GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/3200, 3361, 3362, 3364, 3365) No.lu Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:11
Tarih:03.11.2020

ERKAN BAŞ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, Genel Kurulu selamlıyorum.

Öncelikle, depremde yaşamını yitiren yurttaşlarımızın ailelerine, dostlarına, sevdiklerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum, sabır diliyoruz. Yaralı yurttaşlarımıza acil şifalar, başta İzmir olmak üzere de tüm ülkemize geçmiş olsun dileklerimizi şahsım ve partim adına iletmek istiyorum.

Şimdi, bir araştırma komisyonu kurulması üzerine konuşuyoruz. Bir kere şöyle başlayalım: Elimde bugün hepimize ulaşan gündem var; ben üşenmedim, baktım, 3.323 tane araştırma önergesi teklifi var burada, 3.323 tane; bunların en az 20 milletvekili imzasıyla buraya geldiğini biliyoruz ve maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi bunların hiçbirini hiçbir zaman gündeme almıyor. Bunu niye söylüyorum değerli arkadaşlar? Çünkü 58 tane deprem önergesini bugüne kadar reddettiniz ve biliyorum ki eğer cuma günü o deprem gerçekleşmeseydi, bugün burada, gelen önergeyi de reddedecektiniz. Eğer halkın tepkisinden korkmasaydınız bu önerge tekliflerinin hepsine "hayır" oyu verecektiniz. Zira, sabah AKP'li milletvekillerinden aldığımız bilgi, gündemlerinde depremle ilgili bir şey olmadığı idi. Gündemlerinde ne vardı? İşçilerin son kalan haklarını gasbetmekle ilgili gönderdikleri yasa teklifi vardı.

Şimdi, burada bütün yurttaşlarımızın dikkatini çekiyorum; AKP'nin gündeminde deprem yoktu; 109 insanı kaybettiğimiz, binlerce insanın yaralandığı, enkaz altında yurttaşlarımızın hâlâ hayatta kalma mücadelesi verdiği bir aşamada AKP'nin bu sabah deprem diye bir gündemi yoktu. Örneğin, binaların neden yıkıldığı hiç gündemlerinde değildi, deprem vergilerinin nereye harcandığı gündemlerinde değildi, imar affının neye mal olduğu gündemde yoktu; sizin anlayacağınız, yok, yok, yok, yok. Ama gündemde ne var? Mesela, şov yapmak var.

Bakın, eğer bu komisyonu gerçekten çalıştıracaksak bence komisyon şunun hesabını sormalı: "Sen Tarım Bakanısın. Orada çalışma yapan insanın elinden telefonu alıp çalışmayı sekteye uğratma hakkını nereden buluyorsun Tarım Bakanı?" diye soracaksak bu komisyon işe yarayacak. Ne diyorlar onun adına? Arabaların önüne bir şey koyuyorlar. Janjanlı, renkli renkli böyle arabalarla gidiyor ya sizinkiler, öyle çakarlarla deprem alanına gelip bütün insanların dikkatini dağıtan, oradaki çalışmaları sekteye uğratan bu bakanlara, bu milletvekillerine "Siz orada ne yapıyordunuz?" diye soracak mı bu komisyon? Bakın, çok açık söylüyorum: Annesi ölmüş bir çocuk için "Ayda'nın acısı yok." diyene "Bir sus be arkadaş!" diyecek mi bu komisyon? "Acısı yok." diyor, acısı; annesi yok artık, evi yok, nasıl bir gelecek kuracağını bilmiyor ama "Ayda'nın acısı yok." deniliyor. İşte, bunlar şov arkadaşlar, şov. O yüzden diyorum ki bu komisyon şov yapmak için mi kuruluyor, halkın gözünü boyamak için mi kuruluyor yoksa gerçek sorunları konuşmak için mi kuruluyor?

Değerli arkadaşlar, bence, eğer bu komisyon gerçekten işe yarayacaksa, örneğin, neden depremde yalnızca işçilerin, emekçilerin öldüğünü konuşmak zorunda. Neden o çürük binalarda yaşamak zorunda kalıyor bu ülkenin yoksul insanları? Emekçiler neden mezarlığa dönüşen evlerde yaşamak zorunda kalıyor? Bunu sormak zorundayız. Örneğin, binalar nasıl daha ucuza yapılır da müteahhitler nasıl daha çok para kazanır... Buna yol verenlerden hesap sormalı bu komisyon. Ali Ağaoğlu'nu kulağından tutup oturtmalı "Arkadaş, sen kumları hangi denizden, neye güvenerek, arkanda kim varken çektin?" diye sorabilmeli; halkın paralarının o 5'li müteahhit çeteye niye aktarıldığını tartışabilmeli. İşte, arkadaşlar, bu yüzden diyorum ki bu komisyonun gerçek bir komisyon olabilmesi için -aslında onun için de söz aldım- bu komisyonun sadece iktidar partisi milletvekillerinden, onların çoğunluğundan oluşmaması gerekiyor. Gerçek bir komisyon kuracaksak buradaki herkesin temsil edilebildiği -bakın, özellikle altını çizerek söylüyorum- hiçbir reklam, şov kaygısı beklemeden insanların hayatını kurtarmak için koşarak oraya giden, hakkını vermediğiniz o maden işçilerinin temsilcileri bu komisyonda olmak zorunda. O maden işçilerinin, sağlık emekçilerinin, gece gündüz çalışan, alın teri döken yurttaşların temsilcilerinin olmadığı, sadece patron temsilcilerinden oluşan bir komisyon bu ülkenin ihtiyaç duyduğu sorulara gerçekten yanıt verecek ve araştırma yapabilecek bir komisyon olmayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son cümlelerinizi alayım, tamamlayın.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tamamlamak zorundayım. Emin olun, her seferinde aynı duyguyu yaşıyoruz arkadaşlar. Bir taraftan size çok kızgınız, çok öfkeliyiz. Defalarca söylüyoruz, söylüyoruz, söylüyoruz, 58 tane önerge vermişiz; dinlememişsiniz. 109 yurttaşımızı kaybettik, hep "fıtrat" hep "kader" Biz bunu reddediyoruz değerli arkadaşlar, bu fıtrat değil, bu kader değil. Bunu değiştirebiliriz, akılla değiştirebiliriz, bilimle değiştirebiliriz ama bir şeyi gerçekten yapmamız gerekiyor: Şu komisyonu oluşturacaksak bunu iktidar milletvekillerinin doldurduğu, hani, saraydan ne emir gelirse ona göre el kaldırıp indiren bir komisyon olmaktan çıkarmamız gerekiyor. Bizim açımızdan bunun en önemli göstergelerinden biri şu olacak: Hani, maden işçileri sadece ihtiyaç duyulduğunda "Koş maden işçisi, kurtar o insanları!" dedikleriniz değil de aynı zamanda sözüne kıymet verdiğiniz insanlar olduklarını görmek istiyorlar. Maden işçilerinin, sağlık emekçilerinin, eğitim emekçilerinin, bodrumdaki marketlerde çalışan işçilerin temsilcilerinin de komisyonda olması gerekiyor.

BAŞKAN - Sayın Baş, teşekkür ediyorum.

ERKAN BAŞ (Devamla) - Ben teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.(HDP sıralarından alkışlar)