GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:117
Tarih:23.07.2020

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekte "istihdam yasası" adı verilen daha sonra "Dijital Mecra Komisyonu Kanunu" olarak değiştirilen kanun teklifinden bahsediyoruz.

Değerli milletvekilleri, üç ayı geçkin süredir, gerçekten, vatandaşlarımız ekonomik olarak büyük sıkıntılar içerisinde yani yıllar içerisinde, ömrü hayatında başının en dara düştüğü dönemi yaşadı bu üç buçuk, dört ay boyunca. Yani, ben 61 yaşına geldim; bu yaşa kadar... Benden daha yaşlı olanlar belki Kurtuluş Savaşı döneminde elbette büyük sıkıntılar yaşadılar ama bizim yaşıtlarımız herhâlde bu kadar ağır ekonomik sıkıntıların yaşandığı bir dönemi hatırlamıyorlar; hele gençlerimiz hiç görmedi. Yani, devletin, bir kere bizim hayatımızda önemli olduğu, yanımızda olması gereken bir sıkıntılı dönemi yaşadık ve hâlâ da yaşıyoruz çünkü önümüzdeki süreçte hangi problemlerle karşı karşıya kalacağımızı şu anda öngörebilmemiz biraz zor çünkü sonbahar aylarında pandeminin, salgının yeniden hız kazanması sebebiyle alınacak tedbirler nelerdir, bunları bilmiyoruz. İnşallah, bu virüs ortadan kalkar da bu problemleri en kısa sürede aşarız.

Tabii, Sayın Berat Albayrak yaptığı açıklamalarda işte "Şu kadar yardım yaptık, bu kadar yardım yaptık." filan dese de vallahi, kazın ayağı öyle değil. Yani ateş düştüğü yeri yakıyor; milletimiz, esnafımız, çiftçimiz, işsizimiz, asgari ücretlimiz, emeklilerimiz bu üç buçuk ay boyunca yaşadığı acıyı, sıkıntıyı kendileri biliyorlar. Yani Sayın Maliye Bakanının "Biz 255 milyar yardım yaptık, bunun çarpan etkisi 600 milyar eder." gibi sözleri milletimiz açısından çok şey ifade etmiyor.

Değerli milletvekilleri, bu 11 maddelik kanun teklifinin bazı maddelerini İYİ PARTİ olarak biz de destekliyoruz, bunlar yapılması gereken şeyler ama ben, yapılanlardan değil de -onlardan çok bahsedildi- yapılması gerekip de yapılmayan neler var, bunlardan bahsedeceğim.

Adına "istihdam yasası teklifi" diyeceğiniz bu yasa teklifi içerisinde çiftçi var mı? Çiftçi yok. Emekli var mı? Emekli yok. İşsizlerimiz var mı yani bu salgın sürecinde âdeta eriyen, yok olan, büyük ızdırap yaşayan işsizlerimiz var mı? Yok. Küçük esnaf var mı? Yok. Gün kazanıp gün yiyen o gariban vatandaşımız var mı? Yok. Peki, milyonlarca genç işsizi olan, uzmanlara göre yüzde 24,6 -ben TÜİK rakamlarını doğru bulmuyorum- işsizliğin olduğu bir ülkede yeni istihdam yaratabilmek amacıyla bir tedbir var mı bu kanun teklifi içerisinde? Yok.

Değerli milletvekilleri, devlet işte tam da bunlar için var, devlet işte tam da bunlar için gerekir. Ama maalesef, bu zor zamanında milletimiz, vatandaşlarımız devleti... Elbette bir miktar yardımlarınız oldu ama olması gerektiği kadar olduğunu söylemek abesle iştigal olur.

Şimdi, önümüzdeki günlerde emeklilerimize bin lira bayram ikramiyesi verilecek, üçüncü yılı herhâlde bu yanlış hatırlamıyorsam. İlk çıktığı tarihte de bin liraydı, aradan geçen zamanda yüzde 40-50 oranında enflasyon olmuş hâlâ bin lira. Şimdi, o seçim döneminde seçimi kotarmak amacıyla emeklilerimize bu ikramiyeyi verdiniz, ama seçim yok, herhâlde bir yeni seçim dönemini bekleyeceğiz ki bu bayram ikramiyeleri bir miktar artsın. Böyle bir devlet yönetme anlayışı yok.

Bakın, TÜVTÜRK... Dün Sayın Grup Başkan Vekilimiz buradan ifade etti; Feridun Bahşi Bey, Antalya Milletvekilimiz anlattı TÜVTÜRK'ü; Fahrettin Yokuş Bey TÜVTÜRK'ü anlattı; diğer partilerimizden milletvekillerimiz de TÜVTÜRK'ü anlattı. Şimdi, TÜVTÜRK araç muayene ücretlerine yüzde 22,58 oranında zam yapıyor. Yani emekliye siz üç yıl önce verdiğiniz bin lirayı üç yıl sonra hâlâ bin lira olarak veriyorsunuz ama bir Alman firması veya ortaklığı muayene ücretlerine yüzde 22,58 zam yapıyor. Ya, bu ülkede bugün itibarıyla enflasyon 12,62; Aralık 2019 tarihinde -çünkü ocak ayına göre bu zamlar yapılır- enflasyon 11,84. Peki, siz devlet yönetmek iddiasında bir siyasi parti olarak "Devleti yönetiyoruz, hem de iyi yönetiyoruz." iddiasındaki bir parti olarak bu sorgulamayı yaptınız mı, TÜVTÜRK'e "Kardeşim, siz neye göre bu zammı yapıyorsunuz?" dediniz mi?

Şimdi, tüccara sormuşlar "İki kere iki kaç eder?" diye, tüccar diyor ki "Alırken mi, satarken mi?" Yani, bir başka AK PARTİ var milletten alırken, bir başka AK PARTİ de verirken var. Yani, millete verirken başka bir anlayışla ama milletten alırken başka bir anlayışla uygulamalar yapan bir AK PARTİ zihniyeti var. Peki, bu millet nereye gidecek, bu millet nereye başvuracak yani bu millet alenen soyulurken nereye başvuracak? Bu anlayışı kınıyorum, TÜVTÜRK'ü de kınıyorum, bu anlayışa göz yuman iktidar anlayışını da kınıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, biraz da çiftçilerimizden bahsedeceğim. Biliyorsunuz, Adana dâhil Akdeniz Bölgesi'nde, Ege Bölgesi'nde aşırı sıcaklar sebebiyle narenciye üretimi ciddi darbe yedi, çok ciddi darbe yedi.

Bayram Vekilim de burada -Hatay Milletvekilimiz, Dörtyolludur- limon üreticilerinin durumunu iyi de bilir. Değil mi Sayın Vekilim? Siz diyemiyorsunuz da biz diyelim sizin yerinize.

Şimdi, ihracata ön şart getiriliyor, ön şart getiriliyor yani bir kota getiriliyor ihracata. Sayın Pakdemirli bu kotanın getirilmesini şöyle ifade ediyor: "Limon üretimi bu yıl çok düşük olacak çünkü bu sıcak ve fırtına sebebiyle verim düştü." Yani, yüzde 30'lar, 40'lar, 50'ler, 60'lar oranında düşüşler var, hatta 90 oranında düşüş olan bahçelerimiz de var. Ama rakam geçen seneki rakamla aşağı yukarı bu sene aynı. Yanılıyorsam düzeltin Bayram Vekilim. Yani, 2,25 TL'den geçen sene gitmişti, daha sonra bir miktar düştü; bu sene de bu düşük rekolteye rağmen rakam aynı aşağı yukarı, üç aşağı beş yukarı aynı. 15 Ağustos itibarıyla enterdonat cinsi limon kesimi başlıyor, 15 Ağustos itibarıyla. Şimdi, geçen sene depolarda olan limonlarımızın çoğu çürüdü, bu ihracat kısıtlamaları sebebiyle çoğu çürüdü; resimleri de var yani limonun ortası kahverengi bir renk alıyor, sizler de aldığınız limonlarda bu rengi görebilirsiniz, çürüdü. Hâlbuki Türkiye'nin ihtiyacı belirlenirdi, diğer kısmı depolarda bekletilmez, ihracata izin verilirdi, önü açılabilirdi. Aynı hatayı bu sene yine yapıyoruz. Sayın Pakdemirli şöyle diyor: "Limonda ihracatın önünün açılması durumunda 83 milyon insanın astronomik rakamlardan limon tüketmesi gibi bir durum ortaya çıkacaktır. Üreticiyi koruma, tüketiciyi kollama prensibinden vazgeçmeyeceğiz." Bakın, bakın, cümleye bakın: "Üreticiyi koruma, tüketiciyi kollama." Tüketiciyi kollama, güzel; peki, burada üreticiyi kollama nasıl? Üreticiyi kollamak adına hangi tedbiri alıyorsunuz? İhracata kotayı getirmişsiniz. Ürün düşük, doğru.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - Ürün düşük olacak, doğru ama burada üreticiyi kollamamız lazım. Dolayısıyla Sayın Pakdemirli gerçekten bu işlerden anlayan, hesap kitap bilen bir Tarım Bakanı olsaydı Türkiye'nin ihtiyacı ne kadar hesabını yapardı ve bu hesaptan sonra ihracat kotasını belirlerdi. Peki, Sayın Pakdemirli'ye soruyorum ben: Bu kota var olduğu sürece çiftçimizin zaten olmayan limonu nasıl para edecek? Çiftçimizi nasıl kollayacağız Sayın Bakan? Bunun hesabını birilerinin vermesi lazım.

Ben bu duygu ve düşüncelerle -aslında başka notlarım da var ama zamanım kalmadı- bu kanunun hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)