yanlış. Önce şunu belirtelim: Pandeminin ekonomik sonuçları için önerdiğiniz yapılandırmaya salgından dolayı gerek duyulmadı. Ben bir önceki konuşmamda da söylemiştim, salgından önce başlayan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminiz ve israf ekonominiz sonucu içine düştüğümüz yapısal, ekonomik ve siyasal tıkanmanın sonucu bu.
"Ekonomi, başkanlık sistemine geçince uçacak." demiştiniz, fos çıktı, tıkanmanın zararları ve getirdikleriyle salgın ekonomisini yönetmekte zorlanıyoruz ve mecburen yapılandırmalara gidiyoruz. Yanlış olan şu: Bu yapılandırmalar bir sistem, bir program dâhilinde değil yani, bir makro ekonomi stratejisi kapsamında yapılmıyor. Her defasında uzatmalar hâlinde taksit taksit gerçekleşiyor. Dayanağı nedir, sonu nedir, nereye varılmaya çalışılıyor, belirsiz. Öngörülebilirlik, piyasaları asıl etkileyen şey ve en önemli şey aslında ama bizim, sizinle öngörebildiğimiz, gidişatın sürekli daha kötüye gittiği. Ha, diyorsanız ki "Bizim bir makro ekonomi politikamız var, o da damat beyin geçen ay açıkladığı Yeni Ekonomi Programı." o program bir ay içerisinde çoktan 2023 döviz kuru hedeflerini geçti, her boyutuyla gerçeklikten uzak bir program olduğunu gördük hepimiz. Ha, diyorsanız ki "Bizimki o program değil." o zaman başka. O zaman, geçen ay damat beyin açıkladığı neydi bize? Şimdi, bakın, neyle oynuyorsunuz? Kurumlarla, liyakatle ve istatistiklerle. Şeffafız demekle öyle şeffaf da olunmuyor.
Şimdi, arkadaşlar, kısa çalışma ödeneğinden faydalanan 1 milyondan fazla vatandaşımız var, ücretsiz izne çıkarılmış 2 milyondan fazla vatandaş var. Bunlar bin lira aylıkla geçinmeye çalışırken hâlâ istihdam içinde sayılıyorlar ve istatistiklerinizde iş gücüne katılım oranı düşürüldü ve aktif iş arayan 2 milyona yakın vatandaş azaltıldı. "4 milyon 200 bin işsiz var." diyorsunuz -sizin rakamlarınız- ama az önce saydığım rakamlar 5 milyon daha yapıyor yani toplam 9 milyon. Yani, aslında işsizlik yüzde 13,4 değil, yüzde 27. Şimdi, bir de gizli işsizlerimiz var. İşli yani çalışan kime deniyor? İşi var, emek koyuyor ve emeğin karşılığını alıyor değil mi? Şimdi, istihdam içinde çalışan gözüken milyonlarca esnafımız gizli işsiz. Açıyor dükkanını erkenden, sabahleyin geliyor, kepengini indiriyor ve akşam işi siftahsız bitiriyor. Bu vatandaşlarımız sizin istatistiklerinizde değil, hiçbir istatistikte yok ama ülkenin her köşesinde var bunlar. Çıkın sokaklara. Soruyor esnafımız, yıllarca vergilerini verdikleri hâlde kendilerine bu zor zamanda neden destek çıkılmadığını soruyorlar. Kredilerin aslında bir yardım olmadığını, eninde sonunda geri ödeyeceklerini biliyorlar. Onlar adına soruyoruz. Olmayan gelirle esnaf birikmiş borcu nasıl ödeyecek? Şimdi, verdikleri vergilerin israfa gittiğinin, kendilerine kaynak kalmadığının ve asıl sorunun iktidarın kötü yönetimi olduğunun da farkındalar. Her şeyi dolarla alırken, gelirler artmadan kurdaki artış maliyet artışlarına sebep olduğu için "Dövize bakmıyorum." diyen Hazine ve Maliyenin başındakine de kızgınlar. Memleketi ithalat cenneti hâline getirdiler diye kızgınlar. Kendilerinden yüzde 20 stopaj alındığı hâlde, kaymak tabakaya vergi indirimlerini, aflarını bol keseden dağıtmanıza da kızgınlar. Gelir adaletsizliğinin devlet eliyle artırılmış olmasına da kızgınlar ve muhtemelen, burada, kurumlar vergisinde de ciddi düşüşlere gidilmesi için kanun teklifi konuşulacağını duysalar buna da kızarlardı.
Şimdi, daha iki hafta oldu, burada söylemiştim, sonunu düşünmeden borçlanıyorsunuz. İsrafla bütçe açık veriyor ama içiniz rahat, keyfiniz gıcır ne de olsa vatandaş öder koyduğunuz vergilerle, adaletli adaletsiz fark etmiyor.
Yine, geçen hafta, ben, bu kürsüde dedim ki: Vatandaş taş mı yiyecek? Karar verdim, bu kürsüye her çıktığımda, onlara siz gerçekten ekmek buluncaya kadar soracağım: Taş mı yiyecek vatandaş? Çünkü biz, kötü ekonomi yönetiminizin sonuçlarını çalışanın, emekçinin primleri üzerinden, 25 yaş altı gençlerimizin ve 50 yaş üzerindeki vatandaşlarımızın haklarından keserek telafi etme çabalarınızı kabul etmiyoruz.
Ben sözü Âşık Mahzuni'ye vereceğim:
"İnsanın kanından yiyip içenler,
Beyler sofrasında yüksek uçanlar,
İzini kaybedip vurup kaçanlar,
Arkasına bakınmaya az kaldı.
Bu kavgada kim yürüdü, kim döndü,
Esamemiz okunmaya az kaldı,
Bu düğünün sonu mutlak gelecek,
Al kınalar yakınmaya az kaldı."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
AYLİN CESUR (Devamla) - Az kaldı arkadaşlar, az kaldı arkadaşlar, az kaldı arkadaşlar!
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)