GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekili Engin Altay'ın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerinde şahsına sataşması nedeniyle konuşması
Yasama Yılı:4
Birleşim:2
Tarih:06.10.2020

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu meseleyle alakalı tabii, Sayın Altay birkaç sefer ismimi zikrederek benim burada yaptığım açıklamaları...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Evet, Adalet Bakanı bu kadar savunmaz ya!

MEHMET MUŞ (Devamla) - ...niyet okumak suretiyle savcılara talimat verdiğimi ima etmiştir, böyle bir imada bulunmuştur.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Evet, sen vermişsin zannettim.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Ben böyle bir...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - "Zannettim" dedim, "verdi" demedim. "Konuşması, sanki savcılara bu talimatı Mehmet Muş vermiş gibiydi." dedim.

BAŞKAN - Ben sanki direkt "verdi" dediniz gibi... Tutanakları isteteceğim.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, Engin Altay'ı rahatlatalım. Biz savcılara ve hâkimlere herhangi bir talimat vermedik, rahatlasın. (HDP sıralarından gürültüler)

ENGİN ALTAY (İstanbul) - E güzel.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Ama ben de Sayın Altay'ın bu konuşmasından, bize bu kadar hırçın yaklaşımından -kendisi nazik bir insandır aslında- yani bu olaylarla alakalı Sayın Altay'ın tavrını anlayabilmiş değilim. Nedir sizin bu 6-8 Ekim olaylarıyla alakalı tavrınız? Ya, bunu destekliyor musunuz, yanında mısınız? Neresindesiniz? Onu bir açıklayın, ben onu anlayamadım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani bana bu kadar yükleneceğinize HDP'ye iki kelam etseydiniz meramınızı millet daha iyi anlardı, Sinop'taki, İstanbul'daki vatandaşlarımız bizi daha iyi anlardı.

Şimdi, Sayın Başkan, bakın, burada bir demokratik protesto çağrısı yok, bir isyan çağrısı var. Demokratik tepkinizi ortaya koyabilirsiniz, buna kimsenin itirazı yok. Şimdi demokratik protestonun arkasına saklanalım, öyle bir şey yok, isyan çağrısı yapmışsınız siz. O zaman bunu yapıyorken düşünecektiniz. Genel Başkanınız kameraların karşısında bu işler bu noktalara geldiği zaman boncuk boncuk terliyordu. Siz bu çağrıları yapıyorken bu işleri hesaba katacaktınız. "Biz bu çağrıyı yapıyoruz; bu işin sonu nereye gider, nerede kalır, ne olur? Biz ülkemize kötülük mü yapıyoruz, iyilik mi yapıyoruz?" diye düşünecektiniz. Sizin ülkeniz Kobani kadar umurunuzda olmayabilir ama bizim ülkemiz bizim canımız, ölürüz bu ülke için. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Burada, bakın efendim, IŞİD terör örgütü Kobani'ye yerleşecek...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (Devamla) - Sayın Başkan toparlıyorum, Sayın Altay süremden aldı. Sayın Altay müdahale ettiği için konuşamadım o kısmını.

BAŞKAN - Sayın Muş, sataşmadan ilave söz veremiyorum.

Buyurun, kayıtlara geçiyor.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi, efendim, Kobani'ye -Ayn el Arap eski ismi- İŞİD'liler yerleşecekmiş de, onlar onun için eylem yapmışlar da...

İŞİD de terör örgütü, onun da Allah belasını versin, PKK da terör örgütü, onun da Allah belasını versin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Komşunuza yaptığınız zindan zulmü yüzünden...

MEHMET MUŞ (Devamla) - "IŞİD terör örgütü ama PKK öyle değil; çünkü o bize yakın, o, bizi destekliyor." Ya, böyle bir anlayış olmaz. Terör neyse, kim destekliyorsa, kim işin içindeyse Allah bin belasını versin. Mücadelemiz de sonuna kadar bununla da olacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)