| Konu: | İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 118 |
| Tarih: | 28.07.2020 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
226 sıra sayılı Sosyal Medya Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü hakkında görüşlerimizi açıklamak amacıyla İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım.
Anayasa'nın 34'üncü maddesinde "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." hükmü bulunmaktadır. Geçtiğimiz ay, baro başkanları bu anayasal hakkını kullanamadı ve rejim tarafından kontrol altında tutulamayan barolar, bölünmek suretiyle etkisizleştirildi. Anayasa'nın 26'ncı maddesi şöyledir: "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar."
Değerli vekiller, bireyler bugün, Anayasa'nın 26'ncı maddesinde tanınmış özgürce kendini ifade edebilme hakkını ancak sosyal medyada kullanabilmektedir. İnternet, çağımızın en değerli, en etkin aracıdır; fikir özgürlüklerinin yaşanabildiği ve her bilgiye erişilen alanlardır. Bu platform, ekonomik değer ve iş sahaları üreten alan hâline gelmiştir. 2000'lere kadar dünyanın en büyük şirketleri petrol şirketleri iken bugün bilgi teknolojileri şirketleri lider şirketler hâline gelmiştir. Bu yeni dünyada öncelikle, veri üretenler pazar, veriyi işleyenler ise pazarın yöneticisi konumundadır. Biz de veriyi üreten ama aynı zamanda işleyen olmak zorundayız. iktidar adına konuşan hatibin "Bu yasa teklifinin gönlümüzden oybirliğiyle geçmesini diliyorum." demesi ironi olsa gerek. Diğer hatipse "Bu yasa teklifinin neresinde özgürlükler daralıyor? Genç kuşağı en iyi biz anlıyoruz." demişti. Oysa Gezi olaylarında iktidarınız genç kuşağı o kadar iyi anladı ki "Bunlar terörist." diyerek silindir gibi ezip geçtiler. İktidarın teröristlikle suçlaması üzerine yıllar sonra yargı beraat kararını verebildi. Osman Kavala'ysa rejimin iddiayı boşa çıkarmamak adına bir simge olarak bin günü geçen tutukluluğu hâlâ devam ediyor.
17-25 Aralık 2013 tarihlerinde ortaya çıkan ve sosyal medyada geniş çapta yer bulan içerikler, iktidarınız üzerinde ciddi rahatsızlıklar yaratmış ve kırılma noktası olmuştur. 2014 Mart ayında, sosyal medya üzerinde kısıtlamalar başlamış, aynı tarihlerde 5651 sayılı Yasa'da değişiklik getiren teklif "sansür yasası" olarak adlandırılmıştı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Twitter mwitter, hepsinin kökünü kazıyacağız, uluslararası camia şunu der, hiç beni ilgilendirmiyor." konuşmasından bir gün sonra Twiter kapatılmış ve on üç gün boyunca erişime engellenmiş, gerekli gözdağı verilmişti. Yine aynı tarihlerde YouTube kapatılmış ve altmış yedi gün sonra erişime açılmıştı.
2017 yılında "açık ansiklopedi" diye adlandırılan Wikipedia kapatılmış, ancak üç yıl sonra, 15 Ocak 2020'de tekrar kullanıma açılabildi. Bunların yanı sıra, 2012-2019 yılları arasında dünyadan Twitter'a 7.396 mahkeme kararı gönderiliyor, bu kararların 5.487 tanesi yani yüzde 74'ü Türkiye'den gidiyor. 5651 sayılı Yasa'ya göre 10 bin YouTube videosu çıkarılmış, 6.200 Facebook içeriği erişimi engellenmiş, 408.494 "web" sitesine erişim engeli getirilmiştir. Google'dan 65.973 içeriğin çıkarılması istenmiş ancak bunlardan 25.051 adedi çıkarılmıştır. Türkiye'de ofis açılması hâlinde yüksek cezalara muhatap kalmamak adına 65.973 içerik çıkarılması isteği muhtemelen tümüyle gerçekleşmiş olacaktı. Bugün pandemi sürecinde deprem hareketliliği yaşandığı bir süreçte ekonomik zorluklara, işsizlikte geldiğimiz duruma rağmen bunlarla ilgili tedbirler düşünülmeli iken yine 5651 sayılı Yasa üzerinde "sansür yasası" denilebilecek bir yasa teklifi daha önümüze gelmiştir.
On sekiz yıl önce "Yasakları kaldıracağız, yolsuzluğu ve yoksulluğu kaldıracağız." diyen Hükûmetin sicili bozuktur. Ve sadece Türkiye'de değil dünyada da hukukumuzun güvenirliği kalmamıştır. Yasa teklifinin gerekçesinde "Bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması adına bu yasa teklifini hazırladık." deseler de arka planda rejimin muhalefeti ve eleştirel her platformu kontrol altına alma çabası vardır. Bu yasa teklifiyle sosyal ağ sağlayıcılarını cezalarla yıldırmak ya da Türkiye'den uzak tutma çabası bulunmaktadır. Suç işleyen kullanıcılar tabii ki cezalandırılmalı, erişim engeli sağlanmalıdır. Ceza Kanunu'muzda ve 5651 sayılı Yasa'da gerekli tedbirler bulunmaktadır. Orantısız ceza ve sınırlamalar rejimin kendisini güvenceye alma çabasıdır.
17-25 Aralık 2013 tarihi kırılma noktası demiştik. O günler rejimin baskıcı, otoriter bir rejime dönüştüğü günlerdir. Rejim, o tarihi milat olarak ilan etmişti. Milat ilan edilmesi de yargının tümüyle baskı altına alınması, bağımsızlığın ve tarafsızlığın kalmadığı tarihtir. Ancak, Türkiye tekrar demokratik düzeni sağladığında, yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı tekrar kazanıldığında 17-25 Aralığın milat sayılamayacağı açıktır. O tarihteki ve ondan önceki iktidarı rahatsız edici içerikler soruşturma konusu olabilecektir. Bütün bunlar, bu yasa teklifinin içeriklerin ortadan kaldırılması amacını taşıdığı kuşkusunu akla getirmektedir.
"Dünya örneklerini inceledik; Almanya ve Fransa örneğinden yararlandık." diyorsunuz ama gerçekle bağdaşmıyor. Fransa bir yıl tartıştıktan sonra yasa, Anayasa Mahkemesince reddedilmişti. Almanya örneğinde ise Alman Yargıtayı bir emsal davada, kamuoyunun bilgi alma hakkının kişisel verilerin korunması hakkından üstün olduğuna hükmetti. Hâkimler, hem kamuoyunun bilgi alma hakkının hem de bireylerin kişisel haklarının korunması hakkının önemli değerler olduğunu, her davada tekrar hangi özgürlüğün daha ağır bastığına bakılması gerektiğini belirttiler ancak kişisel verilerin korunması hakkının önceliği olmadığına hükmettiler, başvuran kişinin unutulma hakkı talebini de geri çevirdiler. Oysaki, Türkiye'de mahkemelerin de bağımsızlıklarını kaybetmesiyle beraber bu denge yitirilmiş durumda. İktidara yakın grupların yaptığı taleplere binaen hemen erişimin kısıtlaması kararı verilebilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Tamamlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Bu açıdan uygulama Almanya'nın tam tersi istikametinde ilerliyor ve "sansür yasası" diyebileceğimiz bir teklif yine virgülüne dokunulmadan kanunlaşıyor.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)