GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:7
Tarih:20.10.2020

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan 221 sayılı Gıda, Tarım ve Orman Alanlarıyla İlgili Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Malumunuz olduğu üzere, çiğ süt üreticileri on bir aydır zam alamıyor. Son on bir ayda yem fiyatları, neredeyse yüzde 100'e yakın artmış. Torba fiyatı, 45-50 liralardan 100-110 liralara yükselmiş, diğer girdilerse yüzde 30'lara dayanmış ancak bu süreçte yani on bir ay içerisinde Ulusal Süt Konseyi, süt üreticileri için bir zam, bir artışa gerek görmemiş. Bakanlık ise zaten nasıl yönetildiği hepimizce malum, evlere şenlik bir bakanlık. Evlere şenlik bir bakanlığın, evlere şenlik de bir süt konseyi olur çünkü konseyde gerçekten süt hayvancılığı yapan ya da sütle alakalı olan insan sayısı, olmayandan daha fazla.

Çiğ süt üreticileri perişan, feryatları her yerden yükseliyor ama bir türlü iktidarımıza seslerini duyuramadılar. Televizyonlarda konuşuyorlar, Mecliste bizler anlatıyoruz ama onlara dönüp bakan yok. Efendim, hakkını yemeyelim, bu feryatlara karşı iktidarımız 15 kuruş olan desteklemeye 25 kuruş eklemiş ancak "Yılbaşından itibaren 25 kuruşunuzu veririz." demiş. Şimdi, süt üreticileri düşünüyor, diyorlar ki: "Ya, biz hangi kötülüğü yaptık? On bir ayda bu kadar girdi artışına rağmen bize zam yapmamak, bizi görmemek nasıl bir mantık olabilir?" Şundan olabilir: Halktan kopmuş, çiftçiden kopmuş bir iktidar olursa olacaklar bunlar olur.

Esas, süt üreticileri en fazla şunu soruyorlar... "Efendim, litre fiyatımız 2 lira 30 kuruş ama gelin görün ki bizde dünyada olmayan bir sistem var. Bir tüccar gider bir malı alır, taşımasını kendi üstlenir, dünyanın her yerinde sistem böyledir fakat süt üreticilerinde tersine." Yani bu ülkede süt üreticisi ürettiği bir litre sütün aynı zamanda taşınma ücretini verir, sıcak sütte 15 kuruş, soğuk sütte 8 kuruş süt litre parası verir. Dünyada görülmüş bir sistem değil. Siz, 230 kuruş verdiğiniz üreticinin de böylece 8 ile 15 kuruşunu elinden geri alırsınız.

Sistem bununla bağlı kalsa iyi. Süt üreticisi ancak kırk beş gün sonra, sattığı sütün karşılığını alabilir ve işin en ilginç yanı: Türkiye'de son 11 ayda bütün marketlerde -bakınız- süt fiyatları yüzde 15 artmış, peynir fiyatları uçmuş, ayran fiyatları uçmuş, süte zam yok! Bu, nasıl bir yönetim, nasıl bir ülke? Gerçekten anlamak zor. Kim kimi dolandırıyor? Siz üreticinin sütüne zam yapmıyorsunuz ama ben tüketici olarak, vatandaş olarak bunları her yıl en az yüzde 15-20 zamlı olarak alıyorum. Bu, nasıl yönetim anlayışı? Bu, nasıl bir tezgâh? Nasıl bir soygun düzeni?

Gerçekten bunu anlamak mümkün değil ama şunu çok iyi anlıyoruz: Türkiye yönetilemiyor. Türkiye'yi yönetenlerin artık halkla işi yok, Türkiye'yi yönetenlerin sütçüyle, süt üretenlerle, hayvancılıkla, tarımla işi gücü yok, Tarım Bakanlığının da yok. Bütün bu yokluklar içerisinde süt üreticisinin de pancar üreticisinin de mısır üreticisinin de sesini duyacak bir iktidarımızı zaten bulmak çok zor ama lafa gelince "Ey benim çiftçim, bir karış yer kalmasın, ekin." Hatta Bakan "Gerekirse yerinde alım yaparız." diyor, böyle taahhütler yapıyorlar. Bırakın yerinde alım yapmayı, yahu kardeşim, siz hibeleri zamanında verseniz çiftçi vallahi düğün yapacak, oynayacak ama bu ödemelerinizi bile hiçbir dönem zamanında yapmadınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Bitiriyorum.

BAŞKAN - Buyurunuz.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Çünkü siz çiftçiyi de sevmiyorsunuz, emeği de sevmiyorsunuz, üreteni de sevmiyorsunuz. Çünkü işiniz gücünüz -her zaman söylediğimiz gibi- rant, rantiyecilik. Onun için, biz bunları söylemekten bıktık, siz bu sorunlara çare getirmek için bir çaba göstermekte hiç kıpırdamıyorsunuz.

Sizlere iyi akşamlar diliyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)