GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:10
Tarih:27.10.2020

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teklifin 26'ncı maddesi, tarım arazilerinin amacı dışında kullanılmasını ve toprak koruma projesine uyulmaması hâlinde uygulanacak para cezalarını ve yükümlülüklerini düzenlemektedir.

Değerli arkadaşlar, hepimiz biliyoruz ki daha önce bu tarım arazilerine özellikle "hobi bahçesi" adı altında bir sürü inşaat yapıldı; bunun adına kulübe deyin, yazlık ev deyin ve hepimiz görüyoruz ki bunlar özellikle Ege'de neredeyse havuzlu villalara dönüştü. Siz önce yaptırıyorsunuz, yaptırılmasına göz yumuyorsunuz, ondan sonra çıkardığınız kanunlarla bunların önüne geçmeye çalışıyorsunuz, imar barışıyla beraber de bu işi meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz. İmar barışını çıkardık, herkes götürdü parasını yatırdı; yerinde bağ evi mi var, depreme dayanıklı mı değil mi, bunların hiçbir tanesine bakmadan paraları topladınız. Şimdi, bu paraları toplamakla beraber "Hadi gelin, yıkın." diyorsunuz. Doğrusu, bunların hiç yapılmaması.

Bugün buradan tekrar sizi uyarıyoruz; işe daha kaynağındayken müdahale edin ve bunların yapılmasına engel olun. Hepimiz biliyoruz ki 1 santim toprağın oluşması yaklaşık dört yüz beş yüz yılı alıyor yani tarım arazilerinin bu şekilde katledilmesine gelecek nesiller açısından hiçbirimizin müsaade etmemesi lazım. Biz diyoruz ki tarım sektörü savunma sanayisi kadar stratejiktir ve de korunmalıdır.

Bugün, biz "Özellikle Samsun'a, mesela Çarşamba Ovası'na biyokütle tesisi yapılsın, yapılmasın." diye burada mücadele ederken şu an tesisin bacasından dumanlar çıkmaya başladı, üretim başladı; hâlâ bilirkişiler gelecek, bu iş doğru mu yanlış mı karar vermeye çalışacaklar. Yani maalesef, Türkiye'de yargının uzun süreli yargılaması sonucu bu binalar da yapılacak bitecek; siz mahkemelerle uğraşırken arazinin ortalarında nur topu gibi binaların olacağından hiçbirinizin şüphesi olmasın.

Diyoruz ki özellikle Samsun bölgesi, Türkiye meyve, sebze üretiminin yaklaşık yüzde 20'sini karşılıyor. Burada Samsun milletvekillerimiz var, hepsi bilir; Samsun, özellikle kırmızı pancar, lahana, fiğ üretiminde Türkiye 1'incisi; turp, fındık üretiminde Türkiye 2'ncisi; pırasa, muşmula üretiminde Türkiye 3'üncüsü; işlenmemiş tütün ve böğürtlen üretiminde Türkiye 5'incisi. Biz diyoruz ki bu tarımsal arazilerin üzerlerine bırakın enerji santrallerinin kurulmasını veya buna benzer kimyasal tesislerin kurulmasını; sanayi tesisi yapılmasına, konut arazisi yapılmasına bile şahsen karşıyız ama bir sürü kanuna rağmen maalesef bunların önüne bir türlü geçemiyoruz.

Her geçen gün, tabii, ekilebilir alanlarımız da azalıyor. Neticede çiftçimiz, ektiğinin, biçtiğinin karşılığını alamadığı sürece maalesef Türkiye'de tarım geri gitmeye devam ediyor. Diyorsunuz ki, işte "Tarımsal ihracatımız 18 milyar." Türkiye'nin büyüklüğüne göre bu, devede kulak bile değil; bu, övünülecek bir rakam değil. "Dünyada 180 ülkeye tarım ihracatı yapıyoruz." diyorsunuz ama bugün adını sanını duymadığımız ülkelerden ithalatı izliyoruz. Yani, bugün, 1.650 liraya buğday alırken 2.200 liraya dışarıdan buğday ithal ettiğimizi görüyoruz. İşte, ayçiçeğinin mevsimi, biz yine yurt dışından farklı fiyatlarla ithalata devam ediyoruz. İthalata dayalı bir tarımın dünyanın hiçbir yerinde yaşaması mümkün değildir. Siz, tarım girdilerini, tarımdaki girdileri düşürdüğünüz zaman ben inanıyorum ki Türkiye eski şanlı, şöhretli günlerine geri dönecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Borçların yapılandırılmasıyla ilgili, işte, yine Plan ve Bütçeden geçti, SGK, vergi borçları yapılandırılıyor ama çiftçinin borçları bir türlü yapılandırma kapsamına girmiyor. Çiftçimize sahip çıkmadığımız sürece gidişatın hiç de iyi olmadığını, bu ithalatı devam ettirdiğimiz sürece çiftçilerimizin bu işten vazgeçeceğini bir kez daha ben buradan ifade ediyorum.

Yine, bunun yanı sıra -sürem dolduğu için bir başka konuya değinmek istiyorum- özellikle, bizim İYİ PARTİ Uşak İl Başkanımız Şener Toköz ve Merkez İlçe Başkanımız Hakan Savaş Bey, Uşak'ta bir çalışma yapmışlar. 1990 yılında, 442 sayılı Kanun'un ek 13'üncü maddesiyle, köylerdeki harman yerleri, samanlıklar, ahır veyahut da köyde evi olmayan yerlere devlet belli parselleri satmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Demiş ki: "Beş yıl içerisinde bu parsellerin bedelini ödeyin ve de evlerinizi yapın." Bu, tabii, 1990 yılında çıkan bir yasa, o günden bugüne köylünün durumu ortada. Bu yatırımlar, bunlar yapılamamış. Kimisi parasını ödemiş, evini yapamamış; kimisi hiç parasını ödeyememiş ama geçen süre içerisinde belli müsamahalar gösterilmiş ve bu uygulama devam etmiş.

Maalesef, iktidarınız döneminde, 2017 yılında, bu 442 sayılı Kanun'a 7061 sayılı Kanun'la eklenen geçici 5'inci maddeyle demişsiniz ki: "2020 yılına kadar eğer bunların parasını ödemezseniz, binaları yapmazsanız bunlar otomatikman devlete geçecek, devlet arazisi olacak." Ben de buradan diyorum ki: Zaten pandemi süreci; köylünün, vatandaşın durumu ortada iken bunları ödemesi, ödeyenlerin de ev yapması mümkün görünmüyor. Gelin, bunu 2020 yılının sonuna değil de beş yıl daha uzatalım, bu beş yıl içerisinde de hiç olmazsa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Kimseye söz vermedim, sana kıyamam ama vermedim kimseye.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Bu, sadece Uşak'ı da ilgilendirmiyor; dolayısıyla bu, Türkiye'deki herkesin problemi. Bunun bir beş yıl daha uzatılmasına destek vereceğinizi ümit ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)