| Konu: | Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 21.10.2020 |
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
"Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun."
Evet Cahit Sıtkı Tarancı bunu yıllar önce söylemiş. Geçenlerde ölüm yıl dönümüydü, Allah rahmet eylesin.
Bizim, bir "dünya ülkesi Türkiye" hayalimiz vardı, 2000'e gelindiğinde eksiği gediğiyle de aslında olmuştu ama şimdi bitmeyen bir krizler ülkesi Türkiye'yle karşı karşıyayız. Ne diyoruz anlatalım: Tarımda sanayileşme ve Endüstri 4.0'dı hayalimiz; bir büyük yoksulluk, yokluklar ülkesi hâlinde bulduk kendimizi. Millî tarım stratejisi olmayan; tüccarların her zaman üreticiye, emekçi çiftçilerimize tercih edildiği ama bunun bile becerilemediği, tüccarın da iflasla yumulduğu, gıdanın ithalata bağlandığı, çiftçimizin belinin çoktan kırıldığı, Tarım Bakanı pozisyonunun sadece tarımımızı daha kötüye götürmeye yaradığı ve son Bakanımızla -sözüm meclisten dışarı- kötürüm hâline getirildiği bir Türkiye.
Yokluk yıllarına gidelim. Atatürk, cumhuriyeti kurduğunda önce köylünün yükü olan aşar vergisini kaldırdı, çiftçiyi topraklandırmaya çalıştı, tarımda makinalaşmayı teşvik etti. Ve 13 milyondu nüfus, yüz ölçümüne baktı ve döndü dedi ki: "Topraklarımızı işlemek için nüfusumuz çok az, arayı makina gücüyle kapatırız." Şimdi bugün nüfusumuz 81 milyon; son on iki yılda çiftçi sayısı yüzde 48, son on sekiz yılda da tarım alanları yüzde 12,3; sebze bahçeleri de yüzde 15 küçüldü.
Yüksek dikkatlerinize sunuyorum: Tarımsal nüfusumuz azalıyor, evet ama sanayileşmeden dolayı değil, verim artışı ve artan teknoloji nedeniyle değil yanlış tarım politikaları yüzünden sürekli zarar edip borç altında ezilen çiftçi, köylü, bırakıyor.
Ben bu kürsüde, domates alıp fabrika kuran memleketimizi fabrika satıp domates ithal eder hâline getirdiniz demiştim geçen sene; şimdi diyorum ki: Yoksulluğu, en büyük savaşı görerek yenmiş ve dünyanın 16'ncı büyük ekonomisine gelmiş Türkiye'yi yokluğa yol alır hâle getirdiniz. Yoksulluğu arar hâle geleceğiz arkadaşlar, Allah vermeye. Bakın, kura bakmayanlar göremez, bilemezler de çiftçiye bakın, çiftçiyle konuşun; çiftçi, köylü bitik.
Geçtiğimiz hafta bizim Isparta gülünün kilogram başına taban fiyatı açıklandı. Hemen bir araştırma önergesi sundum; dolar artmış, mazot ve gübre pahalanmış, sağlık önlemleriyle maliyetler daha da artmış. Gül için taban fiyatı geçen sene 7,80'di ve demiştim ki: Gülü toprağa gömdünüz. Şimdi, bu sene 7,35; iyi mi?
Dolar önceki yıla göre yüzde 36 artmış, eylül ayının enflasyonu yüzde 11,75. Bu sizin moralli enflasyon, TÜİK rakamları; ben ona "moralli" diyorum. Şimdi, dolar bu sene yüzde 34 artmış; gülün taban fiyatı geçen sene 1,32 dolar, bu sene 0,92 dolar; kazançlar yüzde 31 daha az.
Bulgaristan'a bakalım, bizim şimdi rakibimiz. Çok daha kalitesiz gülü olmasına rağmen, Bulgaristan'da devlet toprak sübvansiyonu veriyor hektar başına 303 dolara yakın ve yine ilaç için, kış ilaçlaması için yardım yapıyor hektar başına 224 dolar ve bugünlerde Bulgaristan Meclisinde gül üreticisine kilo başına 30-60 sent prim vermesi tartışılıyor. Şimdi, mazot için yapılan ÖTV iadesini de yapıyor ve Avrupa Birliği Komisyonu tarafından da yardım yapılıyor üreticiye. Bununla bizim üreticimiz karşı karşıya gelmiş, burada defalarca söyledik, hâlâ destek yok. Geçen yıl gelirler ile giderler dengedeyse bu sene yüzde 50 daha fakirleşmiş çiftçi. Ne yapsın, Allah aşkına? Ben size soruyorum: Gül üreticimiz taş mı yiyecek arkadaşlar; hak mı bu, reva mı? Ne yiyecek, nasıl borç ödeyecek ve nasıl çorba kaynatacak? Kaynatamıyor, işi bırakıyor. Gül, kültürümüz eğer çiftçiye acımıyorsanız, kültürümüz için acıyın ve sahip çıkın bu insanlara.
Bir örnek daha vereceğim: Çiğ süt fiyatları 2,30 lira 15 Kasım 2019'da. Yem dolarla; gübre, mazot hepsi dolarla artmış, vergisi de öyle. Gülü beğenmedinizse eğer sütü soruyorum. Dün burada süt için söyledi arkadaşlar, hiç öyle değil gerçekler. O zaman, geçen sene dolar 5,75'ti, bugün 7,90. Ve sütçüleri içine almadan yapılan toplantılarda 2,70 liraya çıkarmayı düşünen lütfedicilere, sütçülerimiz adına ben soruyorum: 3 liradan aşağısı süt üreticisinin zararına üretim demek, "Ya öl ya da sütçülüğü bırak arkadaş." demek.
Eriyor çiftçimiz, terk ediyor üreticimiz toprağını.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
AYLİN CESUR (Devamla) - Teşekkür ederim.
Toprağı üretici terk ediyor ve asgari ücrete razı oluyor çocukları baba mesleğini devam ettirmek yerine.
Değerli arkadaşlarım, bütüncül bir üretici destekleme stratejisi şart. Tarım aslında bir girişim işi ve aslında dünyanın neresine giderseniz gidin dünya üzerindeki en riskli ve kutsal girişim. Hem küresel rekabete açık hem de tarımsal üretim bilgisi ve üretici kaybolduğu zaman onu yerine koyacak kimse yok yani bir hafızası var tarımın, hafızayı kaybediyorsunuz. Bir şey değil, sizden sonra da düzeltemeyeceğiz yani. Şimdi, bugün dünya verimli tarımla, dijital dönüşümle ve akıllı tarımla uğraşıyor; bakın bizim hâlimize, geleneksel üretim tarzlarıyla bu alanda küresel çapta rekabet etmek çok zor. Üreticinin eline borçlarını çevirecek kadar değil birikim yapacak, sermaye oluşturacak kadar para geçmesi ve eline geçtiği bu birikimlerle tarımsal dönüşümü sağlaması gerekiyor ki Türk tarımı 21'inci yüzyıla taşınabilsin, yoksa imkânsız. Siz, bu fiyat kırmalarla bunu yapamazsınız ve üretici bu fiyatları kabul etmediğinde ithalata dayanan politikalarınızla onları kendi aklınızla disipline etmeye çalışıyorsanız eğer bunu da bu şekilde yapamazsınız. Bu ürünleri işleyenler, yerli ve uluslararası pazarlara ulaştıranlar, alıcılar, sanayiciler; onları da korumak gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen selamlayınız.
AYLİN CESUR (Devamla) - Taban fiyatları artırılamazsa bile üretim maliyetleri düşürülmeli ki kaliteli ve miktarı doğru ürünü alabilsin alıcı da.
Şimdi ben buradan -vaktim doldu- kaderine terk edilmiş köylülerimize, çiftçilerimize sesleniyorum: Sabredin -ben de sabredin diyorum- sabredin çünkü bu kürsülerin yamalı kanunları değil sizin derdinize derman olacak günleri yakın; sabredin çünkü bütüncül bir tarımsal kalkınma stratejisiyle hak ettiğiniz yaşamı size verecek kanunlar çıkarılacak günler yakın; sabredin çünkü israftan arınmış bir bütçeyle Türkiye tarımının 21'inci yüzyıla taşınacağı günler yakın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)